Bölüm 302: Odin'in Kaderi

14 4 2
                                    

Böylece Kai farkına bile varmadan meditasyonda uzun bir zaman harcadı. Odin bu zaman diliminde meditasyon durumundan birkaç defa çıkmış olsa da kaybını hiçbir zaman fark etmedi. Ne de olsa Odin meditasyona Kai'ın ihtiyaç duyduğu kadar ihtiyaç duymuyordu. Eğer gerçekten bir meditasyon durumuna girmek zorundaysa bunu binlerce sene, belki de on binlerce, yüz binlerce yıl boyunca sürdürmesi gerekebilirdi.

Odin meditasyondan çıktığı dönemlerde bitkilerini sulamış, etrafta baktığı hayvanları beslemiş ve sarayın bakımı ile ilgilenmişti. O, gerçekte bu sarayın kralı sayılmazdı. Olsa olsa kölesi olurdu. Fakat bundan hiç de rahatsızlık duymuyordu. O bunu severek yapıyordu.

Kronos 6 ay sonra saraya döndü. Kai ise bu zaman diliminde tıpkı Odin gibi meditasyondan çıkmaya başlamıştı. Ne de olsa eski Kai için 6 ay çok uzun bir süreydi, özellikle meditasyon için. Kai bu zaman dilimlerinde farklı işlerle uğraştı.

Kai bu altı ay içerisinde Odin'in ona öğrettiği birçok şey öğrenmişti. Bu şeylerden bazıları simya, şifa, madencilik ve benzeri yan mesleklerin temel bilgileriydi. Ama bu altı ay içerisinde bile Kai kendine uygun bir meslek bulamamıştı. Belki de yan meslekler ona uygun değildi.

Tabii ki Kronos'un gelmesiyle, Kai'ın Odin ile geçirdiği zaman bir hayli kısalmıştı. Ne de olsa Kronos'un oldukça önemli bir problemi vardı. Odin, onun gelişiyle beraber zamanın çoğunu ona ayırdı. Ve bu zaman içerisinde Kai, Kronos ile konuşmak için pek bir fırsat bulamadı.

Bir gün, Kronos bir kez daha çiftçilikle uğraşırken Kai onun yanına gitti ve ona geçmiş hakkında sorular sormak istedi.

Fakat orada dururken bir an olsun ne söyleyeceğini bilemedi. O anda toprağın içerisine batmış olan Odin onun yardımına koştu. Kronos ve Kai'ın düştüğü bu garip durumdan onları kurtarmak istedi.

"Sen ve Kronos geçmişte yakın arkadaşlar sayılırdınız. Birlikte savaştınız, birlikte yediniz ve birlikte içtiniz. Eğer gerçekten merak ettiğin buysa, ayrılmanızın sebebi senin kaybolmandı. Kendini feda etmendi. Her zaman yaptığın şeyler bunlar. O kadar da şaşırtıcı değil aslında. Ne de olsa sen kendini sürekli ve sürekli feda eden kahraman bir adamsın. Değil mi?"

Odin'in alayı gözden kaçırılamayacak kadar barizdi. Fakat yaşlı ve umursamaz Odin'in bunu söylerkenki tavrı pek de alaylı değildi. Oldukça... umursamaz.

Elindeki tırpanı Kronos'un kafasına vururken, onu çalışmaya daha da itti. Ve Kai'ın şaşkın bakışları altında toprağı kazmaya başladılar. Tarım yapıyorlardı. Fakat Kai onların bu kadar çabuk gitmesini istemiyordu. Ne yazık ki bu duruma karşı yapabileceği hiçbir şey yoktu. Sorularını değiştirmesi gerektiğini düşündü. Bu tarz sorularla devam edemeyeceğinin de farkındaydı. Bu yüzden farklı bir açıdan farklı bir soru sormaya karar verdi.

Kargalar gakladı ve Odin'in iki omzunun üzerine tünedi. Tek gözlü adam hiçbir şey umursamıyor gibiydi. Geçmişte yaptıklarından ve gelecekte olacaklardan tamamen habersizdi sanki. Sanki hiçbir şeyi umursamıyordu. Sanki yanında kaderinde katil olması beklenen adam yanında değilmiş gibiydi. Peki neden, neden bu kadar sakindi?

"Kaderden korkmuyor musun?"

Bu soru ağzından hiç de beklenmedik bir anda çıktı. Odin'in tırpanı bir anlığına durdu fakat Kronos kazmaya devam etti. Tırpanlamaya devam ederken kulağı da ikili arasındaki konuşmadaydı. İçerisinde korkunç bir canavarın yattığının farkında olan Kronos aslında bu canavarın kaderinde Odin'i yutmak olduğunu bilmiyordu.

Ne büyük acı, yüzyıllardır onu yetiştiren bu adam aslında kaderinde yetiştirdiği çocuk tarafından öldürülme riskini taşıyordu.

Fakat Odin bu acıyı hiç de hissediyormuş gibi görünmüyordu. Sanki yanında bulunan bu çocuk gerçekten onun katili değilmiş gibiydi. Ya da Odin gerçekten onun katili olduğunu bilmiyordu. Fakat nasıl bilmezdi? O Odin'di. O, Bilgeliğin Tanrısıydı.

KAİ LANE: Yeni ÇağHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin