Bölüm 205: Kai Ve Nemo

258 38 16
                                    

Müdür yardımcısı Nemo ile hapishane müdürü Fanu hızla ormanın içerisinde ilerliyordu fakat Seth ve Kai bir kez daha ikiye ayrılmıştı ve avcılar onların peşine düşmek için ayrılmak zorundaydı. Fanu bile bu sefer gerçeği ayırt etmekte zorlanıyordu. Ayrılmak tek çareydi.

"Sen sağa git. Ben diğerinin peşine düşeceğim." dedi Fanu ve Nemo'nun cevabını bile beklemeden ortadan kayboldu. Nemo onun ilerlediği yolun kilometreler boyu açıldığını görebiliyordu.

Nemo kaşlarını çattı ve homurdandı.

"Uçmayı tercih ederim."

Ne yazık ki bunu yapamazdı. Burası geniş yapraklı ağaçlara sahip bir bölgeydi ve bu durumda uçarak ilerlerse takip iyice imkansızlaşmış olacaktı. Gördüğü haliyle bile hangisinin gerçek olduğunu ayırt edemezken görmeden nasıl onu takip edecekti?

Nemo çillerle kaplı bir yüze ve sırtında uzun hançer benzeri 1,5 metrelik bir kılıca sahipti. Başının yarısı keldi. Uzun saçlara sahip olan başın arka tarafı sağlam bir iple iyicene bağlanmıştı ve bu uzun saçlar Nemo'nun ensesine dokunuyordu. Bu saç stili ile Nemo bir keşişe benziyordu. Fakat üzerindeki avcı üniforması bu benzetmeyi imkansız kılıyordu. Bu üniforma baştan aşağı sarmalanmış bir cübbeydi. Gri-kahverengi tonlarındaydı ve o koşarken ona engel olmayacak bir şekilde rüzgar tarafından geriye savruluyordu. Nazi üniforması gibiydi. Ve Nemo bunun içinde tıpkı bir Nazi gibi görünüyordu. Belki de zamanında gerçekten öyleydi.

"Eğer tanrıça olanları öğrenecek olursa bana kesinlikle acımayacaktır. Eğer lider Era öğrenirse ölmek için ayaklarına kapanmam bile gerekebilir. Bir an önce o adamı bulmalıyım." diye homurdandı Nemo. Haksız da değildi. Belki Fanu bu olaydan sağ bir şekilde kurtulabilirdi. - Nemo o adamın değerli olduğunu biliyordu çünkü - fakat kendisi paçasını kurtaramazdı.

Nemo 10 dakika içerisinde onlarca kilometrelik yolu inceleye inceleye kat etti. Bu 10 dakikanın sonunda ise önünde 3 yol vardı. Normal bir insan ortadan gider ve diğer iki yönün de algısı içerisinde olduğundan emin olurdu. Fakat Nemo sıradan biri değildi. Ve bu sadece güç anlamında da değildi.

HIŞIRTI!

Nemo anında dönüp o yöne bir bıçak attı fakat döndüğü yönün tam tersinden bir figür fırlamış ve üzerine atılmıştı. Bu figür için üzücü olansa Nemo her şeyin farkındaydı. Onun gibi yaşlı birine kıyasla 30'una bile varmamış birinin düşüncelerini anlamak o kadar zor değildi.

Figür üzerine atılırken Nemo'nun ayakları yerden kesildi ve figür ayaklarının altından geçti fakat Nemo uçabildiği için kendini fazla yüce zannetmemeliydi. Figür ıskaladığı anda zıplamış ve Nemo fazla yükselemeden onu bacağından yakalayıp yere savurmuştu.

GÜÜMMM!!!

Nemo büyük bir patlamayla yere çarptı ve yere çarpmasıyla aynı anda büyük bir alev topu bedeninden yükselip yüzünü göremediği figüre uzandı. Figür anında kendini geri atmış ve ateş topu ona ulaşamadan Nemo ile arasına mesafe koymuştu. Yüzlerce metrelik bir mesafe...

Nemo ayağa kalktı ve üzerini silkeledi. Üniforması bir hasar görmemişti ama kolu gerçekten bu saldırı sonrasında ağrımıştı. Toprakta açtığı metrelerce derinlikteki yarık kimin umurundaydı? Bedeni daha fazla acı çekiyordu şu an.

Ve Nemo başını kaldırıp da karşısındaki kişinin yüzünü gördü. O kaslı bedeni ve o bedene hiç de uyum sağlayamayan zayıf yüzü. Çenesinde alanının parçalanmasından dolayı tükürdüğü kanından parçalarla aradığı mahkum, esir karşısındaydı.

"Sen..."

Nemo bu adamın sadece yarım adım 2. basamakta olduğunu biliyordu. Bu adamın ona karşı koyabilmesi bu adamın da tıpkı Orta Dünya'daki büyük savaş dehaları gibi insan sayılamayacak kadar yetenekli olduğunu gösteriyordu.

KAİ LANE: Yeni ÇağHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin