Bölüm 287: Yıldız Işığında Savaş

84 15 2
                                    

Gözler ekranlara dönmüştü. Kai'ın yaşadığını bilen pek çok insan vardı fakat onun öldüğünü sanan insan sayısı çok daha fazlaydı. Kai Lane Gökyüzü Topraklarından dönerken kalan Düşmüşleri korumak için kendini feda etmiş bir kahramandı. Düşmüşlerin lideriydi ve en büyük dahiydi. Onunla ilgili efsaneler dört bir yanı süslüyordu fakat elbette Emma ve Jack gibi yaşayan üst düzey Düşmüşlerin yanında o fazlasıyla unutulmuştu.

Şimdi onun hayatta olduğunu öğreniyorlardı. Sayısız düşmüş ve sayısız dost...

"Fırsatımız varken onu öldürmeliydik! "

Artemis çorak bir gezegenin içerisinde bir mağaranın içerisinde onun hayatta olduğunu gördü. Zamanında onu hapiste tutmalarını söyleyen Era'ydı. Şimdi o 5. basamaktaki figürlerle bile kapışabiliyordu. Artemis onun gelişiminin kaybolduğunu biliyordu ve onlara baş ağrısı yapamayacağını düşünmüştü. Buna rağmen Kai hala güçlenmeye devam ediyordu. Nasıl yapıyordu bilmiyordu fakat yükseliyordu.

"Ar...temis!"

Boğuk bir ses duyduğunda Artemis hala düşünüyordu. Fakat bu sesi duyduğu anda bütün düşünceleri bulandı ve titreyerek mağaranın derinliklerine kaçtı. Yüzü bembeyaz olmuştu ve onun gibi bir Tanrıçayı bile dehşete düşüren o korkunç kadının buraya kadar hala onun peşinden gelmesi karşısında eli ayağı birbirine dolanmıştı.

Daha hızlı kaçmalıydı.

Daha uzağa!

Bu kadının onu göremeyeceği bir yere...

Çünkü gördüğü her an hayatı tehlike içerisinde olacaktı.

O sırada mağaranın içerisine doğru toprak, kir ve toz içerisinde bir figür girdi. Yanağında bir yara izi saf güzelliğine büyük bir leke sürmüştü. Fakat o çirkinleşmemişti. O çatılı kaşları ve öfkeli gözleriyle şimdi vahşi bir güzellikti. Mavi gözleri bütün bu kirin altında yıldızlar kadar parlaktı. Sadece omuzlarına gelen dağınık saçları ise pislik içerisindeydi. Tıpkı bütün bedeni gibi. Genç kızın uzun zamandır duş almadığı belliydi. Artemis genç kızın leş kokusundan dolayı kaçıyorsa ona hakkını vermeliyiz.

Genç kız bir anlığına mağaranın duvarına sabitlenmiş yarı saydam ekranı gördü. Orada adamı görünce gözlerinde anlık bir şaşkınlık görünse de bu şaşkınlık anında ortadan kayboldu. Tekrardan gözlerini mağaranın derinliklerine dikti.

"Demek yaşıyorsun... Buna sevindim."

Ellerini ileri doğru uzatırken bir yay elinde cisimleşti. Omzunda ilahi bir parıltı ortaya çıkmış ve yüzünü aydınlatmıştı. Artemis çoktan bu boyuttan ayrılmış olmasına rağmen kirişi çekti ve yayda beliren okla beraber altın sarısı parlayan oku mağaranın derinliklerine gönderdi.

Kendi varlığı da fırlattığı oka dönüştü ve boyutu yararak bir kez daha Artemis'i kovalamaya başladı.

***

"Kai'ı kurtarman gerektiğini biliyorsundur umarım."

Uçan zincirlerle dolu dehşetvari bir güzellik. Küçük bir burun, ince narin dudaklar, bembeyaz bir ten. O bir prensesti. Yıldızlar arasında bir prenses. Zincirli Prenses...

Yanında simsiyah saçlarıyla bir güzellik, Lane ailesinin küçük bebeği duruyordu. Kırmızı gözleriyle o baştan çıkarıcı bir iblisti. Kendisi bir dağı ikiye ayırabilecek kadar güçlüydü. Fakat ailenin içerisinde hala en zayıf ve genç olan kendisiydi.

"Senin silahını bile kırdılar. Ben ne yapabilirim ki?" diye yakındı Sam. Alvar ondan daha güçlüydü ve buna rağmen Aslan Krala karşı korkunç bir mağlubiyet almıştı. Peki o ne yapabilirdi? Elbette o da Yıldızlar Kralı olmuştu ve şimdi de ejderha kanında yıkanmıştı. Muazzam bir güce sahipti. 5. basamağın 6 renk katmanı içerisinde yeşile adım atması çok kısa bir zamanını almıştı. Fakat bu adamlar çoktan 5 duyguda birden kırmızı yıldırıma ulaşmıştı. Şaka değillerdi.

KAİ LANE: Yeni ÇağHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin