Bölüm 222: Turan Kasabasının Doktoru Tiana

145 32 1
                                    

Kasaba da yüksek binalar vardı. Burası bir kasaba olabilirdi ama teknoloji elbette ki buraya da uğramıştı. Yüksek binaları geçelim telefonlar ve bunun ötesinde Kai'ın anlamadığı bir çok cihaz da bu kasabada kullanılıyordu. Gelişim dünyasına adım atmış insanlar dövüşlerin sertliği nedeniyle yanlarında telefon taşımazdı. Telefonlar ilk darbe de parçalanırdı ve onu taşımanın da bir anlamı kalmazdı. Sadece eğitimleri ile bile telefonları ufak parçalara ayırabilirlerdi.

Kai sokakta yürürken bazı insanların yere değmeyen kaykaylara bindiğini de görüyordu. Onları yanında bu kadar cahil kaldığı için kendini kötü hissetmiyor da değildi. Ama insanların üstün yanı da buydu işte. Onların akıl almaz teknolojisi. Herkes gibi hayatta kalmak için var olan yolları buydu.

"Sanırım burası aradığım yer."

Devasa bir bina önünde duruyordu. Üzerinde devasa harflerle 'Doktor Tiana'nın Şifa Merkezi' yazıyordu. Kai bir kaç dakika kapıda öylece durdu ve tabelayı izlemeye devam etti. Yavaş yavaş dikkat çekmeye başlıyordu ve en sonunda elini alnına koyup başını iki yana sallamayı tercih etti.

"Nedense içimde burası bir kebapçıymış gibi bir his var. Hayır, Jaeron burada değildir." diye söylendi Kai ve başını çevirip başka bir yöne doğru yürümeye başladı. Fakat bir kaç adım attıktan sonra gözleri tahmin ettiği yeri bulduğunu gösterircesine parladı ve Kai'ın yüzünde bir gülümseme oluştu. Duruşundaki gurur yüzünden hemen hemen çevredeki herkes bir anlığına bakışlarını ona çevirmişti.

" Eniştenin Yeri. Bence şehir doktoru burada olmalı. Hem bakarsam içeriden çok güzel kokular geliyor ve hiç de kebapçıya benzemiyor. Burası bir hastane olmalı."

Evet, Kai'ın bu kebapçıya benzemiyor dediği yerde gerçekten Eniştenin Yeri adlı devasa bir tabela asılıydı ve içeriden gerçekten güzel kokular geliyordu. Fakat kör gözlü Kai'ın fark etmediği şey insanların çıkarken sargılarla değil de ellerinde küçük peçetelerle göbeklerini sıvazlayarak çıkmalarıydı. Ve daha önemlisi aldığı kokunun gerçekten ne olduğuydu. Bu şifalı bitkilerin kokusu değildi. Tam olarak mangal kokusundan başka bir şey değildi bu!

Kai insanların bedenlerine kebap sürdüğünü mü düşünüyordu?!

Oraya doğru yürümeye başladı.

"Aptal herif! Gözlerin kör mü senin?!"

Kai bir anda duyduğu ses ile başını çevirdi fakat tam o anda bir el kulağından tuttu ve hiç acımadan Kai'ın kulağını tam da gittiği yönün tersine doğru çevirdi.

"Aaaahh..! Acımasız yaşlı nine! Lütfen kulağımı bırak! Koparacaksın!! Aaahh!!! KOPARACAKSIN LANET OLASI!!!"

Gerçekten de Kai'ın kulağını buruş buruş 80'lerinde yaşlı bir kadın tutmuştu ve acımasızca çekiyordu. Hem de döndürerek! Üzerinde geniş ve kirli bir dilenci kıyafeti vardı. Fakat bir dilenciden daha iyi beslenmiş olacak ki Kai'ın acı hissetmesini sağlayacak kadar güçlü ve işkence tekniği bilen biriydi.

"Ne dedin sen?!"

Kadının yüzünde kalın damarlar belindiğinde Kai'ın yüzünde korku dolu bir ifade belirdi. Jaeron iyileşene kadar normal bir insan gibi davranmalıydı ve kadının böylesine acımasızca yaptığı hareketler sonrasında kulağı gerçekten kopacak gibiydi. Burada kulağı kopsa çok dikkat çekmez miydi? Ve bu iş uzamaz mıydı? Kan kaybederek etrafta hareket eden böyle yakışıklı bir genci görmek çevredeki kadınların kalp krizinden bu dünyadan göçmesine sebep olmaz mıydı? Bu şehirde birilerini öldürmek gibi bir niyeti hiç ama hiç yoktu.

"Tsch, tsch! Bu hiç iyi olmazdı!"

"Bir şey mi söylemek istiyorsun kıçımın sarışını!" diye kulağına eğilerek bağırdı yaşlı kadın. Sanki Kai'ın düşüncelerini anlamıştı da onun hiç de yakışıklı olduğunu düşünmediğini belli etmek istiyordu.

KAİ LANE: Yeni ÇağHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin