Bölüm 279: Ormandaki Ateş

116 16 1
                                    

Geceyi orada bekleyerek geçirmek istediler. Ne de olsa Ming Lu hala arkadaydı ve onun yetişmesin beklemeleri gerekiyordu fakat bunu yapamayacaklarını da kısa sürede fark ettiler. Ejderhaya fazla yakınlardı ve hala onun kanat çırpışlarının rüzgarını duyabiliyorlardı. Kai ejderhanın zihninin yavaş yavaş uyku moduna geçtiğini hissedebiliyordu. Muhtelemen bunu Ming Lu yapıyordu. Gerektiğinde onu bulabileceğine inanarak takımı harekete geçirdi.

Ve işte o anda bunun için pişman oldu.

"Senin için endişelendiğimi mi düşünüyorsun?! Saçmalık! Öğrencim olabilirsin fakat senden çok daha yetenekli öğrencilerim oldu benim! Sen onların yanında bir hiçsin!"

"Güçle ne alakası var bunun? Beni seviyorsun. Onları da seviyorsun ama bak, onları binlerce yıldır tanıyordun.  Benimle sadece 50 yıldır berabersin! Ah, sanırım bu kadar sevilme nedenim bu kalemle çizilmiş kaslarım. Takım yıldızlarını bile etkileyecek kadar seksiler! "

" Kıçımın kenarı! Ben kimleri kimleri eğittim biliyor musun sen?! Senin şu küçük bedenin onların yanında hiç bir şey! Sirius'u eğittim ben! Tanrılarla savaştım! Titanların kanıyla tüm yıldızlarım boyandı! Hatta 10. seviyedeki o herkesin hayalini kurduğu canlılarla bile tanıştım! Ama senin kaslarının yanında bunlar ne ki öyle değil mi?! "

Sam bir anlığına Zincirli Prenses'e ve ardından kolunu kaldırıp kaslarına baktı. Kaslarını biraz şişirdi.

" Aynen öyle. "

" Siktir git! "

Bütün yolculuk bu tarz tartışmalarla geçti fakat bu zamana kadar konuştukları hiçbir şey Kai'ın ilgisini çekmedi. Fakat Sirius'tan bahsetmek Kai için yeni bir kapıydı.

"Sirius'un öğretmeni olduğun konusunda ciddi miydin?"diye sordu. Konu Sirius'a gelince Zincirli Prenses'in ilgisi o yöne, beyaz saçlı krala çekildi. Başını çevirdi ve beyaz saçlı gence baktı. Gururlu bir yüz ifadesine sahipti. Kaşından birini kaldırdı ve elini çenesine atıp gülümsedi.

" Elbette ciddiydim. Yalan söyleyecek halim yok ya? Takım yıldızlarının merkezinde kavrula kavrula geçirdiği yıllarda onu öğrencisi olarak kabul etmem için bana ne kadar yalvardığını tahmin bile edemezsin. Elbette onun gibi bir çömezi kabul etmeye hiç de niyetim yoktu. Altı üstü Açılan Gökyüzündeydi ve cennetin altında hala daha iyi dehalar vardı fakat sonrasında babası geldi ve... ve... "

" Babası gelmiş ve ona iki şaplak çekip dedemizi zorla öğrencisi olarak kabul ettirmiş. "

" Hey! Öyle ol-olmadı. "

Bugüne değin Zincirli Prenses hala bu konudan bahsetmeye çekiniyordu. Onun bu çekingen tarafı Kai'ı şüphelendirdi.

Fakat Sirius'un babası hakkında hiçbir sorusu cevap bulmadı. Daha önce Sam de benzer soruları sormuş olsa da Zincirli Prenses'in o gevşek ağzını bu konuda bıçak açmıyordu.

"Hmmm... Şurada bir sıcaklık hissediyorum."

"Evet, evet bende."

İki kardeşte maddenin plazma durumuna oldukça hakim olduğu için yakında yanan ateşi hissetmişti. Sessizce oraya doğru yaklaşırken güçlü bir figüre ait olduğu belli olan enerji dalgaları üzerlerine çullandı. Elbette bu bir insana aitmiş gibi değildi. Tıpkı plazma gibi bir enerjiye ait görünüyordu.

Fakat daha farklıydı.

Ağaçların içerisinden çıktılar ve çıktıkları o topraklarda bir figüre rastladılar. Arkası dönük olduğu için sadece sırtı görünüyordu fakat buna rağmen uzun boyluydu. Üzerinde büyük bir cübbe vardı ve onu soğuktan koruyor gibi görünüyordu. Buna rağmen soğuk konusunda endişelenmesine gerek duymayacak kadar büyük bir güç denizinde yüzüyor olmalıydı. Hatta Sam'den bile daha ilerde bir gelişime sahip gibiydi.

KAİ LANE: Yeni ÇağHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin