Uzun Yıllar Önce
Uçsuz bucaksız toprakların üzerinde devasa bir şehir ufku kaplıyordu. Ülkeler kadar büyüktü. Her karışı altından değerliydi. Devasa binalar ve küçük dükkanlar bütün şehri kaplıyordu. Villalardan tarih öncesi auralar yayılıyor. Gücün gerçek anlamını şehirdeki insanlara anlatıyordu. Kanunların gücü bu şehirde hiç olmadığı kadar yoğundu. İnsanlar bu şehirde o kanunlara ulaşmanın zorluğunu çok iyi bir şekilde biliyordu.
Fakat böyle söyledim diye şehir halkının zayıf olduğunu da düşünmeyin. Küçük çocuklar mor yıldırımda, gençler 2. basamağa yarım adım atmış ve en zayıf askerler 2. basamağın ortalarındaydı. Yeryüzünden yayılan Ölümün ve Yaşamın aurası binlerce kilometreyi domine ediyordu. Bu kanın gücü milyonlarca sistemde korkuyla biliniyordu.
Ve bu koca şehrin üzerinde devasa bir arena vardı. Arena havanın içerisinde yüzüyordu sanki. Rüzgarı kesiyor ve kendine uzayda yeni yollar belirliyordu. Yavaşça hareket ediyor ve bütün şehri dolanıyordu fakat asla şehrin dışına çıkmıyordu. Gökyüzünde uçan bu gemi onlarca kilometre boyundaydı ve açıkça bu arenayı uçurmak için gereken enerji düzeyi çok fazlaydı. Buna rağmen bu şehrin üstünde uçsuz bucaksız diyarları kat edebilecek güce sahipmiş gibi hareket ediyordu. Değerinin Tanrılar arasında bile paha biçilemez olduğu düşünülüyordu.
Gökyüzü Adası kadar olmasa da bu arena da eşsiz bir güç tarafından yapılmış gibi görünüyor.
O arenanın içerisinde gladyatör, samuray, yeniçeri ve de sayısız ırkın kıyafetlerini giyen gençler birbirleri ile dövüşüyordu. Onlar sıradan çocuklar değildi. Kesinlikle şehrin içindeki diğer çocuklarla kıyaslanamayacak derecede güçlülerdi. Neredeyse düşmüşlerin gençlik halleri kadar güçlülerdi. Elbette bu gençler çoktan 2. basamağa geçmiş kişilerdi. Ve bazıları bin yaşına ulaşmak üzereydi. Onlara genç demek sadece milyonlarca yıl yaşamış kişiler için geçerliydi.
"Sence de bu nesil oldukça yetenekli değil mi Ölümsüz Malibu? Gençler arasında şok edici yeteneğe sahip 2 kişi var ve bunlardan biri senin oğlun. Gurur duyuyor olmalısın. "
Tombul, kısa, pasaklı, iri gözlü, kel bir adam atmosferin ötesinden arena'ya bakarken bunları söyledi. Uzayın karanlığında kaybolup gitmiyor ya da oksijen eksikliğinden nefesi kesilmiyordu. Basınç farkı onun derisi ve damarları için anlamsızdı. Soğukluk onun için ılıktı. O güçlüydü. Uzayda öylece durabildiği için oldukça güçlüydü.
Açıkça o bölgeye gizlice bakmak onbinlerce ışık yılı mesafedeki herhangi bir şeye bakmaktan daha zordu fakat bu adam bunu atmosferin ötesinden bile kolaylıkla yapabiliyordu. Bunun için en azından Açılan Gökyüzüne yarım adım atmış olman gerekiyordu.
Malibu dediği adam oldukça uzun, cübbelere bürünmüş uzun siyah saçlı yakışıklı bir adamdı. Bu adamın basit olmadığını anlamak için şişman adamın ona hitap şekline bakmak yeterliydi. 'Ölümsüz' lakabı sadece ölümsüzlüğü aşmış belirli kişilere verilen bir lakaptı.
Malibu başını iki yana salladı ve yüzünde hüzünlü bir ifade belirdi. Soğuk yüzünde çocuğuna bakarken beliren sıcaklık kayboluyordu.
"Yeterli değil. Başaramayacak."
Malibu'nun sözleri yaşlı adamın yüzünde düşünceli bir ifadenin ortaya çıkmasına sebep oldu fakat Malibu detay vermedi. Oğlunun onun gereksinimlerini karşılayamayacağını biliyordu.
Kel yaşlının yüzünde bir gülümseme belirdi ve arenayı işaret ederek imalı bir şekilde güldü.
"Bu da demek oluyor ki öteki dahi Mojang'ın da hayal kırıklığı olduğunu düşünüyorsun. O zaman onu öğrencim olarak alsam sorun-"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAİ LANE: Yeni Çağ
FantasyKai Lane serisinin 2. Kitabı Yeni Çağ sizlerle. İlk kitabı okumadan başlanması tavsiye edilmez. Devasa bir binanın - öyle ki bir pek çok saraydan daha büyüktü - içinde sayısız güçlü figür birer güvenlik görevlisi misali dolaşıyordu. Bu binanın derin...