Bölüm 207: Uzak Diyarlardaki Kehanet

289 41 3
                                    

Buradan çok uzak diyarlarda, aklın alamayacağı kadar geniş topraklarda, gözlerin algılayamayacağı kadar güzel renklerin arasında bir yerde, yüceliği temsil eden ve gökleri kıskandıran bir saray vardı. Her şeyin sonu ve başlangıcı buradaydı. Çok çok uzun yıllar süren anılara ev sahipliği yapıyordu bu saray. Güzel anıların ve korkunç savaşların doğduğu aşkın ve nefretin doğduğu yerdi. Burası tarihten önce var olmuş bir saraydı. Atalar diyarının gözbebeğiydi. Ve bu sarayda bulunmayı sadece en güçlüler hak etmişti. Şimdiyse orada bulunanlar Ataları yerinden eden en büyük gruptu. Bir ırk ve en üstün olduklarına inanan kibirli yaratıklar. Onlar Tanrı ırkıydı. Kendilerine bu ismi insan ırkının doğumundan çok daha uzun bir süre önce vermişlerdi.

Ve şimdi bu eşsiz sarayın içerisinde bu kibirli ırk bir törenin ortasındaydı. Bu zamana kadar sadece bir kez yapılmış bir tören. Ve şimdi ikincisi gerçekleşiyordu. Bu yüzden sarayın her yerinde süslemeler, çok değerli eşyalar vardı. Ve gelen misafirlerin çoğu gezegenleri satın alabilecek değerde hediyeler getirmişti.

Bu törenin ise tek bir amacı vardı. Varis'in yetişkinliği. Varis Seremonisi adını da buradan alıyordu zaten.

"Son aşama için! Diz çök ve sadakat yemini et!" diye bağırdı tahtta ki uzun sakallı adam. Bedeninden öyle bir güç yayılıyordu ki bu yüce saray bile onun gücü yüzünden titriyordu. O öfkelendiğinde bütün Atalar Diyarı bunu hissedebilecek gibiydi. Sanki eliyle galaksileri rahatlıkla parçalayabilirmiş gibi görünüyordu. Fakat gerçekte bu adam bunun çok daha ötesini yapabilirdi.

50'lerinde görünüyordu fakat bedeninin bir çok tarafında garip dalgalanmalar vardı. Bazı kısımları daha gençti. Bazı kısımlar daha yaşlı. Bakışları hem bir çocuğun saflığını hem de yaşlı bir kralın hüznünü barındırıyordu. Ne düşündüğü anlaşılmayacak kadar karışık görünüyordu. Fakat kendi içinde o apaçık bir şekilde ortadaydı. Sadece kendi içinde. Evrende tek bir canlının bile göremediği kendi içinde.

Karşısındaki çocuk ise tamamen çıplaktı. Etraftaki onca canlıdan hiç de utanıyor gibi görünmüyordu. Normal bir insan bedenine sahip gibi görünüyordu. Ama avuç içleri gibi bedeninin içe dönük bir çok kısmı tırnaktan oluşmuştu. En azından bu yapıdaydı.

Sadece bu kadar değildi tabii ki. Bedeninin dört bir tarafını örten garip dövmeleri de onu sıradan insanlardan ayırıyordu. Bu dövmeler parlıyordu. Fakat bir renkte değil. Saydam gibiydi. Saydamlığın rengiydi. İnsansa bu dövmelere bakarken rengini hiç de düşünmüyordu zaten. Bu dövmeler bundan çok daha önemli bir şeyi temsil ediyordu. Devasa odadaki bütün tanrıların baktığı bu dövmeler liderliğin anahtarı sayılırdı.

O sırada dövmelerle kaplı genç gözlerini açtı. Koyu mavi gözleri ortaya çıktığı anda kel kafasında aniden saç telleri büyümeye başlamıştı. Siyah saç telleri hızla büyüyüp bütün bedeninin kapladı. Saç telleri ancak bu genç adam tamamen diz çöktüğünde durmuştu.

"Oğlunuz ırkımızın şerefli soyu huzurunda, bütün varlıklara kim olduğumuzu kanıtlamak için hayatını ortaya koyuyor ve bu uğurda her şeyi yapacağına dair evren gücüne yemin ediyor. Büyüdüğünde tahtınızı devralacağım." dedi boğuk bir sesle. Ve bu sözlerle tanrıların ve özel insanların kargaşası başladı. Bu.... sessizlikti.

Tanrılar zaten böylesine garip bir yeminden sonra bir açıklama geleceğini biliyordu. Tahtta oturan yaşı belirsiz adam da biliyordu. Ve diz çökmüş gençte...

Aslında açıklamaya ihtiyaç bile yoktu. Bir kaç saniye sonra neler olduğunu herkes anlamıştı ve bu onları çok rahatsız etmişti. Tekrardan bir bekleyiş içerisine girecek olmak onları rahatsız etmişti. Oysaki bu sefer tamamen oldu sanıyorlardı.

KAİ LANE: Yeni ÇağHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin