Bölüm 209: Guere Şehrinde Suikast

256 40 3
                                    

Uzun surların üzerinde yüksek enerjinin izlerine sahip güçlü toplar. Bir şehiri savunurken atom bombası kullanamazdınız. İnsanlar bir silahın ne kadar güçlü olduğunu onun işlevine göre karar veriyordu. Şehiri beraberinde yok edecek bir silahtansa onları koruyabilecek daha zayıf savaş gücüne sahip silahları tercih ederlerdi.

Bu durumda atom bombaları çağın önde gelen cihazlarından sayılmazdı. En azından gezegenler içerisinde.

Burası Guere Şehrinin surlarıydı. Çesis ve Seth buradan içeri girerken Seth'in gözleri gizliden gizliye o topları gözlüyordu. Onları görünce insanların aslında hiç de düşündüğü kadar zayıf olmadığını anlamıştı.

Bu surların tepesindeki toplar 2. basamaktaki birini rahatlıkla öldürebiliyor olmalıydı. Sıradan insanlar da gelişimcilere ve avcılara karşı koymak için yollar geliştirmişti.

Guere şehri insanların şehriydi. Kai ne kadar bilmese de Seth insanların artık hiç olmadıkları kadar duyguların dünyası ile bağlantılı olduğunu biliyordu. Hep bağlantılılardı fakat asla şehirleri koruyup kendilerini diğer gruplardan ayırmamışlardı. Bunun nedeni de büyük ihtimalle Avcılar ve Gelişimciler arasında yaşanan büyük savaşlardı. Savaşlar arttıkça onlar kendilerini korumaya muhtaç oluyorlardı. Gelişimciler ve Avcılar sadece birbiri için savaşırdı. Gelişimciler onları korusa da başkasının koruması altında sonsuza dek kalamazlardı.

"İnsanların böylesine bir güç barındırdıklarını kim bilebilirdi ki?" diye söylendi Seth. Çesis de başını salladı. Çoktan şehire girmiş ve sokakta yürümeye başlamışlardı. Olabildiğince sıradan görünmeye çalışıyorlardı. Çesis konuşmaya başladı.

"Belki enerji üzerinde kontrolleri yok ama zamanlarını enerji yerine bilim üzerine yoğunlaştırarak bize karşı durmayı başarıyorlar. Hala Dünya'nın iki büyük grubuna karşı koyamayacak güçte olsalar da yıllar içinde devlet başkanlarının gizlice sürdürdüğü toplantıların meyvesini yemeyi başardılar. "dedi Çesis. Yüzündeki ifade Seth'i şaşırtmıştı.

'İnsanları gerçekten takdir ediyor olmalı' diye düşündü Seth.

O sırada bir kalabalığın olduğu noktayı gördüler. Meydanın ortasıydı burası ve bir çok araba sokaklara yayılmıştı. Küçük kamyonetlerden çıkan ipler kalabalığın içindeki bir şeye bağlanmış olmalıydı. Seth ve Çesis onların ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalıştı. Bu araçlar sıradan kamyonetlerden daha güçlü gibi görünüyordu.

"Bir bakıp geleyim. Beni bekle." dedi Çesis. Ardından kalabalığın içine girip Seth'i yalnız bıraktı fakat Seth çok yalnız hissedemeden geri dönmüştü. Hızlıydı ve Seth'in şüphe duymasına izin vermek gibi bir niyeti yoktu. Yüzünde ise çok komik bir şey görmüşçesine bir gülümseme vardı. Ve görmüştü de. Kalabalığın arasından yükselen heykeli gösterdi.

Evet, kalabalık meydanın ortasındaki çeşmeli heykeli araya almıştı. Seth bu heykelin uzun saçlı bir keşişe ait olduğunu görebiliyordu. Bacak kısımlarını tam göremese de bu keşişin garip bir duruşa ve üstten bakan bir gülüşe sahip olduğunu anlamıştı. Kollarını açmıştı ve göğsü tamamen çıplaktı. Kasları görünüyordu ama bunun dışında sıradan bir beden gibi görünüyordu. Kollarını iki yana kaldırmıştı. Aşağı doğru küçümseyici bakışı da insanları kötü düşüncelere itiyordu.

"Bu heykel bir gelişimci tarafından yapılmış. Guere şehri insanlar tarafından ele geçirildiği gece büyük bir kutlama yapılmıştı. Sonraki gün ise meydanda bu heykeli bulmuşlar. Söylentilere göre bir Düşmüş'ün yaptığı düşünülüyor. Hatta Gökyüzü sıralamasında da gayet yüksek numaralı birisi. Düşmüşler arasında böyle bir şeyi yapacak kadar utanmaz olan sadece bir keşiş var zaten. "dedi Çesis. Seth ilk başta utanmaz ile Çesis'in neyi kastettiğini anlamadı. Fakat kısa bir süre sonra topluluğun arasındaki küçük bir boşluktan heykelin çeşmesinin aslında heykelin cinsel organı olduğunu görmüştü. Alvar'ın malafatı.

KAİ LANE: Yeni ÇağHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin