Deneme sınavından yeni çıkmıştık. Zeynep ve hilal soruları tartışırken onları takip ediyordum. Yemekhaneye gidiyorduk. Sabahki derslerin yerine deneme sınavı yapılırdı pazartesi günleri. Tıpkı üniversite sınavı gibi aynı saatte başlayıp bitiriyorlardı. İyi bir uygulamaydı. Sınav heyecanını daha iyi kontrol etmemize yarayabilirdi. Ya da beklenenin aksine daha fazla stres yapmamızı da sağlayabilirdi.
Yemekhane kalabalıktı. Bu zamanlar genelde kalabalık olurdu zaten. Havalar ısınmaya başladıkça da öğrenciler dışarıda yemeyi tercih ederdi. İlerleyip sıraya girdik.
'Poyraz'ın masasında yer var' dedi Zeynep tepsilerimizi aldığımızda. Hepimiz boş yer bulmak için bakınıyorduk. Zeynep, poyraz dediği kişinin masasına doğru giderken arkasından takip ettik.
'afiyet olsun' dedi Zeynep gülümseyerek 'oturabilir miyiz?'
Masadaki çocuğu hatırlıyordum. O, bilinmeyenin adını hatırlayıp hatırlamadığımı sorduğu çocuktu. İsim hafızam kötüydü ama duymamıştım bile ismini. Artık öğrenmiştim. O gün yanına oturduğumuzda şaşkın ama canlı görünüyordu. Bugün ise göz altları çökmüş, oldukça yorgun bakıyordu. Önce Zeynep'e sonra bana baktı.
'tabii' dedi. Sesi de yorgun geliyordu. Önündeki tepsisine gözüm kaydı. Neredeyse çoğu yemeği duruyordu hala. Yanında oturan diğer çocuk da onaylayınca kızlarla oturduk.
'nasıl gidiyor?' dedi Zeynep, ikisinin de yüzüne tek tek bakıp 'bu arada Zeynep ben' dedi diğer çocuğa 'poyrazla tanışmıştık, o gün poyraza da dediğim gibi seni de ilk defa görüyorum' güldü.
'Mustafa' dedi 'memnun oldum'
Mustafa, poyraza göre daha açık renk saçlara sahipti. Kumral diyebilirdim. Gözleri kahverengiydi. Okul formasının üzerine gri bir kapüşonlu giymişti. Boyları poyrazla neredeyse aynıydı, oturdukları yerden anlayabildiğim kadarıyla.
'almila ve hilal' dedi Zeynep beni ve hilali işaret ederek.
'memnun oldum' diye mırıldandım.
Poyrazın tam karşısında oturuyordum. Başını tepsiye eğmiş, yemeğiyle bakışıyordu.
'yüz ifadeleriniz ve ruh halinizden anladığım kadarıyla çok da iyi bir gün olmuyor galiba' dedi hilal poyraz ve Mustafa'ya ithafen.
Kesinlikle öyle görünüyordu. Daha çok poyrazın canı sıkkın gibiydi. Mustafa da arkadaşlık kontenjanından nasibini almıştı.
Onlardan daha iyi bir halde değildim. Hala düşünmem gereken konular vardı, ama erteliyordum. Yavaş yavaş yemeğimi yemeye devam ettim. Daha çok Zeynep, hilal ve Mustafa'nın konuşmaları dolduruyordu masayı.
'sen ne yaptın hafta sonu?' dedi Zeynep hafifçe koluma dokunurken 'konuşamadık'
'sinemaya gittim' dedim gözlerimi kaçırarak. Kaçırmıştım çünkü gittiğim filme Zeynep de gitmek istiyordu.
'kiminle gittin?' dedi Zeynep, sesi şüpheli geliyordu, sonraki ses tonuysa Mustafa ve poyrazın da bize odaklanmasına sebep olmuştu. 'hangi filme gittin?'
'kuzenimle' dedim hızla. Zeynep'e bakmak yerine poyraza kaydı bakışlarım. Orası daha güvenli gelmişti. 'Spider-Man 3' diye mırıldandım.
Zeynep sitemkar bir bakış attı. 'nasıldı peki?' dedi merakla.
'güzeldi' dedim başımı sallarken. Filme gitmişti aklım. 've kızma hemen. Tüm gün evdeydim' dedim açıklayarak 'sonra kuzenim akşam gidelim deyince hayır diyemedim'
'biz de o filme gittik bu hafta sonu' diyen Mustafa'ya döndüm. Yüzü aydınlanmıştı. 'çok iyi değil miydi?'
'evet' dedim sesindeki heyecana gülümserken. 'filmden çıktığımda bir süre etkisiyle konuşamadım'
Aynı heyecanla çıkmıştı sesim. Poyrazın gülümsediğini gördüm. Sanki bir anda yüzü aydınlanmış, yorgunluğu gitmişti. Elindeki kaşığı bırakıp telefonunu çıkardı. Birisiyle mesajlaşıyor gibiydi. Aynı anda cebimde titreyen telefonumu hissettim. Kaşlarım çatıldı.
Bilinmeyen mesaj atmıştı.
B: konu sen olduğunda kalbimin ve aklımın felaket senaryoları üretmeleri canımı sıkıyor. (12.15)
B: elbette ki bir kızın yanında gördüğün her erkek sevgilisi olacak değil ya! (12.15)
B: sadece arkadaşı da olabilir, kuzeni de. (12.16)
Neyden bahsediyordu?
Almila: neyden bahsediyorsun bilinmeyen? (12.16)
Almila: önce bana beni göremiyorsun diyordun (12.16)
Almila: yakında beni anlamıyorsun da diyecekmişsin gibi hissediyorum ama hayırlısı (12.17)
Telefonu kapatıp yemeğime geri döndüm. Kızlar ve Mustafa konuşmaya dalmıştı ancak bu sefer poyraz da arada katılıyordu. Bir süre hem onları dinledim hem yemeğimi yedim.
'kütüphaneye gitmeyecek misin?' diye soran hilalle aynı anda telefonuma da mesaj gelmişti.
B: evet? Gitmeyecek misin? (12.25)
Kaşlarım tekrardan çatıldı. Bilinmeyen bizi mi dinliyordu. Etrafa göz gezdirdim. Neredeyse herkesin elinde telefon vardı ki bu zaten boşa bir çabaydı.
'yok' dedim cevap bekleyen hilale bakarak 'artık gerek kalmadı'
'anladım' dedi gülerken 'sonunda konuyu anlamana sevindim' sesi biraz alaycıydı. Tek bir konuda takılı kalmam sınıfta da konuşulmuştu. Çünkü bütün soruları yapıp da sadece hep aynı konunun sorularını boş bırakmam matematik hocamızın dikkatini çekmişti.
'aynen' dedim alayını görmezden gelerek ' o kadar da zor değilmiş çözmek'
Mustafa ve poyraz ise şaşkınca yüzüme bakıyorlardı. Sorarcasına yüzlerine baktım.
Poyraz konuşacak gibi oldu ama sonra durdu. Mustafa hızla atıldı. 'gitmeyeceksin?' dedi daha çok doğrulamak ister gibi 'kütüphaneye?'
'evet' dedim anlamayarak. Poyrazın yüzünde oluşan tebessüme gözüm takıldı tekrar. Bu çocuk ne zaman gülse gözlerim gülümsemesine kayıyordu. Telefonuna baktı tekrar. Ne çok telefona bakıyordu.
B: Allah'ım! Bugün çok iyi gidiyor. (12.28)
B: duyduklarıma şükrediyorum ve şimdilik daha fazlasını istemeyeceğim. (12.29)
B: beni göremiyor musun? (12.29)
B: anlamıyor musun? (12.29)
B: şu anlık hiç önemli değil. (12.30)
B: farz edelim ki ben senin bilmediğin bir dil konuşuyorum. (12.30)
B: ve farz edelim ki ben gerçekten görünmez bir adamım. (12.30)
B: bugün için hiç önemli değil. (12.30)
Almila: bilinmeyen, seni mutlu eden şey ne? (12.31)
Almila: çünkü ben hiç mutlu hissetmiyorum da. (12.31)
Telefonu kapatıp cebime koydum. Poyraz kaşlarını çatmış telefonunun ekranına bakıyordu. Yemeğimi bitirmiştim.
'kalkalım mı?' dedim kızlara bakarak. Onlar da bitirmişlerdi. İkisi de onaylayıp ayaklandı.
'görüşürüz' diye mırıldandım Poyraz ve Mustafa'ya dönüp.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Adım
Literatura FemininaÇoğumuzun lisede hoşlandığı, söylemek istediği ama söyleyemediği o oğlana/kıza. 💙 B: Nostaljik şarkıları ben de severim. B: Şey var bir de biliyor musun? B: Gençlik başımda duman B: İlk aşkım ilk heyecan B: Kovaladıkça kaçan B: Ateş böceğim misin? ...