'poyraz'
Başımdaki şapkayı çıkartıp poyraza seslendim. Hem şapkaları verecektim hem de kahve ısmarlayacaktım ancak poyraz beni duymamıştı sanırım. Çünkü elindeki telefona bakmaya devam ediyordu. Sınıftan birkaç kişi dönüp bana bakmaya başlamıştı. Sınıfa biraz daha girip tekrar seslendim.
'poyraz?'
Kaşlarımı çattım. Kulağında kulaklık da yoktu ama neden duymuyordu? Gülümseyerek telefonuna bakmaya devam ediyordu. Neye bakıyordu da böyle gülüyordu?
'poyraz! Oğlum!' dedi adını bilmediğim esmer bir çocuk poyrazın sırasına ilerleyip başında durarak. 'kız sana sesleniyor' başıyla beni işaret etmişti.
Poyrazın kaşları çatıldı ve anlamayarak çocuğun gösterdiği yere, bana baktı. Hafifçe gülümsedim ve elimdeki şapkaları gösterdim. Poyraz bir süre yüzüme bakmaya devam etti. Sonra elindeki telefona dönüp birkaç kez gözlerini yumup açtı. Tekrar bana bakıp telefonunu cebine koyarak hızla sırasından kalktı.
O kadar ani hareket etmişti ki yanına gelen çocuk birkaç adım gerilemek zorunda kalmıştı.
'almila!' dedi hızla yanıma gelirken. 'dalmışım, kusura bakma' elini ensesine atıp mahcupça eğilmişti.
'önemli değil' dedim elimdeki şapkaları uzatırken 'bunları geri vermek için gelmiştim'
'anladım' dedi elimden şapkaları alırken.
'bir de kahve ısmarlayacaktım'
'kahve?' diye sordu anlamayarak. Sanırım hatırlamıyordu.
'şapka için' dedim açıklayarak. 'öyle anlaşmıştık?'
Bir an düşündü. 'doğru!' dedi hatırlayınca 'önemli değil o, almasan da sorun olmaz'
'almak istiyorum ama' dedim gülümseyerek yüzüne bakıp 'hadi gidelim'
'nereye?' diye sordu şaşkınca.
'kahve almaya?' dedim merdivenleri göstererek. 'şimdi içmek istemiyor musun? Ben şimdi içeriz diye düşünmüştüm.'
Yüzünde oluşan ifadeden ne çıkartmam gerektiğini bilmiyordum. Şaşkın mıydı? Kahve içmek istemiyor muydu? Cevap vermeyince devam ettim.
'şu an içmek istemiyorsan sorun değil, sonra da ısmarlarım'
'içelim' dedi hızla merdivenlere ilerlerken. Anlamayarak arkasından baktım. İyi miydi? Garip davranıyordu.
'iyi misin?' diye sordum adımlarına yetişip yanında yürürken. 'sonra da içebilirdik?'
'yok, yok' dedi hızla 'iyiyim. Sen gelmeden önce bir şey okuyordum da aklım ona takıldı'
'Anladım' dedim başımı sallarken. Gülerek ne okuyordu ki?
'sen nasılsın?' diye sordu merdivenleri inip kantine doğru ilerliyorduk. 'iyi bir maçtı. Tebrik ederim'
Gülümsedim. 'gerçekten yoruldum ama teşekkür ederim' dedim. Son teneffüs olduğu için kantin dolu değildi. 'sen otur istersen' boş masaları gösterdim 'ben alıp geleyim?'
Onaylayıp masalara doğru ilerledi. Arkasından gülerek baktım. Onaylamazca kafamı salladım. Kahveyi nasıl içtiğini sormamıştım.
'poyraz' diye seslendim masaya otururken 'şekerli mi şekersiz mi?'
Eliyle alnına vurup güldü. 'şekersiz olsun lütfen'
Sıra olmadığı için iki tane şekersiz kahve alıp masaya ilerledim ve karşısına oturdum. Kahvelerden birini ona doğru uzattım. 'işte' dedim kahveyi göstererek 'şapka için teşekkür ederim'
Gülümsedi. Ve ben yine gülüşüne takıldım. Bu durum hiç de normal değildi.
'önemli değil' dedi kahveyi alıp önüne koyarken. 'tekrar istersen veririm'
'neden?' dedim gülerek 'daha fazla kahve için mi?'
Sesli bir gülüş kaçtı dudaklarından. Önce gülen yüzü, şimdi kahkahası. Ben sanırım iyi değildim.
'o da güzel tabii de' dedi gülümsemesi devam ederken 'bir tane şapka sonuçta, paylaşabiliriz'
Gülümsedim. 'oldu o zaman' dedim alayla 'tekrar isterim. Vermemezlik yok ama'
Kahvemden bir yudum aldım. Aklıma gelen anıyla kaşlarım çatıldı. Bilinmeyen bana kahve almıştı ve şekersizdi. Şekersiz içtiğimi nereden biliyordu?
'bir şey mi oldu?' diye sordu poyraz. Ciddi bir şekilde yüzüme bakıyordu. Elimdeki kahveye baktı 'tadı mı kötü?' ayağa kalktı 'tekrar alıp geleyim mi?'
Tam gidecekken kolundan yakalayıp durdurdum. 'yok, dur' dedim hızla 'oturabilirsin. Sadece bir şey geldi aklıma'
'ben de tadı kötü sandım' dedi oturup arkasına yaslanırken. 'ne geldi aklına? Kötü bir şey mi?'
'yok, kötü değil de' dedim düşünceli bir sesle 'çözmem gereken bir şey diyelim'
Merakla yüzüme baktı. Gülümsedim. 'boş ver' dedim kahveden bir yudum daha alırken.
O da kendi kahvesini içmeye devam etti. Ortamda oluşan sessizlik hoşuma gitmişti. Zil çalıncaya kadar konuşmadık. Açıkçası oldukça yorgundum. Aynı poyraz gibi arkama yaslanmış ve sakince kahvemi içmiştim. İyi gelmişti. Yoksa eve gitmeden okulda uyuyabilirdim.
'gidelim mi?' diye soran poyrazı onaylayıp kalktım. Onun bardağını da alıp ikimizinkini de çöpe attım. Oturduğum sandalyeyi yerine düzgünce koyarken poyraz da benim yaptığımı yapınca gülümsedim. Birlikte kantinden çıktık.
'iyi dersler' dedi poyraz benim sınıfımın önüne geldiğimizde.
'sana da' dedim gülümseyerek. Kendi sınıfına doğru ilerledi. Sınıf kapısını tıklatıp sınıfa girdim.
-
Almila: kahveyi şekersiz içtiğimi nereden biliyorsun? (23.20)
B: iyiyim almila, sorduğun için teşekkür ederim. (23.23)
B: biliyorum işte bir şekilde (23.23)
B: neden sordun? (23.23)
Almila: aklıma takıldı (23.24)
B: poyrazla kahve içtiğini gördüm. (23.24)
Almila: evet? (23.25)
B: poyraz iyi çocuk. (23.25)
Almila: olabilir? (23.26)
B: arkadaşlar birlikte kahve içebilir tabii ki. (23.26)
Almila: bilinmeyen, iyi misin? (23.27)
B: iyiyim, sen nasılsın? (23.27)
Almila: yorgunum bilinmeyen. (23.27)
B: kahve yorgunluğunu almadı mı? (23.28)
Almila: aldı aldı da, hala kaslarım ağrıyor. (23.28)
B: uyu biraz istersen? (23.29)
Almila: iyi geceler bilinmeyen. (23.30)
Almila: ve evet, poyraz iyi biri gibi duruyor. (23.30)
Almila: ve arkadaşlar da birlikte kahve içebilir. (23.30)
^görüldü^

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Adım
ChickLitÇoğumuzun lisede hoşlandığı, söylemek istediği ama söyleyemediği o oğlana/kıza. 💙 B: Nostaljik şarkıları ben de severim. B: Şey var bir de biliyor musun? B: Gençlik başımda duman B: İlk aşkım ilk heyecan B: Kovaladıkça kaçan B: Ateş böceğim misin? ...