'Mustafa!' diye bağırdı hilal yeni fark ediyor gibi. Çözdüğüm sorudan başımı kaldırıp ona baktım. 'Mustafa'yı unuttuk!'
Hızla arkasına, bize doğru döndü.
'onun numarasını almadık, hareketlerini izlemedik'
Kaşlarımı çattım. Doğru söylüyordu. Ona hiç dikkat etmemiştim. Zeynep'e baktım. O da düşünceli bir şekilde hilale bakıyordu. Kaşlarını çatmıştı.
'hass...' dedi Zeynep gözleri büyürken.
'küfür yok!' diye bağırdı rümeysa arkadan. Başımı sallayıp sırıttım. Oradan bile nasıl duymuştu?
Zeynep küfrünü yuttu. 'almila' dedi düşünceli bir sesle 'telefonunu versene'
Cebimden telefonu çıkartıp ona uzattım. Hilale döndüm geri.
'onun da numarasını almamız gerekiyor o zaman' dedim diğerlerinde olduğu gibi.
'evet' dedi hilal 'ama nasıl alacağız? Telefon kaybetme numarasını iki kere kullandık'
Derin bir nefes aldım. Zeynep, telefonumu geri sıraya bırakıp arkasına yaslanmıştı.
'Mustafa değil bence' dedi.
'neden?' diye sordu hilal, meraklıydı.
'bilmiyorum' dedi Zeynep omzunu silkip 'nasıl ali olmadığını düşünüyorsam Mustafa da değil bence'
'aksine' dedi hilal ortada olanı gösterir gibi 'göremediğimiz biri, Mustafa işte' ikimize de bir süre baktı 'üçümüz de dikkat etmedik ona'
Ders bitiş zili çaldığında elimde olan kalemi sıraya bırakıp arkama yaslandım. Edebiyat hocası sınıftan çıkarken sınıf kapısını da açık bıraktığı için koridorun gürültüsü sınıfa dolmuştu.
'almila' diyerek yanıma gelen Ömerle gözlerimi kapattım. Her şey üst üste geliyordu. Hem zihinsel hem fiziksel olarak yorulmuştum artık. Matematik yarışması yarın yapılacaktı. Ondan sonraki gün ise ikinci voleybol maçımız vardı. Şimdilik bilinmeyen mevzusunu bir kenara bırakmam gerekiyordu. Gözlerimi açıp ömere döndüm.
'efendim?'
'şu soruları tekrar anlatsana'
Gösterdiği sorulara bakıp kafamı salladım. 'sırayı çek de birlikte oturalım' dedim kağıtları önüme çekerken. O da yandaki boş sıranın sandalyesini bizim sıraya yan bir şekilde yaklaştırdı. Sakince gösterdiği soruları anlatmaya başladım.
---
Genç kız, yanında her şeyden habersiz soru anlatan arkadaşına bakıp gözlerini ondan çekti ve sınıf kapısından dışarıya, sınıfın karşısındaki kaloriferlere çevirdi. Daha doğrusu kaloriferlerin önündeki gruba. Tek bir kişiye.
Gözlerindeki parıltıyla arkadaşını izleyen gence bakıyordu Zeynep. Oğlanın kaşları hafif çatılmıştı. Muhtemelen ömerin, almilaya fazla yakın olduğunu düşünüyordu şu an. Zeynep kendi kendine gülümsedi. Nasıl fark edememişti? Oysaki her şey ortadaydı, işte tam karşısındaydı. Almilaya baktı gülerek. O nasıl fark etmemişti?
'Zeynep' dedi hilal ona dönerek 'su almaya gidelim mi?'
Kafasını onaylarcasına sallayıp sırasından kalktı Zeynep.
'bize de iki tane şekersiz kahve alsanıza' diye seslendi Ömer Zeynep'e bakarak.
'tamamdır' dedi Zeynep açık bıraktığı saçlarını toplayan arkadaşına tebessüm ederek. Gözleri koridorda duran poyraza kaydı. Poyraz, almilanın saçlarını hayranlıkla izliyordu. Zeynep, şu an elini alnına vurmamak için zor tutuyordu kendini. Bilinmeyen, poyrazdı. Peki bunu arkadaşına nasıl anlatacaktı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Adım
ChickLitÇoğumuzun lisede hoşlandığı, söylemek istediği ama söyleyemediği o oğlana/kıza. 💙 B: Nostaljik şarkıları ben de severim. B: Şey var bir de biliyor musun? B: Gençlik başımda duman B: İlk aşkım ilk heyecan B: Kovaladıkça kaçan B: Ateş böceğim misin? ...