,36,

175 18 0
                                    


'kızlar!' dedi Ayşe heyecanla kendine bir sandalye çekip otururken. Öğle arasındaydık. Kantinde oturuyorduk. 'turnuvanın tarihi ve kiminle maç yapacağımız açıklandı'

Merakla ona bakmaya başlamıştık hepimiz. Öğleden önceki derste hoca çağırdığı için dersten çıkmıştı.

'bir hafta sonra' dedi hızla devam ederken 'ilk maçımız 11-d ile'

'11-d mi?' dedi hilal 'nasıl oynuyorlardır ki?'

'iyiler' dedi Zehra düşünceli bir sesle 'maç yaparlarken görmüştüm'

'kolay rakip gelse olmazdı zaten' diye sitemle arkasına yaslanan Zeynep'i onayladım.

'ilk maçtan elenmesek bari' dedi hilal alayla.

'saçmalama' dedi hızla rümeysa 'kaybetmeyi düşünmeyin bile'

Derin bir nefes aldım. Bir hafta sonra maçımız vardı. Kaybetmek istemiyordum.

'kazanırız ya!' dedi Zeynep bir anda parlarken ama daha çok kendini ikna eder gibiydi.

'tabii ki de' diye destekledi onu hilal. Gülümsemeye çalıştım. Açıkçası gerilmiştim.

'sınıfa çıkıyorum ben' diyerek ayağa kalkan Zehra'yla birlikte ben de ayaklandım.

'bahçeye çıkalım mı biz de?' diye sordum diğerlerine dönüp.

'ben de sınıfa gidiyorum' dedi Ayşe, Zehra'nın arkasından giderken. Rümeysa kütüphaneye gideceğini söyleyip ayrılmıştı. Zeynep ve hilal de bahçeye çıkmak isteyince bahçeye çıkmıştık.

Hava çok sıcaktı. Bahçe kalabalıktı ancak basketbol sahasının çevresi daha da kalabalıktı.

'maç var galiba' dedi Zeynep merakla sahaya bakarken 'izleyelim mi?'

Sahaya doğru ilerledik. Enesi görünce gülümsedim. Onun sınıfı maç yapıyordu. Oğuz ve ikisini tanımıştım direkt.

'Mustafa oynuyor' dedi hilal Mustafa'yı işaret ederek. Mehmet, Ahmet ve ali de vardı maçta ama poyrazı görememiştim. Neden onu arıyordum ki?

'kim kazanıyor acaba?' diye sordum kızlara doğru ama Enesle göz göze geldik. Sorumu duymuştu. Gülümseyerek kendini işaret etti. 'enesgil kazanıyormuş' dedim kızlara, enese gözlerimi devirip.

'hadi be!' dedi hilal hüzünle. 'Mustafaları tutuyorum ben' yanında 11-c diye bağıran çocuklar ile birlikte bağırmaya başlamıştı. Hilale gülüp maçı izlemeye odaklandım.

Bir süre sonra Zeynep de hilale katılmıştı. Maça enesgil öndeyken ara verildi. Kızlara haber verip kantinden su alıp gelmiştim enes için. Ama suyu veremedim çünkü ara verilir verilmez köşede duran sulardan birini almıştı eline.

'poyraz geldi' dedi Zeynep çocukların yanına gelen poyrazı göstererek 'acaba o da oynayacak mı?'

Aralarında tartışan çocuklara baktım. Poyrazın kaşları çatılmıştı, oldukça ciddi duruyordu. Biraz da sinirli gibiydi. Adını bilmediğim bir çocuk poyrazın omzuna vurup kenara oturdu. Sanırım poyraz maça giriyordu.

Ara bittiğinde sahada poyraz da vardı.

'kimi tutuyorsun?' diye sordu Zeynep bana dönüp merakla bakarken. Onu cevaplamadan Gözlerim oğuza kaydı. Kumral saçları güneşin altında parlıyordu. Şimdi mavi gibi duran gözleri karşı takıma odaklanmıştı. Sahanın kenarından ona baktığımın farkında değildi büyük ihtimalle. Ama eskisi gibi değildi bir şeyler. Yakışıklıydı ama neden öyle hissetmiyordum. Ne değişmişti? Gözlerim karşı takıma kaydı. Sahanın ortasında toplanmış plan yapan gruba. Tek bir kişiye. Poyrazla göz göze geldik. Göğsümde bir kıpırtı hissettim. O da neydi? Gözlerini kaçıran ben oldum. Başımı eğip elimde tuttuğum su şişesine baktım. Önüme düşen gölgeyle başımı kaldırmak zorunda kalmıştım.

Bir AdımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin