Bir Adım

,49,

'e ben kabul etmiyorum ama ya!'

Gözlerimi devirip kaçıncı olduğunu sayamadığım ama durmasını istediğim hilale döndüm. Yine elindeki not defterine bakıp söyleniyordu.

'hiç heyecanı yok ki bunun.'

'hilal' dedi zeynep oflayarak. 'sus artık.'

'ama, ama daha bir sürü operasyon planlamıştım' sesi hüzünlüydü.

Gözlerimi zeynepe çevirdim. Göz göze geldik. Tekrar hilale döndüm.

'sana da bilinmeyen bir numara yazsın da o zaman yap operasyonlarını' dedim bıkkınca 'sonunda bunu da dedirttin ya hilal'

Durum şuydu ki hilal poyrazın bilinmeyen olduğunu kabullenmek istemiyordu. Ona göre çok basit, hiç zorlanmadan ve aksiyon yaşanmadan bitmişti her şey.

'ay!' dedi hilal heyecanla oturduğu yerde zıplarken 'yazar mı biri de bana dersiniz?'

'saçmalama hilal' dedi zeynep elindeki telefonunu bırakıp arkasına yaslandı. 'istediğin şeylere dikkat et'

Hilal zeynepin sözlerinden sonra yüzünü asıp baktı yüzüne. 'neyse' dedi 'ama ben poyraz olduğunu hissetmiştim zaten'

Gözlerini büyütüp hilale baktı zeynep. 'kesin Mustafadır diyen ben miydim?'

İkisinin tartışmasını gülerek izliyordum. Hilal omzunu silkip saçlarını arkaya attı. ' söylemesem de düşünmüştüm ben'

Zeynep gözlerini devirip geri telefonuna uzandı. 'allah aşkına hilal, dön önüne'

'almila'

Arkadan bana seslenen ömerle bakışlarımı ikisinden ayırıp ona döndüm.

'teneffüste ufak bir işim var, sonra konferans salonunun önünde buluşalım olur mu?'

Onaylarcasına başımı sallayıp büşraya baktım. Önündeki not kağıtlarına odaklanmıştı. Diğer ders matematik yarışmasının ikinci turu vardı.

'hoca izin verirse ineriz konferans salonuna' dedi zeynep elini omzuma koyup. 'gelemezsek de senin arkanda olduğumuzu biliyorsun'

'biliyorum' dedim gülümseyerek. Önümdeki notlara odaklandım.

Zil çaldığında notlarını toplayıp yanıma gelen büşraya gülümsedim. Biraz heyecanlı duruyordu.

'hadi aşağıya inelim'

Kızlara dönüp ayağa kalktım. 'ben iniyorum kızlar' dedim notlarımı alırken 'kurabiyeler size emanet' poşeti işaret ettim. 'enes gelirse bitti dersiniz'

'merak etme' dedi hilal ciddi bir sesle 'eniştemizin kurabiyelerini canımız pahasına koruyacağız' elini emir alan askerler gibi alnına dayayıp çekmişti.