,46,

177 17 2
                                    

Boş boş tahtaya bakıyordum. Cuma günüydü, son dersten önceki dersteydik. Bir hafta boyunca sarhoş gibi gelip gitmiştim okula. Hala bilinmeyenle konuşuyorduk hatta baya bir ilerlemişti sohbetimiz. Ancak Zeynep poyrazın numarasını alamamıştı henüz.

Poyraz. Gördüğüm her yerde kaçmıştım ondan. Utanıyordum, korkuyordum. Kalbim o kadar hızlı ve sesli atıyordu ki duyar diye korktuğumdan çözümü kaçmakta bulmuştum. Tabii o beni göremese de onu izlemeden de duramamıştım.

Bilinmeyenle konuşmak iyiydi, güzeldi ama bir yanım onun poyraz olmasını istiyordu. Eğer değilse ne yapacaktım bilmiyordum. Bu yüzden kim olduğunu bulacak bir yol arıyordum ki bir çözüm yolu bulabileyim.

On birinci sınıftı, beni seviyor gibiydi. Başka onun hakkında elimde ne vardı? Kaşlarım aklıma gelenle çatıldı. Not. Kahveyle birlikte yazdığı not! Nereye koymuştum. Çantamda olabilir miydi? Hızla önüme çekip karıştırdım ama yoktu. Tek tek kitaplarımı çıkartıp sıraya doğru sallayarak içinden küçük bir not kâğıdının düşmesini bekledim. Ama yoktu.

Kitaplığım! Oraya koymuştum. Rahat bir nefes alıp gülümsedim. O notu el yazısıyla yazmıştı. Herkesin el yazısı kendine hastı değil mi? Gülümsemem genişledi. Şimdi ihtiyacım olan şey sadece poyrazın el yazısıydı.

'oturun arkadaşlar' diyen edebiyatçıyla daldığım yerden gözlerimi çekip hocaya baktım. Geldiğini fark etmemiştim. Zeynep kalktığı yere otururken Ayşe hocanın elindeki kâğıtlara takıldı gözlerim.

'ah be!' dedi Zeynep yanımdan, 'unuttum ben'

'neyi?' dedim merakla ona dönerek. Hocanın elindeki kâğıtları gösterdi.

'kompozisyon yazmamızı istemişti'

Evet dercesine salladım başımı. Sıranın altına koyduğum poşet dosyayı çıkarttım.

'benimki burada' dedim dosyayı sıraya bırakırken 'sen yapmadın mı?'

Elini alnına vurup sıkıntıyla iç çekti. 'unuttum!' kendine kızıyordu.

'son gün bugüne değil ki' dedim rahatlatmak ister gibi. Solan yüzü aydınlandı.

'emin misin?'

'evet,' dedim kesin bir sesle 'pazartesiye getirin dedi, sınıf biraz daha zaman istedi hocadan'

Gülümsedi ve yaklaşıp yanağımdan öptü. Hafifçe itip gülümsemesine karşılık verdim. O tekrar önündeki kitaba odaklanırken aklıma gelen fikirle gülümsemem genişledi. Ayşe hoca bu ödevi tüm sınıflara vermişti. Yani, 11-c'ye de vermişti. Ve yanlış hatırlamıyorsam bizden önceki dersi poyrazgileydi.

'Zeynep' dedim sakin olmaya çalışarak 'geçen çözemediğimiz soru var ya'

'evet?' dedi Zeynep hatırlamış gibi.

'hadi, hocaya soralım?'

Çantasından test kitabını çıkarttı. 'iyi ki yanımda getirmişim' dedi sayfaları açıp soruyu buldu. Aynı anda kalkıp hocanın yanına gittik. Deniz ve Beyza'nın da hocaya soru sorduğunu görünce yanlarına yaklaşıp soruya baktım. Hoca, sakince soruyu açıklıyordu.

Gözlerim masanın üzerinde, hocanın solunda kalan kâğıtlara kaydı. En üstteki kompozisyonun sağ alt köşesinde yazan sınıf şubesiyle gülümsedim. 11-c'ydi. Melek diye bir kızın ödevi en üstte duruyordu. Poyrazınki de orada olabilirdi. Hocanın soluna geçip yanlışlıkla yapmış gibi kâğıtları masadan aşağıya doğru itekledim. Ayşe hoca bana doğru baktı. Kızgın durmuyordu. Mahcupça eğdim başımı.

'özür dilerim hocam' dedim yere eğilirken 'elim çarptı.'

'önemli değil kızım' dedi hoca, ifadesi de önemsiz olduğunu vurguluyordu. Kâğıtlara bakıp dikkatini tekrardan denizin sorusuna verdi.

Bir AdımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin