,28,

167 17 1
                                    


'Zehra çağırıyor' dedim son tabağı da tepsiye koyup sıradan çıkarken. Kızlar arkamdan gelirken Zehra'nın çağırdığı masaya ilerledim. Ahmet ve Mehmet de vardı masada. Ancak ortam biraz sessizdi. Genelde gülerek bir şeyler anlatan Ahmet, şimdi sadece yemeğine odaklanmıştı. Zehra'nın karşısına, Mehmet'in yanına oturdum. Ahmet Zehra'nın yanında oturuyordu. Zeynep yanıma oturup herkese kısa bir selam verdi.

'hayırdır?' dedi hilal Zehra'nın yanına oturup çorbasından bir kaşık aldıktan sonra. 'ne bu neşe? Sohbetinizden geçilmiyor?'

Gözlerimi devirip çorbamı içmeye devam ettim. Zehra hilalin karnına dirseğiyle hafifçe vurmuştu.

'sorma' dedi Mehmet hilal gibi alayla konuşarak 'manitası küsmüş' ahmeti işaret etmişti.

Ahmet sıkıntıyla oflayıp sandalyede arkasına yaslandı. Daha fazla yemek istemiyor gibiydi.

'manitası mı?' diye sordu hilal şaşkınlıkla. 'sevgilin mi vardı?' bu sefer ahmete dönmüştü.

'evet,' dedi Ahmet 'bilmemeniz normal. Böyle bir konu geçmedi ki aramızda'

Başımı sallayarak onayladım. Ben de sevgilisi olduğunu bilmiyordum.

'bizim okuldan mı?' diye sordu Zeynep 'bir süredir tanışıyoruz, hiçbir kızla görmedik seni'

Doğru diyordu. Bizim okuldaysa muhtemelen karşılaşırdık en azından bir kez.

'yok, okuldan değil' diye açıkladı Ahmet 'bizim evin orada bir Anadolu lisesi var, orada okuyor'

'anladım' deyip yemeğine geri döndü Zeynep.

'umarım aranızdaki sorunları çözersiniz' dedim arkama yaslanıp ahmete bakarken. Yemeklerimi bitirmiştim. Gözüm hilalin hareketlerine takılınca onu izlemeye başladım.

'aynen' deyip cebinden küçük bir not defteri ve kalem çıkartmıştı. 'inşallah barışırsınız' defterden bir sayfayı açıp bir şeyin üstünü çizmişti ve bir şeyler yazmıştı. Kaşlarım çatıldı. Zehra'nın da dikkatini çekmiş olacak ki eğilip ne yazdığına bakmaya çalıştı.

'ben İngilizce yazıyorum şapşik! Bakma' dedi hilal Zehra'nın kafasını uzaklaştırıp garip bir aksanla. Mehmet kahkahayla gülmeye başlamıştı hilale. Gülümsedim ama sonra kaşlarımı çattım. Eğilip hızla defteri hilalin elinden aldım.

'ya!' diye bağırdı ama çoktan ne yazdığını görmüştüm bile.

'suspects' diye bir başlık atmıştı ve çocukların isimlerini aralıklı olarak yazmıştı.

'Allah'ım ya!' dedim hafif bir sinirle. Ahmet'in üzerini çizmiş, yanına da 'he has a girlfriend' yazmıştı. Uzanıp hafifçe kafasına defterle vurdum.

Zeynep de yandan defteri gördüğü için gülmesini durduramamıştı. 'salaksın var ya' dedi gülüşlerinin arasında hilale ithafen.

Onaylamazca başımı sallayıp defteri hilale uzattım. Hızla alıp cebine geri koydu. Allahtan Mehmet ne yazdığını görememişti.

'afiyet olsun gençler' diyerek Mehmet'i itekleyip yanına oturdu ali. 'nasıldı sınav?'

Mehmet'i iteklediği için aramızdaki mesafe kapanmış, neredeyse dip dibe oturmuştuk. Zeynep'e doğru hafifçe kaydım ancak hala yakın oturuyorduk. Hilalle göz göze geldik. Cebinden defteri çıkartıp bir şeyler daha yazdı. Ne yapıyorsun der gibi yüzüne baktım. Omzunu silkip defteri kaldırdı.

'iyiydi' dedi Zehra omzunu silkip. 'seninki nasıldı ali?'

Gülümsedim. Sınav hakkında konuşmak çoğu öğrencinin istemediği bir şeydi.

'iyi diyelim iyi olsun' dedi ali sırıtarak. Ahmete doğru uzanıp saçlarını karıştırdı. 'nasılsın paşam? Yazmadı mı yengem?'

'salak ya' dedi Mehmet alinin eline vururken. 'uğraşma çocukla'

'oğlum ya' dedi Ahmet oturduğu yerden kalkarken. Sesi hafif sinirliydi. 'bahçeye çıkıyorum ben' tepsisini alıp uzaklaştı.

'al işte' dedi Mehmet aliyi itekleyip düşmesini sağlarken. 'ciddi dur iki dakika' bize doğru döndü, zaten ona dönük olduğum için yüzlerimizin arasında çok kısa bir mesafe vardı. Şaşkınlıkla gözleri açıldı ve hızla kendini geriye çekti. Boğazını temizleyip konuştu. 'afiyet olsun kızlar, ben bir ahmete bakayım' hızlı hareketlerle tepsisini alıp kalktı masadan.

Arkasından gözlerimi kırpıştırarak baktım. Kulaklarımı kızarmıştı onun? Yanaklarımda hafif bir yanma hissettim. Karşımdan hilalin kıkırtısını duyunca oturuşumu düzeltip hilale baktım. Gülmemeye çalışarak deftere tekrar bir şeyler yazıyordu. Ne yazmıştı ki şimdi?

Ali düştüğü yerden kalkıp pantolonunu çırptı. Bir yandan da söyleniyordu 'sevgilin mi var derdin var vallahi' bize döndü 'ben de bakayım şuna' dedi gittikleri yönü gösterip 'sonra görüşürüz'

Hala daha söylenerek yemekhaneden çıkmıştı. Hızla not alan hilale gözlerimi devirdim.

'hayır yani' dedi Zeynep kaşığını koyup arkasına yaslanırken 'ne yazıyorsun ki sen şu an?'

'bırak ya!' dedim sinirle hilale bakarken 'dedektifçilik oynuyor'

Hilal omzunu silkip defteri kapattı. 'gözlemlerimi yazıyorum ben bir kere' dedi kendini savunarak. 'sonra iyi ki yazmışsın hilal diyeceksiniz' yaptığıyla gurur duyuyor gibiydi.

'ay evet!' dedi Zehra merakla 'ne yazıyorsun sen iki saattir? İngilizce bir de'

'kelime!' dedi hilal hızla 'kelime çalışıyorum da, günlük konuşma arasında geçen kelimelerin İngilizcesini!'

Zeynep'e dönüp elimle ağzımı kapattım. Bu ne hızlı yalan söylemekti böyle?

Zeynep kıkırdayıp yerinden kalktı. 'hadi bahçeye çıkalım biz de'

Arkasından kalkıp tepsileri bıraktıktan sonra yemekhaneden çıktık.

Bir AdımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin