'aferin sana' dedi Mehmet öfkeyle poyraza dönüp. 'çok iyi maçtı!' sesinde ima vardı. Dersteyken kendini tutmuştu ama artık patlamıştı işte.
'sakin ol abi!' diye araya girdi Ahmet, her ne kadar Mehmet'in haklı olduğunu bilse de tartışma uzasın istemiyordu.
'bırak ya!' diye ahmetin omzunda olan elini itti Mehmet. 'ne oldu?' diye yalandan bir gülüşle poyraza döndü tekrardan 'kazanamayacağımızı mı düşündün yoksa?'
Poyraz, konuşmadan arkadaşının yüzüne baktı. O da Mehmet'in haklı olduğunu biliyordu.
'cevap versene oğlum!' dedi Mehmet poyraza doğru öfkeli bir adım atarken 'Özkan'ı çıkartıp maça niye giriyorsun?'
'boş versene!' dedi ali sırasında arkasına yaslanıp ayakta duran Mehmet'e bakarak 'neyin cevabını bekliyorsun sen?' alaycı bir gülüş kaçtı dudaklarından 'poyrazın ne zaman aklındaki bir şeyi söylediğini gördün sen'
Mustafa aliye döndü ve konuşacak gibi ağzını araladı ancak konuşmadı. Ne diyeceğini bilmiyordu. Bir yerde ali haklıydı çünkü.
'doğru!' dedi Mehmet eliyle yüzünü sıvazlayıp sınıf kapısına doğru yürüdü. 'benim ki de soru işte' sonra durdu, arkasını dönüp hala daha susarak sırasında oturan poyraza baktı, arkadaşının ne düşündüğünü anlıyordu, biliyordu da ama kendine engel olamadan sinirlenmişti. Çünkü o da arkadaşını düşünüyordu. Güldü 'ben biliyorum senin derdini de'
Poyraz duyduğu cümleyle kaşlarını hafif çatıp ne demek istiyorsun der gibi baktı Mehmet'e. Mehmet devam etti.
'bu maça girdiğine, kendini riske attığına değecek mi merak ediyorum'
Mehmet sınıftan çıktı. Poyraz bir süre Mehmet'in çıktığı kapıya baktı. Biliyor muydu gerçekten de derdinin ne olduğunu? Telefonunu eline aldı.
-
B: ben artık senin başkasına olan bakışını izlemek istemiyorum.
B: nasıl bir bahane bulayım da ona değil de bana baksın diye düşünmek istemiyorum.
B: ben gözlerimi senden alamazken
B: senin beni göremediğin gerçeğini silip atmak istiyorum kafamdan.
Almila: ne demek istiyorsun bilinmeyen?
B: görsene
B: bilsene artık beni.
B: hemen şimdi desene bana
B: seni biliyorum, görüyorum ben diye.
Almila: anlamıyorum seni bilinmeyen
Almila: iyi misin?
B: değilim.
B: iyi falan değilim.
B: sen benim kim olduğumu bilmek istiyor musun almila?
Almila: evet?
B: öğrendiğinde ne yapacaksın?
Almila: yüz yüze konuşuruz
Almila: tekrar tanışırız
Almila: yani geleceğin ne getireceğini bilemeyiz ki
Almila: mesajlaşmak ve yüz yüze iletişim kurmak çok farklı şeyler.
B: ben senden başkasını göremiyorum.
B: senden başkasına bakamıyorum.
B: ve senin de öyle olmanı istiyorum.
B: sadece konuşmak, tanışmak değil.
B: neyse...
B: ben biraz hava alsam iyi olacak.
^görüldü^
-
'Almila?'
Zeynep'in bağırarak adımı söylemesiyle daldığım yerden gözlerimi çekip ona döndüm 'efendim?'
'sen iyi misin?' diye sordu yüzümü incelerken 'üç kere seslendik sana' kızların da gözleri üzerimdeydi 'duymadın, hem sabahtan beri bir durgunsun'
'iyiyim ya' dedim gülümsemeye çalışarak 'ne oldu ki?'
'çiğ köfte' dedi hilal elindeki telefonu sallayarak 'öğle arasında sipariş edelim diyoruz, ister misin?'
'olur' dedim önümdeki kitabı kapatarak. Zaten çözdüğüm de yoktu. Odaklanamıyordum.
Hilal telefonla konuşurken gözlerini kısıp bana bakan Zeynep'ten gözlerimi kaçırdım.
'ne oldu?' dedi şüpheyle 'bir şey olmuş, okula geldiğimizden beri dalıyorsun bir yerlere'
'yok bir şey' dedim ikna olmasını umarak 'maçı düşünüyorum sadece'
'doğru' dedi yüzünü asıp 'ben de korkuyorum biraz'
'korkmak değil de' dedim sıraya kolumu dayayıp yüzümü yaslarken 'daha çok başaramazsak diye düşünüp duruyorum'
Başını sallayıp onayladı. 'çok olmasa da çalıştık sonuçta' dedi 'ama yeterli oldu mu acaba?'
Dudaklarımı büzdüm. Sabahtan beri düşündüğüm şey bu değildi ama maç da kafamı kurcalayıp duruyordu, evet. Düşündüğüm şey ise bilinmeyendi. Son mesajlaşmamızdan sonra yazmamıştı. Yani her ne kadar kim olduğunu bilmesem de iyi değilim diyen birini öylece düşünmeden geçemezdim. Telefonumu çıkartıp son mesajları tekrar okudum. Benim başka birine baktığımı söylüyordu. Ama kime bakmıştım ki? Poyraza mı?
Poyrazın aklıma gelmesiyle kaşlarımı çattım. Neden onu düşünmüştüm şu an? Biliyorsun diye içimden cevap veren sesle kaşlarım daha da çatıldı, gülüşü çok güzel. Çantamdan su şişemi çıkartıp bir yudum aldım. Ama boğazıma oturan düğüm geçmemişti.
-
'çok iyi değil mi' diye bayılır gibi yapan hilale gülümseyerek dürümümü yemeye devam ettim.
'gerçekten özlemişim' dedi Zeynep de hilale katılarak. Çiğ köfte dürümlerimizi yiyorduk. Zehra, Ayşe ve rümeysa da bizden farksız değildi.
'evde yaptıklarımız böyle olmuyor' dedi rümeysa ayranına uzanırken 'neden?'
Doğru söylüyordu. Ev yapımı çiğ köfteyi de seviyordum ama bu bir ayrı güzeldi.
'hazır mısınız?' diye sordu Zehra dürümünü çoktan bitirmişti. Boş paketi poşetin içine atıp, ayranını yudumladı.
'yani' dedi hilal 'hazır gibiyim ben'
'ben sakinim ya' diyen Ayşe'ye nasıl der gibi baktım. Bakışlarımı yakalayınca gülümsedi 'kazanacağımızı biliyorum'
'nasıl bilebilirsin?' dedi Zeynep dürümünün paketini poşete atarken. 'diğer takım baya iyiymiş' gözlerini devirdi 'tuvalette kızlar konuşurken duydum'
'biz de iyiyiz' dedi rümeysa arkasına yaslanıp. Kendinden emin duruyordu.
'emin misin?' diye sordum bahçede gözlerimi gezdirip ona döndüm 'kaybetme ihtimalimiz de var'
'olsun' dedi omzunu silkip 'kaybetme ihtimalimiz var diye maça çıkmayalım mı?' düşündü 'sen sadece kazanacağın maçlara mı çıkıyorsun?'
'güzel soru!' diye atladı hilal. Ellerini rümeysaya doğru uzatıp alkışlamıştı.
Rümeysa kısa bir kahkaha attı. 'kaybetme ihtimalinin olması maçı daha heyecanlı yapmıyor mu?'
Gülümsememe engel olamadım. Güzel bir bakış açısıydı.
'yanlış bölümü seçmişsin' dedi Zehra alayla rümeysanın omzuna hafifçe vururken 'edebiyat bizim işimiz değil'
'saçmalama' dedi rümeysa 'şurada sizi motive etmeye çalışıyorum'
'çok sağ ol' dedi hilal rümeysaya doğru öpücük atıp.
Öğle arası bitinceye kadar bahçede oturup maç dışında her şeyden konuştuk. Hepimizin heyecanlı olduğunu görebiliyordum. Her ne kadar bilinmeyen kafamı kurcalasa da düşünmemeye çalışarak yarın olacak maça odaklandım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Adım
ChickLitÇoğumuzun lisede hoşlandığı, söylemek istediği ama söyleyemediği o oğlana/kıza. 💙 B: Nostaljik şarkıları ben de severim. B: Şey var bir de biliyor musun? B: Gençlik başımda duman B: İlk aşkım ilk heyecan B: Kovaladıkça kaçan B: Ateş böceğim misin? ...