'hala konuşuyor musun şu bilinmeyenle?'
Zeynep'in sorusuyla yattığım yerden kalkıp oturdum. Voleybol çalışmamız yeni bitmişti ve hepimiz kendimizi yere atmıştık. Rümeysa, Ayşe ve Zehra su almak için gitmişlerdi.
'aynen!' dedi hilal benim gibi otururken 'ne oldu o iş?'
'konuşuyoruz' dedim omzumu silkip 'ama kim olduğunu hala bilmiyorum'
'bilinmeyen numara bulma? En son ona bakacaktın' dedi Zeynep de oturarak.
'baktım da' dedim açıklayarak 'güvenilir bir site gibi durmuyordu'
'doğru, nasıl güveneceksin ki?' diye hak vermişti hilal. 'ipucu peki? Kim olabileceği hakkında bir bilgi de mi yok'
'maalesef' dedim oflayarak. 'tanıdığım biri olabilir, bilmiyorum' okulun bahçesine göz gezdirdim bir süre 'kaç erkek tanıyorum ki ben. Yaşadığımız çoğu olayı biliyor ama bunlar okulda yayılabilecek şeyler'
'şu sıralar mustafagille sık görüşüyoruz' dedi Zeynep düşünceli bir sesle. 'başka birileri gelmiyor aklıma'
'aynen! Bizim sınıftan kim var?' bir süre düşündü hilal 'kimse! Yani çok konuştuğun biri yok'
'göremediğim, bilemediğim biri. Ama benim hakkımda çoğu şeyi bilen biri' dedim gözlerim bu kez de bahçeye bakan pencerelerde gezerken.
'tamam' dedi Zeynep ellerini birbirine vurup ciddileşirken 'şöyle yapalım, konuşmaya ne zaman başladınız?'
'iki, üç ay olmuştur' dedim ilk mesajı hatırlamaya çalışarak 'ocak sonu muydu? O zaman mesaj atmıştı sanırım. Annemin bilekliğini kaybetmiştim'
'tamamdır, o zamanla aynı zamanda hayatına giren kişiler kim?' Zeynep cevabı çoktan biliyordu. Gözleri kocaman açılmıştı 'Mustafa ve diğerleri!'
'ama hiç öyle durmuyorlar' dedi hilal ciddiyetle 'sevdikleri biri olduğunda direkt söyleyecek tipler gibi görünüyorlar'
'orası belli olmaz' dedi Zeynep hilale karşı. 'sen de direkt seviyorum seni diyecek biri gibi duruyorsun mesela' hilalin yüzüne baktı bir süre 'ama söyleyemezsin değil mi?'
Hilal cevap vermedi. 'tamam' dedim sakince. Zeynep mantıklı ilerliyordu. 'onlardan biri olabilir evet, ama 'görmediğin, göremediğin biriyim' dedi. Yani artık tanışmış oluyoruz onlardan biriyse. Neden açıklamıyor kendini?'
'bilemiyorum. Oğuzdan dolayı olabilir mi?' Zeynep'in sorusuna kaşlarımı çattım.
'ama o yok ki artık. Hiç olmamış da zaten'
'biliyorum,' dedi Zeynep hızla 'biz biliyoruz ama bilinmeyen biliyor mu?'
Hilal kocaman olmuş gözlerle ikimize de tek tek baktı.
'haklı!' dedi Zeynep'i alnından öperek 'eğer sevdiğin kişinin hala daha başkasını sevdiğini düşünüyorsan kendini açığa çıkartır mıydın?'
Hayır, yapmazdım. Bilinmeyen de mi böyle düşünüyordu?
'ne yapayım o zaman?' dedim telefonumu çıkartıp 'direkt yazayım mı? bilinmeyen oğuza olan hislerimi başından beri yanlış yorumluyormuşum diye'
'saçmalama!' ikisi de aynı anda bağırmışlardı.
'olmaz öyle' diye devam etti Zeynep 'istersen sonra şey diye devam et mesaja 'ben ona aşıkmışım, artık seninle konuşamam'' gözlerini devirdi.
Onaylamazca sallıyorlardı kafalarını.
'tabii ki öyle yazmayacağım' dedim sitemle 'açık olmak için demiştim ben'
'dur biraz' dedi hilal 'şu an varsayım yapıyoruz. Ya Mustafalardan biriyse diyoruz. Onlardan biri olmayabilir. O zaman bilinmeyeni hala daha görmediğin, göremediğin biri olarak düşünmemiz gerekir. Bu da senin beklemen gerektiği anlamına gelir.'
'aynen' dedi Zeynep hilale katılarak 'eğer başka biriyse onun seninle tanışmasını beklememiz gerekir'
'kızlar!' dedim oflayarak 'ne yapacağım ben şimdi?'
'önce çocukları gözlemleyelim?' dedi hilal. Sesi biraz heyecanlı gelmişti. 'onların yanında senin sevdiğin birinin olmadığını çaktırmadan belli edelim. Özellikle de oğuzu sevmediğini.'
'nasıl olacak o?' dedim ciddi misin der gibi yüzüne bakarak.
'fena fikir değil aslında' dedi Zeynep düşünceli sesle. 'sen onlar yanımızdayken mesaj at bilinmeyene. Eğer telefonlarından ses gelirse ..'
Sözünü kestim 'bu çok düşük bir ihtimal! Telefonları sessizde olabilir, o an başka bir mesaj bile almış olabilirler'
'tamam, doğru' dedi bir süre düşünerek 'numaralarını alalım?'
'bu çok basit ama!' dedi hilal. Sanki bu şekilde bilinmeyeni bulursak üzülecekmiş gibiydi.
'neden? Temiz iş işte' dedim geriye doğru kendimi bırakıp. Yatma pozisyonuna geri dönmüştüm.
'tamam, numaralarını bulalım o zaman' dedi yanıma uzanıp kolunu üzerime koyarak. Zeynep de gelip diğer yanıma uzanıp aynısını yapmıştı.
Gökyüzü çok güzel görünüyordu. Manzaranın ortasına uzatılan su şişeleriyle uzandığımız yerden kalktık. Susamıştım.
'hadi sınıfa çıkalım artık' dedi Zehra elini bana doğru uzatırken. Tutup ayağa kalktım. Üzerimi düzeltip okula doğru ilerledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Adım
ChickLitÇoğumuzun lisede hoşlandığı, söylemek istediği ama söyleyemediği o oğlana/kıza. 💙 B: Nostaljik şarkıları ben de severim. B: Şey var bir de biliyor musun? B: Gençlik başımda duman B: İlk aşkım ilk heyecan B: Kovaladıkça kaçan B: Ateş böceğim misin? ...