,31,

168 20 3
                                    


Elimdeki kalemi bırakıp arkama yaslandım. Büşra ve Ömer ile birlikte kütüphanedeydik. Matematik hocasının izniyle kütüphaneye gelmiştik. Yarışma için hazırlanıyorduk. Hakan hoca yarışmada çıkacak konuları ve örnek soruları vermişti. Onları çözüyorduk. Kulaklıklarını takmış, önündeki soruya odaklanan ömeri izledim bir süre.

Kahverengi saçları hafif dalgalıydı ve öne eğildiği için alnına düşmüştü. Gözlük kullanıyordu normalde ama çıkartmıştı. Uzun boyluydu ve görünüşü de fena değildi. Ömeri elbette tanıyordum ama aynı ortamda bulunmamıştık daha önce. Kalemini bırakıp suyunu eline alan Büşra'ya takıldı gözüm. Bana kısa bir bakış atıp suyundan bir yudum aldı. Şişeyi bırakıp omzuna düşen uzun sarı saçlarını geriye doğru attı.

Bakışlarımı ikisinden de çekip telefonumu çıkarttım. Çalan şarkıyı değiştirdim ve soruları çözmeye geri döndüm. Açık olmak gerekirse odaklanamıyordum çünkü rahat olduğum bir ortamda değildim. Büşra ile anlaşabildiğimiz söylenemezdi. Daha doğrusu onun benden hoşlanmadığını biliyordum. Benim için ise o bir şey ifade etmiyordu. Takmamıştım onu hiç. Ama onun benimle derdi neydi bilmiyordum.

Bilinmeyen ilk mesaj attığında onu da Büşra'nın oyunlarından biri sanmıştım. Aslında hala daha böyle bir ihtimal olabilirdi ama bu ihtimali yok saymaya karar vermiştim. Bilinmeyen de Büşra'nın bir oyunu çıkarsa şaşırmazdım ama.

Aslında düzgünce konuşsak ve derdini anlatsa bu garip ortam da oluşmazdı ama Büşra konuşmamayı seçiyordu.

'bitirdin mi?' diye soran sesle uzun bir süre bakıştığım sorudan çektim gözlerimi.

'hayır' dedim bana bakan ömere. 'dalmışım sadece'

'ben sıkıldım' dedi kalemini bırakıp gözlüğünü takarken. Ayağa kalktı. 'kahve alacağım'

Ben de arkasından kalktım. 'ben de alsam iyi olacak'

Bizi izleyen Büşra'ya baktım. 'sen de ister misin?' diye sordum. Bir süre yüzüme bakıp sustu. Sonra cevap vermeyi hatırlamış gibi konuştu.

'hayır' dedi yavaşça 'teşekkür ederim' sanki zorla teşekkür ediyor gibi çıkmıştı sesi.

Kütüphaneden çıkan ömeri takip ettim.

'başka derdimiz yokmuş gibi' dedi Ömer merdivenlerden inerken 'bir de bu yarışma çıktı'

'sorma' dedim ona katılarak 'hangi birine yetişelim'

Güldü 'aslında senin çalışmaktan başka bir şey yapmayan biri olduğunu düşünmüştüm' dedi itiraf ederek ' ama öyle değilmişsin, kusura bakma'

Gülümsedim 'önemli değil' kantine gelmiştik 'hepimiz birileri hakkında kendi kendimize yorum yapıyoruz'

'haklısın' dedi kantine göz gezdirirken 'alıp geri mi çıkalım yoksa burada mı içelim?'

'bahçeye mi çıksak?' dedim pencereden dışarı bakarken 'biraz hava alalım'

'tamamdır'

İkimiz de kahvelerimizi alıp bahçeye çıkmıştık. Gölgede kalan bir banka oturup yaslandım. Basketbol sahası doluydu. Mustafagil maç yapıyordu. Sanırım onların beden eğitimi dersi vardı.

'sizin de maçınız var değil mi?' dedi Ömer basketbol oynayanları izlerken.

'evet' dedim kahveden yudum alırken 'ama daha tarihleri belli değil'

'güzel oynuyorsunuz' dedi. Sesi samimi geliyordu 'maçınızı izlemiştim'

Gülümsedim 'teşekkürler'

Bir AdımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin