Ayaklarım serin kumun içine girdikçe uyuşuyor ve tüm sinirlerini kuma iletiyordu. Taehyung'un teklifi yüzünden şu anda bomboş olan sahile gelmiştik. Ve geldiğimizden beri ikimizden tek bir kelime bile çıkmamıştı. Sessizce, belki kilometrelerce yürümüştük. Ne garipti ki bu kadar sessiz olsak bile hiç sıkılmamıştım.Güneş artık batmaya başlamıştı, hava çok geç olamadan kararırdı. Bu durumda eve geç saate dönmem sorun teşkil edebilirdi. Ama bedenim buradan ayrılmayı istemiyordu. Belki saatlerce böyle yürümeye devam edebilirdim.
Sağ tarafımda kalan denize karşılık başımı çevirdim, çarşaf gibi olan deniz buz gibi soğuğuyla ayaklarımıza çarpıyordu. Sesi ve kokusu öyle huzur vericiydi ki kendi kendime gülümsedim. Ama akşam güneşi gözlerimi alıyordu, bu yüzden gözlerimi biraz daha kısmak zorunda kalmıştım.
Başımı güneşten kaçabilmek için soluma çevirdiğimde hemen yanımda duran Taehyung ile göz göze gelmem bir olmuştu.
Güneşin ışığı yüzünden dolmuş olan gözlerime rağmen onun gözlerinin içine içine bakıyordum. İşte o an onun gözlerde farklı bir duygu yakalamıştım. Çoğu zaman hırsla parıldayan o gözler şimdi hasta gibiydi. Göz kapakları çökmüş her an gözlerini yumacak gibi amaçsızca bana bakıyordu.
Önümüzden esen serin akşam rüzgarı ise kapkara saçlarını arkaya itiyor ve çehresini tamamen gözler önüne seriyordu. Ne yapabilirdim ki o an? Direkt gözlerimi kaçırmam gerekirdi belki ama bunu gerçekleştiremiyordum. İpler benim elimde değil gibiydi, hiçbir cümle kurmadan üç saniyeden fazladır onunla bakışıyordum ve adımlarımız giderek yavaşlıyordu. Ama hala daha kendime engel olamıyordum. Sarhoş bir insandan farkım yoktu.
Dört tarafımı saran iyot kokusu artık ciğerlerimi yakacak raddeye gelmiş, gözlerim yanmanın etkisiyle daha da doluyor ve Taehyung'un iri gözleri giderek daha da bulanık görünüyordu.
İradesiz bakışlarım sürerken o birden duruvermişti. Bende o durdu diye bedenimi ona çevirip karşısında öylece dikilmiştim. Dolu gözlerimi çektim o yorgun gözlerden. Esmer suratında gözlerimi usulca gezdirdim. O an yutkunduğunu fark ettim. İster istemez gözlerimi al al olmuş dudaklarına çektiğimde aralandığına şahit oldum.
"Taehyung!"
Farklı taraftan gelen ses ile cayır cayır yanan içim aniden buz gibi olmuştu. Biraz ürkmüş ve başımı eğerek geriye doğru sendelemiştim. İki gözümden akan yaşlar ile sonunda buğulu görüntüden kurtulmuştum. Çaktırmadan gözlerimde kalan ıslaklığı silerken başımı sesin geldiği yere doğru kaldırmıştım. Bizden on adım ötede, sarışın up uzun bir kız bir elini kaldırmış buradan belli olan gülümsemesiyle bize doğru ilerliyordu.
Tek kaşımı kaldırıp onu biraz daha incelemeye çalıştım. Bu kızı daha ilk defa görüyordum. Aslında Taehyung'un yanındayken onun sayesinde bir sürü kızla tanışıyordum ama bu eskiden tanıştığı kızlardan değildi. Fakat görünüre bakıldığında seslenişi oldukça samimi gelmişti.
Göz ucumla Taehyung'a baktığımda karşısında ona doğru heyecanla yürüyen kıza buz gibi baktığını görmüştüm. Daha öncekinden çok daha farklı bir bakıştı. "Ah, seninle karşılaşmamız şaka gibi!" sendeleye sendeleye Taehyung'un önünde durmuş ve otuz iki diş sırıtmıştı.
Evet, gülümseyen insanları severdim belki de iyi bir kızdı. Benim şu anda tek düşündüğüm Taehyung'un onunla ne ara tanışmış olduğuydu. "Evet, seni burada görmeyi beklemiyordum." Taehyung'un kulağa pek samimi gelmeyen sesine rağmen kız aynı heyecanla konuşmuştu.
"Karşılaşmamız müthiş oldu çünkü ne zamandır seninle bir yerde oturmak istiyordum. Sahil yakınına yeni bir bar açılmış. Ve inanır mısın içerisi tıklım tıklım. Benimle gelmek ister misin?" kız cümlesini söylerken şekilden şekle girmişti. Taehyung'un onunla gelmesini çok istiyor gibi görünüyordu. Ama Taehyung'dan çıt çıkmamıştı. Aslında Taehyung kızları geri çevirmezdi, bugün böyle durgun olmasının sebebini Jisoo'ya bağlıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalp| Taennie
FanfictionJennie ve Taehyung en yakın arkadaşları Jisoo'yu mutlu edebilmek ile yatıp kalkarlar.