11

541 37 42
                                    



Şu anda fazlasıyla aç olsam bile elimdeki tepsiyi dökmemek için yavaş ve dikkatli adımlarla masaya doğru yürüyordum. Öğlen yemeğini bekleyene kadar ölümüne acıkmıştım. Jisoo benden önce sıraya katıldığından şimdiden bizim için yer kapmıştı ve masasında yemeğini kaşıklarken bir yandan da beni bekliyordu.

En köşedeki masaya aheste aheste yürürken yanımda birden beliren beden ve ani sesi yüzünden irkilmiştim.

"Jennie!"

Taehyung kocaman gülümsemesi eşliğinde bana bakıyordu. Ancak bu gülümseme elbette kocaman bir alay gülümsemeseydi. Nedeni de gayet belliydi. Dün ki rezilliğimi orada yüzüme pek vurmasada şimdi yalnız kaldığımız için doya doya dalga geçebilirdi.

Onun çocuksu halleri sinirlerimi oynattığından tekrar elimdeki sarı tepsiye bakarak yürümeye devam etmiştim. Sinir olduğumu belli etmemek için yüzümü oldukça eğmiştim ancak o da yanımda inatla, başını benden asla çevirmeden ilerliyordu. Bana dik dik baktığını hissetmek ise ecel terleri dökmeme neden oluyordu.

En sonunda dayanamayıp bende yüzümü ona dönmüştüm.

"Anlamadım burada kime şov yapıyorsun, ne bu hallerin ve enerjin?"

Kulağıma aşina olduğum kıkırtısı tıpkı bir melodi gibi ulaşırken yanıma biraz daha sokulup büyüleyici yüzünü daha da yakınlaştırmıştı. "Asıl senin bu halin ne? Pancar gibi kızarıyorsun." şokla ona bakıp ne ara kızardığımı çözmeye çalışmıştım. Ama birden ona patlattığım gözlerimle bakmam beni daha çok ele vermişti. Bu yüzden daha önceki kıkırtısı şimdi kahkahaya dönüşmüştü.

Kalabalık yemekhanenin ortasında attığı kahkaha yüzünden istemsizce gözlerimi ondan çekip etrafa baktığımda diğer insanların zaten ortalıkta oldukça ses olduğundan bizimle pek ilgilenmediğini, ancak Jisoo'nun bir elini çenesine yaslamış, doğrudan bize duvar gibi dümdüz, duygusuz bir ifadeyle baktığını görmüştüm.

Aslında onun gözünden şu anda birbirlerine espiri yapan iki arkadaş gibi görünebilirdik ve bu iyi bir şeydi. Ama aslı ne yazık ki böyle değildi.

"Ne varmış halimde, sadece biraz sıcakladım." pek mimik yapmadan ona çekişirken bu sefer bir kolunu omzuma atıp yüzüme doğru eğilmişti. Aniden temas eden eli ve yakınlaşan suratı sayesinde gözlerimi nereye çekeceğimi bir türlü seçememiş ve en sonunda ise yapmam gereken en son şeyi yapıp onun irislerinde kayboluvermiştim.

"Hava 18 derece Jennie. Yani şu anda o kadar sıcak değil, bence sen dünkü küçük oyunun yüzünden sıcaklıyorsun." göğüsüm aniden karıncalaşarak şokla yukarıya kalkarken şimdi ne halt edeceğimi düşünüyordum.

Bu durumda aksi olup ona bir şeyler söylemek onun benimle daha fazla uğraşmak istemesine neden olabilirdi. Ama yine de içimdeki duygulara katlanamayıp ters bir tavır koymuştum. Birden tek elimle onu göğüsünden itip benden bir adım uzaklaşmasını sağlamıştım.

O an etrafa küçük bir bakış attığımda yine kimse ile göz göze gelmemiştim. Tekrar ona döndüğümde onun ellerini ön cebine yerleştirip sallana sallana imalı gülümsemesi eşliğinde bana baktığını görmüştüm.

Anlamıyordum, dün alt tarafı benim anlamsız yalanım yüzünden küçük bir karışıklık çıkmıştı. Şimdi bu halleri de neydi? Sırf benimle uğraşmak için fazla abartıyordu. "Bunun dün ile alakası yok. Ben dün sadece Jisoo ile buluşmak istediğim için öyle mesaj çekmiştim. Sen de arada bahane oldun."

Şu anda cümlelerim ne kadar gerçek gibi görünse bile asıl nedenin bu olmadığını bilmek beni içten içe çok rağatsız ediyordu. Çünkü asıl bahane Taehyung değildi, Jisoo'ydu. Bu da şu anda kendimden nefret etmeme neden oluyordu.

Kalp| TaennieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin