Sadece öfke vardı. En derin ve en sert tatları bırakan his sadece kızgınlıktı. Kalbimin hızlanmasının sebebi ona olan nefretimdi.Arkama döndüğüm gibi dönen başıma rağmen kapıya doğru koşar adımlarla yürümeye başladım. Bu evden en hızlı şekilde çıkmak ve onun suratını haftalarca görmek istemiyordum.
"Jennie, dur!"
Arkamdan onun şaşkın olduğu kadar endişeli çıkan sesini de işitmiştim. Ama umrumda değildi. Bu evde durmak yerine, sokakta bir bankta sabahlama fikri çok daha iyi geliyordu.
Belki yine bir tartışmaya fazla tepki verdiğim bir durumdaydım. Ama hiçbir his içimde kök salmış olan öfkeyi kopartmaya yetmeyecek gibiydi.
Öfkem beni mahvediyordu.
İçten içe beni tatmin etse bile bir yandan beni asla bırakmayacağından korkuyordum.
"Gecenin bir vakti yalnız başına sokakta ne yapmayı düşünüyorsun?"
Omuzlarıma dokunup beni kendisine çevirmeye çalışırken sesi yükselmişti. Fakat işe yaramayınca arkamdan belime dolanıp beni durdurmaya çalışmıştı. Arkamdan bedenime ölümüne sarılan kolları kaçıp gitmeme engel oluyordu.
Adeta çırpınarak bizi bir saha bir sola sürüklüyordum. Ama o hırpalanmayı hiç önemsiyor gibi hala daha bana sımsıkı tutunuyordu. Buradan çıkıp gidememek de boğazıma acı bir tat, gözlerime bulanıklılık ve güçsüz bağırış çığırışlardan başka bir şey vaat etmiyordu bana.
"İstemiyorum. Burada kalmayacağım!" hala daha kabullenemediğim için ayaklarımla önümdeki boşluğa birkaç tekme atarken başımın gerçekten güzel olduğunu hissetmeye başlamıştım.
Çünkü etrafı daha loş görüyor ve bacaklarımı şu anda etrafa savurduğum kollarım kadar güçsüz hissediyordum.
"Sarhoş olmuşsun. Kes şunu!"
Üç bardak ile sarhoş olan benim gibi birisi için iki bardağın yanına bir şişenin yarısı fazla gelmişti belki. O da artık beni zapt etmekte gerçekten zorlanıyordu. Elleri kıvranan benim yüzümden devamlı kayıyordu. Bu yüzden çareyi beni daha sıkı tutarak buluyordu.
Fakat bellerimde dolanan elleri beni çıldırtıyor ve ondan daha fazla uzaklaşma isteği yaratıyordu. "Nefret ediyorum senden!"
Sanki cümlemi duymuyormuş gibi onun ağzından tek bir kelime bile çıkmamıştı. Aksine daha da sıkı dolanmıştı kolları. Şimdi beni çekerek kapıdan uzaklaştırıyordu ve muhtemelen odasına götürmeye çalışıyordu.
"Deli değilim!" tekrar dişlerimin arasından konuşmuştum. O sırada boynuma hızlı hızlı çarpan sıcak nefesinden onun da endişeli olduğunu hissetmiştim. Ama hala daha çok öfkeliydim.
"Tiksindiriyorsun beni!"
Bu cümle içinde karşılık olarak istediğim nefret dolu sözleri duyamamıştım ondan, sessizdi. Zorla merdivenlerden çıkmaya başlamıştık. Devamlı onun elinden sıyrılmak için haraketleniyordum.
Ama yılmıyordu, beni sabit tutup yukarıya çıkartmak için gerçekten mücadele ediyordu. Onu o sırada ellerim ile devamlı itiyordum. Ama ona vuramıyordum.
Sadece çekiştirip elinden kurtulmaya çalışıyordum.
İşe yaramamıştı.
Odasına girmiştik ve o kapıyı kapatırken benim yüzümden o tarafa bile dönemden ayağı ile kapatmıştı. Gece lambasının zar zor aydınlattığı odada beni kaktıra kaktıra yatağa doğru ilerlettiğini anlamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalp| Taennie
FanfictionJennie ve Taehyung en yakın arkadaşları Jisoo'yu mutlu edebilmek ile yatıp kalkarlar.