Umursamazdı.Sanki hiçbir şey olmamış gibi yapıp önümde pişkin pişkin oturuyordu. Her zaman yaptığı gibiydi işte. Bir gece her şey garipleşirdi ama yarını her şey unutulurdu.
Peki gerçekten unutulmuş muydu?
Yoksa sadece bir çevirmece miydi?
Taehyung bu sefer önündeki pilava iştahsızca uzanıp onu ağzına götürmüştü. Yavaş yavaş çiğnerken gözünü tabağından ayırmıyordu.
Bu görüntü benim de açlığımı kaçırdığı için kendi yemeğime bakasım bile gelmiyordu. Aradan iki gün geçmişti, benim için bu ay içinde yaşadığım en sessiz ve sakin iki gün olmuştu.
Sanki çevremdeki herkes beni iki gün boyunca unutmaya karar vermişti.
Ya da ben gerçekten ölmüştüm.
Fakat artık buna bir son vermem gerekiyordu. Normal değildik. Şu anda okul yemekhanesinde olan kişiler genelde iştahla yemek yiyor, bazıları şu anda bile test çözüyordu, birkaçı ise sadece konuşuyordu.
Ben ve Taehyung yan yana travma geçirmiş gibi sessizce oturuyorduk. Bu çok rahatsız ediciydi. Şu anda onunla tartışmak bile kulağıma hiç kötü gelmiyordu.
Tam biraz dikleşip bir şey söylemek için yeltendiğim sırada Jisoo'nun yemeğini aldığını ve doğrudan buraya geldiğini görmüştüm.
Bugün yine birkaç günün sonunda birlikte oturmuştuk. Ama hepimiz öylesine sessizdik ki üçümüz yan yana olduğunda nefes almaya çekiniyordum. Ve birkaç dakika önce yemeğini almaya giden Jisoo şimdi yanımıza dönüyordu.
Gözlerimi sanki yemek ile ilgileniyormuş gibi tekrar tepsiye çekip onun karşıma yerleşmesini beklemiştim.
Her zaman ki gibi yemek çubuklarını ayırır ayırmaz salatadan başlamıştı. Biraz hızlı yiyordu ve ikimizin aksine çok daha iştahlı görünüyordu. Taehyung'un başını kaldırıp ona baktığını anlıyordum, aynı şekilde bende ara sıra ona bakıyordum.
Aramızdaki acayip rahatsız edici çekimi kesen Jisoo oldu.
Şaşırtıcı bir şekilde gülümsüyordu.
"Bu arada, biliyorsunuz gerçi ama yarın doğum günüm. Ne kadar ısrar etsem de annemi ikna edemedim, yarın ev gerçekten kalabalık olacak. Bu yüzden biraz heyecanlıyım. Bilmiyorum, söylemek istedim."
Ses tonundan mimiklerine kadar her şeyi beni sarsmıştı. Güzel cildi her zaman ki gibi parlamasa bile mat görüntüsü ile yine onu güzel kılıyordu. Bu halleri beni yine eski günlere götürür gibi olmuştu. Her şeyin samimi ve renkli olduğu günlere.
Tek gülümsemesi benim için bunlara bedeldi.
Fakat yanımdaki ne düşünüyordu?
Sabırsızca Taehyung'a baktım, onun da yüz ifadesine bakılırsa şaşırdığı belli oluyordu.
Tekrar Jisoo'ya baktığımda onunla göz göze gelmiştim. Delici bakışmamızı pek sürdürmeyeceğim için okul kravatına bakmak ile yetinmiştim.
Eskiden gözlerine baktığımda içime dolan bir sürü his ve ferahlık bu sefer yoktu. Her şey farklıydı. İlk önce gülümsemesi beni ne kadar sevindirse bile onun silik hali ve aynı olamayan bakışları, konuşmaları bariz bir gerçekti.
Hayır, bu an benim renkli geçmişim ile aynı değildi. Bu an bile bir kandırmacaydı.
İrkilmiştim, rahatsız olmuştum. Bu tuhaf halimi ona pek belli etmemek istediğimden doğum günü için düşünmeye başlamıştım. Bundan biraz önceleri Lisa ile Jisoo'nun hediyesi hakkında konuştuğumu hatırlıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalp| Taennie
FanfictionJennie ve Taehyung en yakın arkadaşları Jisoo'yu mutlu edebilmek ile yatıp kalkarlar.