Ayağım doğrudan gazın üzerinde yerini almış, ellerim kontrol onlardaymışçasına motora tutunuyor, bu güçlü görüntünün aksine gözlerim dehşetle önündeki yola bakıyor, omuzlarım titreye titreye bir yukarıya bir aşağıya iniyor, nefes alış verişlerim hızlandıkça kaskımın camı buhar oluyor ve görüş alanım giderek buğulanıyor.Uzaktan görünen ile buradaki atmosfer aynı değildi kısacası.
Şu anda burada durduğum her saniye daralıyordum, kalbime sancılar giriyordu. Üzerime kene gibi yapışan, sanki birilerine ihanet etmişim hissi giderek daha da can sıkıcı bir hale bürünüyordu. Bunu yapmamalıydım. Peki beni bunu yapmaktan bu kadar sakındıran şey neydi? Kime ihanet ediyordum?
Dayanamayıp iki elimle görüş alanımı kısıtlayan kaskımı çıkartmıştım. Ortalık hala daha çok sesli ve çok kalabalıktı ama ben çoğu gözün budaya döndüğünü ve çoğu ağızdan benim hakkımda olan cümlelerin döküldüğünü hissedebiliyordum. Çünkü şu anda tüm yarışçılar dikkatle yola odaklanmışlarken ben kaskımı çıkartıvermiştim.
Kaskın buğulanan camını hemen bileğimle silerken bu sefer gözlerim buğulanmaya başlamıştı.
Yanaklarımda bir yanma, genizimde ise bir sıkışma sezdiğimde şu anda ağlayabileceğimi anlamıştım. İçimde yoğunlaşan utanç duygusu bana karşılık adeta basınç yapmaya başlayınca kendimi tutmak zorunda olduğumu hatırlatmıştım kendime.
Nefesimi dışarıya üflerken artık etrafta son hazırlıklar yapılıyordu. Aslında hala daha şansım vardı. Birden bu motordan inip koşa koşa burayı terk edebilirdim. Ama böyle olunca ne değişecekti? Kendimi tatmin etmiş olacak mıydım? İhanet etmekten kurtulmuş mu olacaktım? Kime? Jisoo'ya ihanet etmek mi?
Sırf onun sevmediği bir şeyi yapıyorum diye.
Bu ihanet sayılır mıydı?
Hayır, sayılmazdı. Öyleyse önümde bir engel yoktu. Aksine bu yarışı yapmak için bir nedenim vardı. Taehyung, Jisoo'ya bağlı yaşadığımı düşünüyordu. Bana daha önce kendi ağzıyla 'Jisoo değilsin' demişti. Ve haklıydı.
Kimsem o olmak istiyordum bugün. Bugün tekrar normal bir genç olmak ve iki saniyeliğine eğlenmek istiyordum.
Gülümsedim ve hıçkırıklarımı yutup sakladım. Başımı kaldırıp hemen iki motor sağımda olan Taehyung'a baktım. Kaskı başında doğrudan önüne bakarken izlendiğini sezmiş olacak ki dalgın bakışları beni bulmuştu. Bir saniyelik kurduğumuz göz kontağının ardından o tekrar önüne dönerken bende elimde duran kaskı tekrardan giymiştim.
Derin bir nefes alıp yeniden ellerim ile gaz kolunu kavrayıp tutuşumu sıkılaştırmış ve öne doğru hazır pozisyonda eğilmiştim.
O an müziğin sesi kısılırken yarışma direktörünün sesi hoparlörlerden yükselmişti. Heyecandan pek de dinleyemediğim klasik cümlelerin sonunda başla sinyali verilmişti. Ve ne olduğunu anlayamadan vücudumu adeta yangın yerine çeviren yarış büyük bir sesle başlamıştı.
Etraftan yükselen çığlıklar, motorların sesi, ve geri kalan tüm sesler kafamı delip geçerken yola odaklanmaya çalışmıştım. Şu anki duruma göre neredeyse en arkada sayılırdım. Taehyung ise şimdiden benden oldukça uzakta görünüyordu.
Motora daha fazla yüklenirken onu yakalama dürtüsü ile dolmaya başlamıştım. Ne yapıp ne edip onu yakalamam gerekiyormuş gibi hissediyordum. Bu sefer sesleri kafamdan def etmeye çalışmıştım. Sanki onlar yokmuş gibi önümdeki asfalta ve ne kadar hızlı bir şekilde onu geride bırakabileceğime odaklanmaya çalışmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalp| Taennie
FanfictionJennie ve Taehyung en yakın arkadaşları Jisoo'yu mutlu edebilmek ile yatıp kalkarlar.