Yüzünü turuncu ışığa boğan güneş onu daha da güzel göstermişti. Hem kendisine hem de cümlelerine hayran olmaktan alamamıştım kendimi. Sanırım şimdi gerçek o ile tanışmıştım. Şimdiye kadar konuştuğum ve tanıdığım Lisa gerçek o değildi. Fakat artık kim olduğunu ve neler çektiğini biliyordum.Elimi nazikçe sırtına koydum ve destek olmak adına sıvazladım. O da sessizdi, bende. Onun cümleleri tükenmişti, bense bu anda nasıl bir cümle kurmam gerektiğini kestiremiyorum.
Fakat kendimi toparlamalıydım. Oturduğum yerde biraz daha dikleşmiştim.
"Unut gitsin Lisa. Sen ne olmak istiyorsan o ol. Kimse için başka bir şey yapma ve olma. İnsanların peşinden koşup durma. Sen de bir insansın ve her zaman iyi olamazsın."
Dik dik suratına bakıyordum. Acaba nasıl hissediyordu diye. Fakat yaptığı haraket beni şaşırtmıştı. Aniden gülmüş ve başını eğmişti. Sessizce güldükten sonra başını kaldırıp kızarmış gözlerini bana çekmişti.
"Bunu söyleyen de sensin."
Suratına bön bön bakmaktan başka bir şey yapamamıştım. Bu halim onu tekrar güldürmüştü. Fakat fazla uzatmak istemediğinden kendisine çeki düzen vermişti.
"Yanlış anlama Jennie, gerçekten... Sadece ne kadar doğru konuşmuş olsanda dediklerin sadece lafta kalıyor. Uygulayamıyorsun."
Gülümsemeden edememiştim. Acıyla dolu bir gülümsemeydi. Lisa haklıydı. Konuşma işini, bir insana yardım etme işini iyi yapıyordum belki ama verdiğim tavsiyelerin hiç birini uygulayamıyordum. Bu da kendimle çelişmeme neden oluyordu.
"Sanırım elimden gelmiyor. O kadar kolay değil."
O an beni başıyla onayladı ve cümlemi tekrar etti.
"O kadar kolay değil."
Burnunu çekti, ıslak yüzünü koluyla silmeye çalıştı. Kendisini sakinleştirmek için nefesini dışarıya üfledi. Sonra gülümseyen bir yüzle bana baktı.
"Ama teşekkür ederim Jennie. Çaresiz bir anımda birkaç dakika için olsa bile yanımda olduğun için ve benim kadar sıkışık bir durumda olsan bile bir şeyler anlatmaya çalıştığın için teşekkürler. Umarım verdiğin tavsiyeleri kendi hayatın için de uygulayabilir, gözlerini açar ve kendini bu çıkmazdan kurtarabilirsin."
O konuştukça gülümsemem büyümüş en sonunda kıkırtılara dönüşmüştü. Hiç düşünmeden kollarımı boynuna sarıp onu kendime çekmiştim. O da çok geçmeden ellerini bana sarmıştı.
Ona sarılırken iyileşmiş gibi hissetmiştim. Birbirimize iyi gelmiştik ve ben artık arkadaş olduğumuzu düşünüyordum. Bana sarılırken kalbinin küt küt attığını, ellerinin sıcaklığını ve enseme değen yüzünün ıslaklıkla karışık sıcaklığı bana güven ve mutluluk veriyordu.
Ve belki biraz pişmanlık.
Etrafta belki benim gibi düşünen, benim gibi giyinen, benim gibi yaşayan tonlarca insan vardı. Ama ben hiçbiri ile tanışma zahmetine bile girmemiştim. Kendimi bile bile yalnızlaştırmıştım. Ben çok hatalıydım.
Vücutlarımız ayrılırken arka cebimde duran telefonum titremeye başlamıştı.
"Bir saniye..."
Yerimde tepine tepine telefonumu elime almıştım.
Taehyung için yazdığım hakaret içerikli yazıyı telefon ekranında görmek beni şok etmeye yetmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalp| Taennie
FanfictionJennie ve Taehyung en yakın arkadaşları Jisoo'yu mutlu edebilmek ile yatıp kalkarlar.