"Sanki onca zaman izlenmiştim."Saçlarımın arasında gezerek içimi titreten sıcak eli biraz durgunlaştı.
Sessizlik ve sıcaklıkla giderek daha fazla mayışan odada birden konuşmuştum sonuçta. Önüne doğru bakan bakışlarını dizine çekmişti.
"Sen uyumadın mı?"
Gözlerimi yumdum ve hazırlıksız yakalanan suratına küçük bir gülümseme sundum.
"Hayır. Sadece gözlerimi yumdum, yavaş yavaş nefes alarak uyumuş gibi yaptım. Ve sen elini asla saçlarımdan ayırmadın."
Bu kez onun yüzünde gülümseme vardı. Fakat en başta söylediğim cümleyi unutmamıştı.
"Kim tarafından izlenmiştin Jennie?"
Dudaklarımı büzdüm ve başımı başka tarafa çevirdim. Bir an hiç konuyu açmamış olmak istemiştim ama devam etmek en iyisiydi.
"Bilmiyorum. Ama mesela bu hafta, seninle markete uğradığımızda rafın arasından birisiyle göz göze geldim, emindim. Neredeyse koştum arka reyona bakmak için. Ama kimse yoktu. Sonra yine aynı kişiyi seninle yürüyüş yaptığımız gün bize doğru koşarken gördüm. Ama yüzünü asla belli etmeyen kapüşonuyla yüzünü yine anlayamadım ve yanımızdan hızla geçip gitti."
Oldukça sessizdi. Elini saçlarımdan çekti. Bende başımı dizinden kaldırdım ve dikleştim.
"Peki neden önceden söylemedin?" gözlerinde bir yadırgama vardı. Kesinlikle bir şeyler saklamamı sevmiyordu.
"Ama hemen öyle bakma, sana söyleyemezdim. Çünkü bu tam olarak bir hafta önce olmadı."
Bu kez başını iki yana salladı.
"Tamam, ne zaman olmuş olabilir en fazla."
Yüzüne birkaç saniye dümdüz baktım ve sessizce iç çektim.
"Belki iki yıldan fazla."
Oturduğu yerde hararetsiniz kalmıştı. Yüz ifadesinde pek bir değişiklik de olmamıştı. Sadece gözlerimin içine içine bakarak devam etmemi bekliyordu.
"Şöyle ki... Yalnız olduğum zamanlarda hiç izlendiğimi hissetmezdim. Yalnız başıma sokakta yürürken, marketteyken veya herhangi bir yerde beni rahatsız edecek bir şey yaşamamıştım. Hatta tam olarak yalnızlık ile tarif etsek yanlış olur. Yanımda ablam veya başka birisi varsa da sorun yoktu. Fakat ne zaman seninle yürüsem, ya da senin evine yürüsem bir şeyler beni izliyor adeta. O kadar emin oluyorum ki bundan... Ama arkama tekrar tekrar dönüp baktıktan sonra bir sonuç elde edemediğimi gördüğünde artık bundan sonra dönesin gelmiyor. Boşver diyorsun kendine. Çünkü o şey temiz bir duman gibi. Zararsız ve içinde nefes alabiliyorsun..."
Tekrardan aklıma belli belirsiz gördüğüm silüeti gelince aklımda şimşekler çakmıştı. Şimdi cümlelerimin devamını getirmek bile bana dehşet veriyordu.
"Ama bu sefer ki zehirli bir duman hatta etrafı yok edip ucunu bucağını göstermeyen sinsi bir sis kadar tehlikeli. İçinde nefes de alamıyorsun hiçbir şey göremiyorsun da. Ve varlığı artık seni düşündürüyor, tekrar ilk başta olduğu gibi rahatsız ediyor işte. Ah, çok konuştum yine değil mi?"
Son cümlem karşımdakini gülümsetmişti. Kollarını belime sararak biraz daha bana sokulmuştu. Ve yıllardır ablama bile bahsetmediğim bu tuhaflığı ona anlattığım için mutluluk duymuştum. Artık biraz daha rahat hissetmemek elde değildi.
"Peki neden birden ondan rahatsızlık duymaya başladın? Onu zehirli yapan ne?"
Bu sorusuna net bir cevap vermek biraz zordu çünkü bu kısım bende bitiyordu. Biraz benim derin ve karmaşık sezgilerim ile alakalıydı. Yine de ona açıklamaya çalışacaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalp| Taennie
FanfictionJennie ve Taehyung en yakın arkadaşları Jisoo'yu mutlu edebilmek ile yatıp kalkarlar.