39

436 36 31
                                    



"Sakin ol lütfen!"

Adımlarımı duraksatmak zorunda kalmıştım çünkü Taehyung tıpkı kamçılanmaktan acı çeken bir can gibi seslenmişti.

Yüzünde de çok ayrı bir ifade yoktu. Aynı tatsızlık ve acısı adeta yüzüne yayılmıştı. Çok bitkindi. Olduğu yerde turlar atan beni izlemekten bitkin düşmüştü.

Aslında bende bilmiyordum attığım yorucu turların sebebini.

Ne de olsa artık Jisoo ile bir ilişkimiz olduğundan bile emin değildim. O içinde bana karşı olan her iyi hissi yok etmişti adeta, ben de onu aramaktan ve düşünmekten vazgeçmek istemiştim çok kez.

Ama ne enteresandır ki bu karşılıksız ilgim ve sevgim anlamsızca sürmeye devam ediyordu. Kalbim içimdeki korkunç heyecana karşılık taze taze çarpıyordu.

Onu aklımdan ve kalbimden tamamen silmiş olsaydım böyle olur muydu?

Hayır. Bes belli onu karşılıksız bir şekilde düşünüyordum.

Bu düşünce beni bir çıkmaza sokmuştu. Kendimi haftalardır kandırdığımın farkına varmıştım.

Daha fazla ayakta kalmaya dayanamadığım için kafamda yankı yapan Taehyung'un cümlesiyle, arkamda duran hastane koridorundaki bir koltuğa atıverdim kendimi.

Şimdi korku üzerime daha sinsice yayılıyordu. Karnım kasılıyor, adeta midemi bulandırıyordu. Oturmak vücudumu tekrar kaldırmayı imkansız kılar gibi yoruyordu beni.

Yine aynı döngüyü yaşıyordum işte.

Ne zaman hastaneye girsek aynı seneryo bugün de gerçekleşiyordu. Uzun dolanışlarımdan sonra bir yere oturup orada bir çöp gibi kalıyordum.

Fakat bu kez bir şeyler farklı gibiydi.

Bu sefer Taehyung başımda bekleyip sessiz düşüncelere dalmak yerine yanıma oturup elini elime kenetlemişti.

Daha önce soğuğu parmak uçlarıma kadar hissederken onun sıcak eli beni bir nahoş yapmıştı.

Göz pınarlarımda biriken yaşlar orada kalmaya devam etmişlerdi. Taehyung birkaç saniye sessizce elime masaj yapmıştı. Bulanık gözlerle, eğdiği başını seyretmiştim o sürede.

"Artık bazı şeyler bitiyor. Bazı şeyler başlıyor. Hayat böyle. Ama sen bu kopmalara hiç ayak uyduramıyorsun."

Dediklerinden pek bir şey çıkartamamıştım. Sanki madende çalışmış gibi yorgundum. Kulaklarım ara sıra nedensizce tıkanıyordu.

"Bak hâlâ daha vücuduna işkence ediyorsun. Peki ben? Ben neden kendime aynı şeyi yapmıyorum? Belki de bu durumda benim onu umursamadığımı düşünürsün. Ama hayır Jennie ben hiç iyi değilim..."

Sesini parçalanmadan durdurmuştu. Elimde gezen sıcak elleri duraksamıştı. Bu kez ben diğer elimi yanağına doğru feci bir ağırlık ile kaldırmıştım. Yanağını okşarken göz yaşlarının bazıları sessizlik içerisinde elime dökülüyordu.

"Ama en azından sana bir şeyler anlatıyorum. Ve ben dik duruyorum. Bedenime yüklenmiyorum ama sen içine atıp yaşlanmaya devam ediyorsun. Sadece bunu yapma demek istemiştim."

Cümlesini kurduğu esnada arada duyulan küçük hıçkırıkları içimde yeni bir enkaz yaratıyordu sanki. Başımı daha fazla göz yaşı dökmesini istemediğimden hızlı hızlı salladım. Dediklerini kabul ettiğimi kanıtlamak için olduğum yerden kalktım.

Kollarımı önümde birleştirirken hâlâ orada oturan ona, kızarık gözlerine yukarıdan bakmıştım.

"Hadi birlikte bekleyelim." elimi uzatmıştım. Hiç beklemeden elimden destek alarak ayağa kalkmıştı. Elimi beklediğimiz süreçte ondan asla ayırmamıştım.

Kalp| TaennieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin