9

534 38 1
                                    



"Niye başını ben tutuyorum?"

Nefes nefese sorduğum soruyla Taehyung gözlerini korkunç derecede bana dikmişti. "Öyle denk geldi Jennie, artık sus!" tam anlamıyla çileden çıkmıştı ama bende aynı durumdaydım. Yaklaşık on dakikadır dikkat çekmemek adına girdiğimiz ara sokaklarda Lisa'nın baygın bedenini taşımaya çalışıyorduk. Aslında ilk başlarda Taehyung kendi başına taşıyordu ama sonradan bitmek bilmeyen yol onun yarı sarhoş halini zorladığı için bende aynı halde olmama rağmen yardımcı olmak zorunda kalmıştım.

Lisa biraları içtikten sonra çok vakit geçmeden kör kütük sarhoş olmuş ve mekanda insanların huzurunu kaçıracak haraketler yapmaya başlamıştı. Onu engellemeye çalışmıştık ama o bizi dinlememişti ve onu durdurmak imkansız gibiydi. Neyseki çok geçmeden sızıp kalmıştı ancak şimdi bunun acısını yine biz çekiyorduk.

Ne yemişti bilmiyorum ama şu anda tek bildiğim Lisa'nın bedeninin giderek daha da ağırlaştığı ve çubuk gibi kızı taşımakta oldukça zorlandığımızdı. Bu kadar zorlanıyor olmamızın sebebi de üzerimizde iki bardak biranın yaptığı sersemliğin bulunmasıydı. Bu yüzden artık sabrım taşıyordu.

"Tabii kolay yerden tuttun kızı anca bana sus de!" sesim Tanrı'nın bile unuttuğu dar sokakta yankı yaparken Taehyung, Lisa'nın ayaklarını beklemediğim bir anda yere bırakıvermişti. Ani gelen ağırlık ve yorgunluktan kararan görüş alanım yüzünden öne sendelemiş ve az kalsın Lisa'yı tamamen düşürecek hale gelmiştim.

"Tamam yer değiştirelim." son derece sert bir tonda konuşmuştu. Alnından akan terler ve bana çatık kaşlarının altında yarı baygın gibi bakan gözleri sayesinde aslında ne kadar bıkkın ve yorgun olduğunu anlamıştım. En iyisi şu anlık pek üzerine gitmemekti bu yüzden bir şey demeden Lisa'yı yavaşça kaldırıma bırakmış ve Taehyung'un dediği gibi yer değiştirmiştik.

Ben Lisa'yı iki ayağından tutarken Taehyung'da kollarının altına ellerini geçirip kaldırmıştı. Bu sefer geri geri giden taraf bendim. Ve açıkçası onu ayaklarından tutmak için bu kadar tartışmama pek değmemişti. Çünkü hala daha aynı ağırlıkta gibiydi.

Acı dolu ifademle Taehyung'a baktığımda onun pek zorlanmadığını ancak yorgun göründüğünü fark etmiştim. Bakışlarımı fark ettiğinden birden başını kaldırıp o yorgun simasıyla bana bakmış ve yüzünde bir gülümseme peydahlanmaya başlamıştı. Acaba yine laf söyleyip yeni bir kavgayı mı ateşleyecekti?

"Hiç değişmemişsin."

Bir yandan Lisa'yı terli bir biçimde taşırken tam karşıdan bana kocaman gülümsemesiyle bakmıştı. Bense hala daha anlamamışçasına ona bakıyordum. "Anlamadım?" bomboş olan ara sokakta birkaç saniye sessizlik oluşurken kendi kendine gülümseyerek alt dudağını dişlemiş ve bir süre sonra bana doğru bakmıştı.

"Hatırlasana, geçen sene Jisoo ansızın baygın düşmüştü..." gözlerimi biraz kısıp hangi andan bahsettiğini düşünmeye başlamıştım. Çünkü Jisoo geçen yıl bir kez değil birçok kez baygın düşmüştü. Ben hala daha düşünürken o bana baktığında hatırlayamadığımı anlamış ve cümlesine aynı tonda devam etmişti.

"O gün üçümüz Jisoo'nun evinde buluşmuştuk. Çok iyi hatırlıyorum. Yendiğimiz yemeklere ve konuştuğumuz konulara kadar hatırlıyorum." onda gözlerimi gezdirirken yüzündeki sakin gülümsemesinin yavaş yavaş yok olduğunu görmüştüm. Bende onun durgun suratına bakmak istemediğimden başımı eğip Lisa'nın bacaklarıyla bakışmaya başlamıştım.

"Biraz içmiştik. Aynı bugün yaptığımız gibi bira içmiştik. Ama, kaç bardak..." sesi sonlara doğru biraz yayılınca direkt ona bakmıştım, o da başını eğmiş düşünüyordu. Şu anda onun kafasının da benim gibi hoş olduğunu anlayabiliyordum.

Kalp| TaennieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin