11. Bölüm

28.3K 1K 100
                                    

Selam!

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum :)

İyi okumalar...

*

' Geldiler. '

Herkes aynı anda ayağı kalkarken sadece ben oturuyordum. Kal gelmiş gibi öylece oturuyordum. Sonra Feyza omzumu sarstı. Sarsılmamla zorlukla ayağı kalktım. Ayten teyze ve Faruk amca kapıyı açmaya giderken bakışlarım Atalay'a kaydı. Saatini düzeltip, ağabeyime bakarak güldü. Tam anne ve babasının yanına gidecekken çok küçük bir an kahve hareleri bana baktı. Yüzüme değil, gözlerim değil. Boynuma baktı. Boynum da göremediği kolye ile yüzü düşer gibi olsa da salona giren Derya'nın ailesi ile kendine gelerek Derya'nın anne ve babasının ellerini öptü.

En son Derya'ya geldiğinde hiçbir şey demeden alnını öptü. Gözlerimi yumup açtım. İçimde büyük depremler oluyordu ve kimse bu sarsıntıları hissetmiyordu. Derya'ların kendi evlerinde değil de burda söz yapmaları kadar saçmaydı burda oluşum.

Herkes yerine oturduğunda Atalay'a baktım. Yüzü düşmüş gibiydi. Kolyeyi çıkardığım için mi? Çünkü onu görmeden önce baya mutluydu. Boynum da ki boşluk içimi sızlatırken derin ve sessiz bir nefes aldım. Kalbimde ki Atalay'da kaybolmama çok az kalmıştı.

Herkes sohbet muhabbet ederken ben sadece ellerime bakıyordum. O kadar çok canım yanıyordu ki, oturup hıçkıra hıçkıra ağlamak ve içimdekileri haykırmak istiyordum. Diğer türlü kimse beni görmüyordu.

' Derya, hadi kahveleri yap kızım. ' Derya başını sallayıp ayağı kalktığında Feyza' da peşinden kalkmıştı. Benim hayallerimi, benim hayal kurduğum adamla yaşaması kadar can acıtıcı bir şey yoktu. Tek fark, ben kahveye tuz yerine bal atardım. Derya çok önceden söylemişti bol tuz atacağını. Nefesim kesilir gibi olunca kızların ardından ben de çıkıp mutfağa girdim. Açık pencerenin önüne gelip derin bir nefes aldım.

Aldığım nefes boğazıma takılırken bakışlarım kahveyi yapan Derya'ya kaydı. Sakin ve rahattı. Bu hali garibime gitse de aldırış etmeden dolan gözlerimi kırpıştırdım. Sadece bir an, bir an kendimi Derya'nın yerine koydum. Onun aksine benim heyecandan titreyen ellerim ve kıpkırmızı kesilmiş yanaklarım. Üzerimde her zaman hayal ettiğim gibi beyaz bir elbise. Heyecandan bayılma evresine gelmiş ve kalbi gümbür gümbür atan bir Dilara.

Derya'nın tepsiyi eline alması ile kendime geldim. Yüzümü pencereye dönüp elimle ıslanmış yanaklarımı sildim. Feyza'nın yanıma gelişi ile gözümden bir damla daha yaş aktı. Neden hayallerimi gözümün önünde sürekli bir başkası yaşıyordu?

' Ağlama Dilara, ' başımı aşağı yukarı sallayıp ellerimle yüzümü sildim. Sonra yüzüme yalandan bir tebessüm kondurdum. Bir adım attığımda yanımda hissettiğim Feyza'dan güç alıp yürümeye devam ettim.

Salona girdiğim an bana çok kısa bir bakış atan Atalay ile zaten hızlı atan kalbim daha da hızlı atmaya başladı. Daha fazla ortada durmayarak koltuğun kenarında oturan Feyza'nın yanına oturdum. Midem bulanıyordu ve bir an önce gitmek istiyordum.

Kalbimde ki acı usulca damarlarıma gidiyor ve sanki yavaş yavaş vücuduma yayılıyordu. Titreyen ellerimi birbirine kenetledim. Ağlamak istiyordum. Faruk amca boğazını temizleyip konuşmaya başladığında ensem kasıldı.

' Kahvelerimizi de içtiğimize göre burada ki toplanma sebebimize geçebiliriz. ' Nefesimi tuttum. Kalbim o kadar hızlı atıyordu ki sessiz ortamda duyulacak diye korkuyordum.

SÜMBÜLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin