30. Bölüm

21.3K 1K 206
                                    

Selaammm

Arkadaşlar bir şey söylemek istiyorum. Kitabı uzatmayacağım bu yüzden bölümler artık uzun olacak. Düşüncem, 55 veya 60. bölümlerde final vermek. Ama daha kesin bir şey yok. Olayları bölümlere sığdırabilirsem yapacağım bunu. Çok fazla uzatıp sizi de sıkmak istemiyorum ama uzun bölümlü bir kitap olmayacağını bildirmek istiyorum.

Satır arası yorum yaparsanız çok mutlu olurum. Oylarınızı da unutmayın!!

İyi okumalar...

*

" Bir şehir kadar kalabalıktır bazılarının yalnızlığı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


" Bir şehir kadar kalabalıktır bazılarının yalnızlığı... " - Cahit Zarifoğlu -

Kalbimin ince sızısı bedenime ince ince işlenirken, tek yaptığım olanlara sessiz kalmaktı. Yaşadıklarım, gördüklerim, duyduklarım elimi kolumu bağlamış gibiydi. Bir haftadır olan şeylere karşı suskundum. Suskunluk sarmıştı dört bir yanımı. Bir haftadır susmaya yemin etmiş gibi sessizdim. Düşünüyordum sadece. Olan her şeyi düşünüyordum. Ama kendime tek bir soru soruyordum.

O da, ben kimim? Oluyordu.

Düşüncelerimde boğulup dururken beynimin içinde tek bir soru yankılanıyordu.

Ben kimim?

Günlerdir asla cevabını alamadığım soruları düşünüp kendimi çıkmaza sokuyordum. Elimde olmadan yapıyordum bunu. Düşünsenize, bir gün eve geliyorsunuz. Kendi evinize, yıllardır başınızı soktuğunuz eve... Sonra eve girmeden yıllardır doğru bildiğiniz gerçeklerin aslında koca bir yalan ve hiçten ibaret olduğunu duyuyorsunuz. Ne yapardınız? Ben bu sorunun cevabını da veremiyorum kendime. Ne yapabilirim? Bilmiyorum. Bir cevap, içimi rahatlatacak en ufak bir cümle bile yok. Ailem saydığım insanlara kırgınım. Nankörlük değil bu yaptığım, kırgınlık. Annem saydığım kadın, beni yıllarca dışladığında bunun sadece küpeden kırdığım vazolardan ve ona yaptığım soğukluktan olduğunu düşünürdüm. Babam, hiç babam değilmiş gibi hissettirmemişti. Hep babamdı o. Benim kahraman babam. Ama annemden nasıl olur da azıcık bile şüphe duymamıştım? Bilmiyordum. Hiçbir şey değilse bile Atalay'ın sözünde anlamalıydım yanlış olan bir şeylerin olduğunu. Hangi anne evladının can acısına göz yumardı ki? Bana yummuştu ve ben bunu anlayamamıştım.

Biz, Aysel Özkaya ile hiçbir zaman anne-kız olamamıştık. Ben ona karşı uzaktım. Küçüklüğümden beri böyleydi. Kendimi bildim bileli hep uzaktık. Yadırgasam da üstünde durmazdım.

Keşke dursaymışım.

Şimdi bir adam vardı. Kalbi belki de birkaç ay sonra duracak bir adam. Babanım ben senin diyordu. Baban. Sen benim kızımsın diyordu. Bırakmak zorunda kaldığım biricik kızım. Benim annem aslında ölmüştü. Annesizdim. Aysel anne vardı ama, gerçek annem değildi ki. Evet, üstümde emeği vardı ben bunları göz ardı etmiyordum ama eskiden beri olan soğukluğun içine şimdi bir de yalanlar girmişti. Anneniz sandığınız birinin aslında anneniz olmadığını öğrendiğinizde bir de yalan dolanla bunu öğrendiğinizde ona artık o gözle bakamıyordunuz.

SÜMBÜLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin