Ben geldim!
Nasılsınız?
Normalde akşam atacaktım bölümü ama dayanamadım.
Bu bölümde Cahit Zarifoğlu'na değinmek istedim. Mektupta ki son sözün ben Cemal Süreya'ya ait olduğunu biliyordum ancak öyle değilmiş. Araştırdım fakat kime ait olduğunu bulamadım.
Belki de ona aitttir emin olamıyorum. Sabahtan beri araştırıyorum ancak adam akıllı bir sonuç bulamadım.Neyse, artık bölüme geçelimm
Oy ve yorumlarınızı bekliyorum <33
İyi okumalar...
*
Elime aldığım kalemi kağıdın üzerine getirerek derin bir nefes aldım ve yazmaya başladım.
26 Mayıs, Cumartesi
Dokuz yüz seksen sekiz, sana yazdığım mektup sayısı bu gece dokuz yüz seksen sekiz oldu sevgili. Tam iki yıl. Senden habersiz sana yazılar yazmaya başlayalı bugün tam iki yıl oldu.
Yazdıklarımın hiçbir zaman sana ulaşamayacağını bilsem bile, bu seni yazmama engel değil. Hiçbir şey seni kağıda dökmeme engel değil.
Ben seni boş bulduğum ilk duvara, boş bulduğum ilk kağıda, ilk tahtaya ve yazabileceğim her yere yazarım. Yazmak bu kadar güzelken neden seni kağıda dökmeyeyim ki?
Sen ellerim arasından öylece kayıp giderken uzaktan izlemek canımı yakıyor. Yıllardır içimdesin ve ben içimdeki sen ile yaşamaya alıştım. Şimdi herkes sanki birlik olmuş ve yaşamaya alıştığım şeyi benden koparmaya çalışıyor.
Ben sensiz nasıl yaşanır bilmem ki. Her zerrem sensizliği tatmışken, hâlâ sensiz yaşamak kalbime ağırlık yapıyor.
Çok güzel bir sonumuz olsun isterdim. Hayalimde ki gibi bir son olsun isterdim ancak biz imkansızlığın en acılı kısmıyız. Biz olmayacak en güzel duayız. Bu saatten sonra sen ve ben, biz olamayacak kadar yabancıyız.
Şimdi canımın, kalbimin en güzel yanı, bu sana yazdığım son satırlar. Bu sana yazdığım son mektup sevgili. Senden habersiz sana yazdığım dokuz yüz seksen sekiz mektubun, sonuncusuydu. Ben veda nasıl edilir bilmem. Vedaları da sevmem. Bir vedam olmayacak ama seni çok seviyorum.
Son mektubumu sen sözlendikten üç gün sonra yazıyorum. Senin parmağına şimdiden yerine iz bırakmış bir yüzük varken bana hiç gelmeyecek olan birine mektup yazmak artık yüreğime ağır gelir.
Bunca yıl yanımda olduğun halde sensizlik yordu beni. Bunca yıldan sonra da sensizlik yoracak beni.
İçimiz hep bir hoşça kal ülkesiyken hoşça kal demeyeceğim sana.
Tek diyeceğim; Sen; Aklım ve kalbim arasında kalan en güzel çaresizliğimsin.
Kalemi parmaklarım arasından masaya bırakarak yazdığım kağıda dolu gözlerle baktım. Atalay'ı her özlediğimde hep bir mektup yazardım. Veremeyeceğimi bilsem de içimdeki özlemi hafiftedirdim. Bu gece de son mektubumu yazmıştım. Özlemin hiç dinmeyecekti ama artık ona hiçbir zaman veremeyeceğim kağıtları biriktirmek canımı yakıyordu. Kağıdı dörde katlayıp siyah orta büyüklükte olan kutuyu önüme çektim. Kapağı açıp içine baktığımda gözlerim anında doluvermişti. İki yıl önce bugün biraz olsun içimdeki özlemi dindirmek için mektup yazma kararı almıştım ancak onu da bu gece sonlandırmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SÜMBÜL
ChickLitAlparslan & Dilara ^ " Rahat dur, " deyip yanıma yaklaştı. Gözlerimi kapayıp karnımdaki acının geçmesini beklerken dudaklarımın üzerinde hafif bir baskı hissettim. Gözlerim aralandığında Alparslan konuştu. " Dayanamadım. " " Gitme, " dedim. Söyledi...