Yeni bir bölümle daha birlikteyiz. Yorumlarınız ve Oylarınız bekliyorum arkadaşlar. Oy veren ve yorum atan elleriniz dert görmesin diyor iyi okumalar diliyorum...
Ö-PÜL-DÜ-NÜZ.
"Bir şey söylemeyecek misin?" dedi Yaprak. Masasına yaslanmış uzun zamandır benden bir tepki bekliyordu. Bense konuşmamakta kararlıydım. Eğer dillendirmezsem gerçek olmazdı çünkü. Ben... Ben hamile olmazdım.
"Ee. Hadi ama ölene kadar seni bekleyemem. Kadın doğum uzmanıyım ben. Her an biri kapımı çalıp beni doğuma çağırabilir , hatta gelip burada bile doğurabilir. Aslında buna vereceğin tepkiyi görmek isterdim. En azından hayatta olup olmadığını anlayabilirim." Elini bir o yana bir bu yana salladı. "Hey. Ciddiyim beni korkutuyorsun."
"Ben de korkuyorum." diye fısıldadım. Yaprağın yüz ifadesi değişti. O insanların yüzünde görmekten nefret ettiğim yüz ifadesi yüzüne yerleşti. Ne diyorlardı buna.... Şefkat?
"Güzel" dedi. "Bunu itiraf edebildiğine sevindim. Ki verdiğin tepkiden zaten anlamıştım. Her neyse uzun , sıkıcı ve kalıplaşmış hatta saçma bir nutuk dinlemeye hazır ol." Derin bir nefes aldı. Ellerini önünde birleştirdi. Üzerindeki beyaz gömleği ve yaptığı bu hareketle her an bir ayine katılacak gibi görünüyordu.
"Evet. Şey... İsmin neydi?"
"Asya" dedim. Sesimi artık ben bile duyamıyordum.
"Evet, Asya Hanım. Hamilesiniz. Hayatınız bundan sonraki dokuz ayını karnınızda bir bebek büyüterek, hayatınızı onun için şekillendirerek, onun için kilo alarak, sayısız vitaminler alarak, sevmediğiniz yemekleri bile yemek zorunda kalarak sevimsiz , pis bir yaratığa dönüşeceksiniz. Şanslısınız ki bu durumlarda babanın yardımı anne için bu durumları daha da kolaylaştırabilir. Babadan gelecek güzel bir iltifat kadının kendisini yeniden güzel hissetmesini sağlayabilir ayrıca babanın bebeğe karşı tutumu bebeği daha da sakinleştirip rahat bir hamilelik geçirmenizi sağlayabilir."
"Cidden sıkıcıymış." Güldü. Ben demiştim der gibi omuz silkti.
"Ee söyle bakalım babamız nerede? Bu saatte bu kadar delirip buraya yalnız geldiğine göre aranızda bir sorun falan mı var? Yoksa boşanma aşamasında falan mısınız?"
Kendimi bu kadar rahatsız hissettiğim bir zaman daha olmuştu. aradan yıllar geçmesine rağmen her detayına kadar hatırlıyordum. Okuldaydım. Herkes benim kandırıldığımdan bahsediyor , parmaklarıyla beni işaret edip alay ediyordu. Her zaman insanların beni parmaklarıyla göstermelerinin nedeninin hayranlık olacağını hayal ederdim. Böyle bir şey ne hayallerimde ne de o bitmez tükenmez olabilecek her şeye karşı yazdığım senaryolarımda vardı. Bunun olabileceğini öngörmemiştim. Ben sadece ona güvenmiştim.
Kantinciden tostumu alıp yukarıdaki kata çıkmaya başladım. Merdivenleri teker teker tırmanırken karşılaştığım öğretmenlerim bile bana acıyordu. Belli etmemeye çalışıyorlardı ama hissediyordum. Ne zaman onları görsem acı bir gülümseme gönderiyordum onlara. Her şeye rağmen iyiyim mesajı vermeye çalışıyordum. Merdivenler bitip koridora adım attığımda gördüğüm şeyle bir iki adım geriledim. Az daha düşüyordum. Düşmemi engelleyen birinin beni tutması olmuştu. Dönüp beni tutan çocuğa gülümsedim. Oda başıyla selam verip yanımdan geçip gitti. Demek ki hala beni insandan sayanlar vardı. Dönüp tekrardan düşmemi sağlayacak görüntüye baktım. Oradaydı. Bir kızla gülüşüp , konuşuyordu. Hayli yakınlardı. Bir saniyeliğine başını kaldırıp bana baktı. Yüz ifadesi değişmişti. Sanki koridordaki herkes ona bağlı birer mekanik makinaymışcasına başlarını çevirip bana bakmıştı.İşte şuan aynı şeyi hissediyordum. Boğazımı temizledim.