Votelarınız ve yorumlarınız önemli. O kadar kişi okumasına rağmen votelanmaması gerçekten sinir bozucu. Bunu söyleyeceğimi düşünmüyordum ama vote sayısı 10 olmadan gelmez. İyi okumalar...
Ö-PÜL-DÜ-NÜZ...
İçeri süzülen ışık hüzmesiyle gözlerimi kırpıştırdım. Eş zamanlı olarak güneşe eşlik eden alarmıma lanetler savurarak yataktan kalktım. Sağımda duran komodindeki günlüğümle kısa bir bakışma yaşadıktan sonra yüzüme taktığım gülümsememle günlüğümü elime aldım. Arasına koyduğum kalemle dün kaldığım yeri kolaylıkla açarak yazdıklarımın üzerinde ellerimi gezdirdim. Dün uzunca bir süre vakit geçirmiştim günlüğümle. Olan her şeyi yazmış özellikle iş görüşmesinde olanları en ince detayına kadar anlatmıştım. Deminden beri yazdıklarımın üzerinde dolaşan elim iş görüşmemde olanlara gelince durdu. Yüzümdeki gülümseme sanki karşımda dünyanın en tatlı şeyi duruyormuşcasına genişledi.
" "Hiçbir zaman boşa harcayacak vaktim olmadı Asya. Hem sen söylemedin mi? Yeni bir yardımcıya ihtiyacım var."
Gülümsedim. Yanında dikeldiğim deri koltuğa çöktüm.Bir süre ikimizde konusmadık. Ben olduğum yerde sinmiş sessizce oturan Poyraz'ın ne düşündüğünü çözmeye çalışırken Poyraz beni büyük bir dikkatle inceliyordu.
"Güzel bu da bir mülakat yöntemi tabi.Ama şunu da söylemeliyim ki filmlerde daha eğlenceli oluyordu."
Gülümsedi.
"Sadece nereden çıktığını anlamaya çalışıyorum. "
"Tabi bunun hakkında bir çok teori var. En basitinden ve en bilinenden başlarsak şimdi bir erkek ve bir kadın tanışır birbirlerini severler sonra da..."
Gülümsemesi bir kahkahaya dönüşüp tüm odayı doldururken bir elini havada itiraz edercesine salladı.
"Hayır ondan bahsetmiyorum. Benim sözünü ettiğim daha çok bu kadar sıkıcı dosyalarla boğuşup tüm hayatı iş yemekleriyle bezeli bir adamın nasıl olur da daha yarım saate kadar tanımadığı bir kadın onu bu kadar gülümsetebilir bunu merak ediyorum"
"Öncelikle benim de merak ettiğim bir şey var : Bu kadar uzun cümle kurmayı nereden öğrendin? Ciddiyim. Mesela ben sıkıcı iş hayatından bahsettiğin o kısımdan sonrasını dinlemedim. 25 yaşında olmama rağmen hala kimseyi takmayan , cümlelerin giriş bölümünden sonrasını dinlemeyen kategorisinden pek uzaklaşamadım da."
Güldü yerinden kalktı. Yanıma doğru gelirken uzun boyu ve haddi sayılır fiziği tüm görkemiyle gözler önüne serildi. Ağır ağır yürüdü ve karşımdaki koltuğa oturdu.
"Birincisi küçük hanım sizin cümleniz benden uzundu. İkincisi yarın saat dokuzda burada olun. İlk günden geç kalkmak istemezsiniz değil mi?"
"Yani işe alındım?"
"Lütfen bana aptal çakma sarışınlardan olduğunuzu söylemeyin"
Arkama yaslandım. Yüzümdeki alaycı gülümsemeyle
"Birazcık görme yetiniz olsaydı ne çakma sarışın ne de aptal olduğumu görürdünüz. Gerçi böyle bir sekreteri işe alan birinden anca böyle bir göz beklenirdi."
"Birincisi küçük hanım alayınızdan hiç hoşlanmadım. İkincisi Mulise Hanım burada yıllardır çalışıyor ve işten de çok iyi anlıyor. Zaten bizim burada ihtiyacımız olan da bu. İşten anlayan insanlar. Ama illa ki öğrenmek istiyorsanız bir gün size, şirket dışında görme yetimi size kanıtlayabilirim." dedi göz kırparak.