BÖLÜM 5:HAYATIMDA GÖRDÜĞÜM EN GÜZEL ŞEY

14.5K 645 19
                                    

5 bölümde bini geçik okuma... Mükemmelsiniz. Hepiniz teker teker Ö-PÜL-DÜ-NÜZ...Vote'larınızı yorumlarınızı eksik etmeyin!...

Bir pazartesi sabahına çalan zil sesiyle uyanması gibisi yoktu. Uflaya puflaya yataktan doğruldum. Gece yatmadan önce doktorun verdiği ağrı kesiciyi içtiğimden canım dünkü kadar acımıyordu. Odadaki pufun üzerindeki hırkamı üzerime geçirip ağır adımlarla odadan çıktım. Zil sesi ısrarla çalmaya devam ediyordu. Merdivenlerden inerken koltukta uyuyan Poyraz görüş açıma girmeye başlamıştı. Dün gece tüm itirazlarıma rağmen burada kalmıştı. Bunu neden yaptığı hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Tek bildiğim fazla umursadığıydı. Aklımdaki düşüncelerle boğuşurken son basamakları da indim. Poyraz ın yanından geçerken bir iki dakika duraksayıp üzerindeki battaniyeyi düzelttim. Bu işlem bir iki saniyede olsa yüzünü incelemem için vakit vermişti. Huzurlu gözüküyordu. Her zamanki takım elbiseli iş adamı görüntüsünden de daha genç. Daha fazla oyalanmadan kapıya ilerledim. Çünkü daha fazla oyalanma daha fazla zil sesi demekti. Normal insanlar bir süre sonra zili çalmayı bırakırlardı. Bu kapıdaki her kimse normal olmadığı kesindi. Zaten tüm anormallerde beni bulurdu. Üzerimdeki hırkayı düzeltip kapıyı açtım. Kapıda bir polis memuru elinde çantamla öylece dikiliyordu. Beni görünce gülümsedi. Başıyla selam verdi.

" Tahmin edeyim Asya Yetkiner" Başımı salladım. Adama tatlı bir şeyler söyleyip nazik davranmak istiyordum fakat saat sabahın körüydü ve ben hiçte güzel uyandırılmamıştım.

"Tahmin edeyim polissiniz." dedim alaycı bir üslupla. Adam başını salladı. Yüzünde alayımdan hiç hoşlanmamış bir ifade vardı. Umursamadım. Uzattığı çantamı alıp kapıyı yüzüne kapadım. Çantamı fortmantoya koyarken biraz önce bir polis memuruna gider yaptığımı fark ettim. hızlıca arkamı dönüp kapı deliğinden dışarı baktım. Neyse ki adam arabasına doğru ilerliyordu. Ben onun arabasına doğru aheste yürüyüşünü izlerken arkamdan gelen sesle yerimden sıçradım.

"Ne yapıyorsun?" Korkuyla ağzıma götürdüğüm elimi çektim ve arkama döndüm. Poyraz yeni uykudan kalkmış haliyle çok tatlı görünüyordu. Gülümsedim. Elimle çantamı işaret ederek

" Polis memuru çantamı getirdi" dedim. Eliyle gözünü ovuşturdu. Gülerek yanıma geldi.

"Tahmin edeyim adam Brad Pitt'in yerli versiyonuydu. Sende iki dakikalığına da olsa onu dikizlemek istedin" Güldüm.

"Beni ne iyi tanıyorsun öyle." Yüzündeki gülümsemesi eksilmeden bana doğru gelirken

"Eksik var mı ?" dedi. Omuzlarımı kıstım.

"Bilmem. Daha bakma fırsatım olmadı. "

"Ha Brad Pitt'in yerli versiyonu daha ilgi çekiciydi diyorsun"Gülümsemem iyice yüzüme yayılırken aramızdaki bir iki adımlık mesafede kapandı. Poyraz elini bana uzattı. Tutmam için bir iki saniye bekledi. Yüzünde muzip bir ifade vardı. Sanki günlerdir,aylardır hatta yıllardır bu anı bekliyormuş gibiydi. Geçen saniye bir iki saniyeyi aştı. Ve bunun tek sorumlusu bendim. Onun elini tutmak verilmiş gizli bir sözü gün yüzüne çıkarmak gibiydi.

Saniyeler yerini dakikalara bıraktı. Ama o el yer çekimine karşı savaşını sürdürüp havada kaldı. Pes etmedi. Başımı uzattığı elden kaldırıp gözlerinin içine baktım. Pes etmeyecekti. Sanki beklediğim buymuşcasına elimi kaldırıp avucunun içine koydum.Gülümsemesiyle gözleri ışıldadı. Daha önce böyle güzel bir şey daha gördüğümü hatırlamıyordum. Bu gözler bana babamdan zorla para koparıp aldığım pahalı ayakkabıların bile önüne geçmişti. Başını eğdi. Avucumda duran elime ufak bir öpücük kondurdu.

"Günaydın leydim" dedi.

"Günaydın" diye fısıldadım. Her sabah böyle uyanabilirdim. Elimi bırakmasıyla elimi saklayacak yer aradım. Elim ilk önce arkama gitti sonra tekrar yanımda yerini aldı. Kendimi yaramazlık yapmış küçük bir çocuk gibi hissediyordum. Ki bu duyguya hiç de yabancı değildim.

BİR BEBEK BİN MÜSİBETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin