BÖLÜM 18: ABİ KRİZİ

8.1K 436 47
                                    

ARKADAŞLAR BÖLÜMLER HEP İKİ HAFTADA BİR GELİYORDU ÇÜNKÜ ÜNİVERSİTE SINAVLARIM VARDI. ÇOK ŞÜKÜR ONLARI ATLATTIM. UMARIM EĞER SINAVA GİREN OKUYUCULARIM VARSA SINAVLARI İYİ GEÇMİŞTİR. BUNDAN SONRA BÖLÜMLER DAHA SIK GELECEK EĞER TABİ BİR AKSİLİK OLMAZSA :)

VOTE VE YORUMLARINIZI EKSİK ETMEYİN.

İYİ OKUMALAR!

HEPİNİZ ÖPÜLDÜNÜZ...

Bu zamana kadar birçok insanı hayal kırıklığına uğratmıştım. Onca para döküp bana özel hocalar tuttuğu halde notlarımın hepsini düşük getirerek babamı, misafirlerin önünde uslu bir kız olmamı beklemesine rağmen patavatsızlık yapıp annemi ve daha nicelerini. Onları o kadar hayal kırıklığına uğratmıştım ki bir süre sonra onlarda benden beklentilerini çekmişlerdi. İnsanoğlunun yaptığı yegâne şeylerden biriydi beklentilerini çekmek. Çünkü birinden beklentin olmazsa üzülmezdin. Hayal kırıklığına da uğramazdım. Bunca zaman sonra düşününce hiçbir zaman onların bana hayal kırıklığıyla dolu bakışlarının beni rahatsız etmediğini fark ettim. Hiçbir zaman onların beni takdir etmesi, onlara kendimi beğendirmek gibi bir beklentim olmamıştı çünkü. Bu dünyada sadece tek bir kişi vardı onu üzmek istemeyeceğim. Hayal kırıklığıyla dolu bakışlarını görmek istemeyeceğim. İşte şimdi o insan karşımdaydı. Ve aklıma bile gelmeyen en kötü senaryoyla beni yargılamak, içindekileri kusup beni yerle bir etmek için bekliyordu. Abim bana karşı koltuğumda oturmuş öylece bakıyordu.

"Evet, bir şey söylemeyecek misin?"

Abimin sessizliği bölen sözleriyle başımı birazcık dahi olsa kaldırma cesaretini bulabilmiştim. Bu hareketimle yüzünün alt kısmı görüş açıma girmişti. Ama hala kendimde gözlerinin içine bakacak cesareti ne bulabilmiş ne de bulmak için bir çaba göstermiştim. Böyle kalmak istiyordum. Mümkünse ölene dek böyle kalmak, yerin dibine girmek istiyordum.

"Evet, bekliyorum" Koltuğunda daha da dikleşti. Sanki değimin tam anlamıyla diken üzerinde oturuyordu.

"Hamileyim." dedim.

"Onu biliyorum" dedi. Ayağa kalktı. Evin içerisinde bir iki tur volta attı. "Nasıl olduğunu soruyorum" Birden salonun ortasında durdu ve güldü. Derin bir nefes aldı. "Vazgeçtim" dedi. "Nasıl olduğunu duymak istemiyorum" Bana döndü. "Sadece şunu söyle... Babası kim?"

Sorduğu soruya verecek cevabımın hazır olmasına rağmen söylemek için bekledim. Ne kadar çok beklemek cesaretimi toplamak için yararlıysa bir o kadar da zararlıydı. Çünkü geçen her dakika abimin öfkesini daha da artırıyor benimde içimdeki kaçıp gitme isteği kendini daha da belli ediyordu. Hem şimdi veya sonra ne fark ederdi değil mi? Sonuçta her an başımın üzerinde şimşek çakıp ölme olasılığımı da hesaba katmalıydım değil mi?

"Bilmiyorum" dedim. Abim şaşkınlık içerisinde bana baktı. Bir süre öyle kaldıktan sonra kalktığı koltuğa tekrardan oturdu. Başımı avuçlarının içine gizledi. Derin derin nefesler alıp sakinleştiğine karar vermiş olacak ki başını kaldırıp bana baktı.

"Hiç bu kadar saçmalamamıştın biliyorsun değil mi?" Arkasına yaslandı. Ellerini şakaklarında gezdirdi. Peşini bir türlü bırakmak bilmeyen migreni tutmuştu. "Şimdi ne olacak?"

"Şey... İkisi de bebeği istemediklerini söylemediler. Bebek doğunca DNA testi yapılacak baba kimse diğeri gidecek... Gerçi bunu oturup konuşmadık ama."

"Hay" dedi abim ellerini birbirlerini vurarak. " Oturup konuşmadınız... İçlerinden biri gidecek öyle mi? Ve sende bunları adam yerine koyabiliyorsun çok güzel. Söyle bakalım bu dokuz ay içerisinde senin yanında olacak adam kim. İkisi de bu özveriyi gösterecek mi? Asya bebek sahibi olmak sadece onu kucağına aldığında sorumluluk getirmek. Asıl en büyük sorumluluk onu dünyaya sağlıklı getirebilmek için her şeyi yapabilmek. Bu da tek başına olmaz. Sana yardımcı olacak yedi yirmi dört yanında olacak biri lazım. Bir şey istediğinde koşturup sana getirecek birine ihtiyacın var. Söylesene bu kim olacak? " Bir şey söylemedim.

BİR BEBEK BİN MÜSİBETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin