BÖLÜM 6:NEFES ALIYORUM

12.4K 576 89
                                    

Bugün işteki 5. günümdü. Adam akıllı çalıştığım 5. gün. Bu beş gün içerisinde elimden geldiğince Poyraz ile arama mesafe koymaya çalışmıştım. Ve bunu 3. gün tam anlamıyla basarabilmiştim. Elbette kolay olmamıştı. O günün akşamı tam sorunlarım bitti diye düşünüp kendimce evde parti vermiştim. Eve giderken aldığım bir şişe şarabı bitirmiş sonunda da koltukta sızıp kalmıştım. Sabah baş ağrısıyla kalkıp ofise geldiğimde sorunlarımın bilmediğini aslında yeni başladığının farkına varmıştım. Poyraz her zamankindan daha otoriterdi. Herkese davrandığından daha fazla. İlk önce soğukluğu giderek arttı sonra da bana yüklediği işler. Değil başımı kaldırmak nefes almaya bile zor zaman buluyordum. Neden böyle bir anda değiştiğine de anlam veremiyordum. Ben sadece ona patronum olduğunu ve bu yakınlığın beni rahatsız ettiğini söylemiştim. Ve bunu söylerken de gayet naziktim.Yani sanırım. En azından denemiştim. İnleyerek başımı masaya koydum. Geçtiğimiz günler aklıma geldikçe boğulacak gibi hissediyordum.

İşe geldiğimde herkes çoktan yerlerini almış çalışmaya başlamışlardı. Koridorda yürürken bir kaç kişi hariç başını kaldıran olmadı. Gıcık olduğum sekreter yerinde yoktu. Çantamı masama bıraktım ve Poyraz'a kahve hazırlamak için yarı mutfak gibi düzenlenen yere ilerledim. Az şekerli sütlü kahveyi hazırladıktan sonra Poyraz'ın odasına doğru yürüdüm. Kahveyi dükmemek için çaba harcarken bir yanım gıcık olduğum sekreterin bakışlarını aradı. Böyle rahat hareket etmek cidden tuhaftı. Kapıyı tıklayıp Poyraz'dan gir onayının gelmesini bekledikten sonra içeri girdim. Poyraz her zaman ki gibi dosyalarla uğraşıyordu. Benim geldiğimi görünce dosyaları bir kenara bıraktı ve gülümsedi. Bende ona gülümserken elimdeki kahveyi dökmeden masasına bırakabilmeyi başarabilmiştim.

"Günaydın" Gülerek kahveden bir yudum aldı.

"Günaydın" dedi eliyle koltuğu işaret ederek "Otursana"

Masayı dolaşıp işaret ettiği koltuğa oturdum. O ise bu sırada kahvesinden bir yudum daha almıştı. Yüzünde beğendiğine dair bir ifade vardı. O kahvesini yudumlarken odaya bir sessizlik hakimdi. Sonunda dayanamayıp aklımdaki soruyu ona yönelttim.

"Mulise hanım nerede?" Sıkıntıyla elindeki kahveyi masaya bıraktı. Yüzünde anlam veremdiğim bir ifade vardı. Sanki bir şeyden çekiniyordu.

"Kovdum" dedi normal bir şekilde. Ağzım bir karış açılırken söylediklerim benden bağımsız hereket ediyordu.

"Neden?" Omuz silkti.

"Seni rahatsız ediyordu" Şaşkınlığım giderek artarken bu damlayı taşıran son damlaydı. Benim için birini kovmuştu. Hem de ortada hiç bir şey yokken. Sinirim giderek kendini göstermeye başlarken kendimi zor tutuyordum. O ise pusuya yatmış asker misali vereceğim tepkiyi bekliyordu. Sonunda dayanamayıp ayağa fırladığımda oda benimle birlikte ayalanmış hatta masayı dolaşmayı bitirip yanıma gelmişti bile.

"Beni sadece rahatsız ettiği için birini işten kovdun. Ve işin komik tarafı ne biliyor musun bu beni rahatsız ediyor" dedim. Son kelimelerin üzerine basarak söylemiştim. Ellerini kaldırıp kollarıma uzandı.

"Asya seni rahatsız ediyordu. Ve ben senin rahatsız olmanı istemiyorum. Sen benim için değerli..."

"Ben senin hiçbir şeyin değilim!" Sesim fazla yüksek çıkmış odada yankılanmıştı. Sesimi kontrol altına alıp "Ben sizin sadece bir çalışanınızım sizde benim patronumsunuz. Sadece bu." Başını salladı. Sinirlenmişti. Boynundaki beliren damarlar ve delici bakışları bunu bizzat belli ediyordu.

"Sadece patron" dedi. Başımı salladım.Bir adım yanıma kaydı. Kapı tam anlamıyla görüş açıma girmişti. " İşinizin başına dönün Bayan yetkiner"

BİR BEBEK BİN MÜSİBETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin