BÖLÜM 32: PLANLAR

9.9K 411 53
                                    

İŞTE SÖZ VERDİĞİM GİBİ YENİ BÖLÜM. YETİŞTİRDİĞİME ÇOK MUTLUYUM. DİĞER BÖLÜMÜ DE AYNI ŞEKİLDE YAZMAYA ÇALIŞACAĞIM. UMARIM YAPABİLİRİM.

İLGİNİZDEN ÇOK MEMNUNUM. TEŞEKKÜRLER.

OY VE YORUMLARINIZI EKSİK ETMEYİN.

Ö-PÜL-DÜ-NÜZ!

Asya'nın ağzından devam

Uyandığımda tekrar o can sıkıcı beyaz odayla karşılaşmak canımı sıkmıştı. Oda da yalnızdım. Rüzgâr aldığı haberden sonra şaşkınlığından ne yapacağını bilememiş, bir süre sonra da haberi sindirmek için hava almaya çıkmıştı. Poyraz da sessizce hemen arkasından odayı terk etmişti. Bu ihtimali tek düşünmeyen oydu. Rüzgâr gibi onun da bu haberi sindirmek için uzunca bir zamana ihtiyacı olacağını biliyordum.

Bense mutluydum. Duyduğum haber beni ne şaşırtmış ne de üzmüştü. Başından beri iki ihtimali de düşündüğümden hazırlıklıydım, şaşırmamıştım. Üzülmemiştim çünkü bebeğimin babasının kim olduğunu öğrenmek beni üzecek bir şey değildi. Tam tersi artık bu karmaşaya bir son verdiğimiz için çok mutluydum.

Son dokuz ay hayatımın en zor ayları olmasına rağmen unutmamak için çaba harcayacağım aylardı aynı zamanda. Poyraz ile Rüzgâr tarafından iyi kötü nasıl tehdit edildiğimi, bebeğimin beni zor zamanlarımda nasıl ayakta tuttuğunu unutmayacaktım. Abimin düştüğümde nasıl elimden tutup beni kaldırdığını hafızamdan bir gün bile çıkarmayacaktım.

Uzun bir sürenin ardından biten bu karmaşa sonunda bize, az da olsa huzur getirecekti. Geçmişteki hesaplar, kırgınlıklar çabucak geçmeyecekti. Biliyordum. Ama hepimiz derin bir nefes alacaktık. Herkesin sorumlulukları, geçmemesi gereken çizgiler belliydi artık. O çizgilerin bir adım ötesi savaştı.

Düşüncelerim koridordan gelen ayak sesleri ile dağılırken kim olduğunu görmek için tavana doğru olan başımı açı kapıya çevirdim. Geçen kişi benim yanıma gelmese bile kim olduğunu merak etmiştim. Sesler giderek yaklaştı. Kapının önüne geldiğinde kim olduğunu görüp, tanımıştım. Ayak seslerinin sahibi Poyraz'dan başka birisi değildi. Poyraz sağa döndü. Açık kapıdan içeri girdi. Başıyla bana selam verdikten sonra yatağa yanaştı.

"Sana bir şey getirdim" dedi ve elini ceketinin cebine attı ve avucu kapılı bir şekilde elini geri çekti. Elini görebileceğim bir yüksekliğe koyarken avucunu açtı. Avucunun içerisinde kırmızı bir kurdele vardı.

"Eksiksiz olsun istedim" dedi. Bebek ondan değildi. Artık benimle bir işi kalmamıştı. Ama yine de düşünmesi hoşuma gitmişti.

"Teşekkür ederim" dedim. Gülümsedi. Yüzünde utangaç bir ifade belirirken bir şekilde benden bir şey isteyeceğini anlamıştım.

"Takabilir miyim" dedi elindeki bir ucundan tuttuğu kurdeleyi kaldırarak. Kısa bir tereddütten sonra başımı salladım. Poyraz bana doğru eğildi ve kurdeleyi ensemden yukarı doğru çıkardı. Yukarı doğru çıkardığı kurdelenin iki ucunu birleştirdi ve bir fiyonk yaptı. Tüm bunları yaparken bana olan yakınlığı kısa bir süre de olsa bende eski duygularımı uyandırmıştı. İlk önce parfümünün güzelliğini düşünmüştüm. Ardından bana verdiği güveni. Ondan sonra ise duygularımın artık ilk zamanlardaki gibi hissettirmediğini. Artık çok geçti. Kalbimi bir başkasına çoktan vermiştim. Geri çekildi.

"İşte oldu" dedi.

"Tekrar teşekkürler"

Kelimelerimizin tükendiği sırada Poyraz " Vazgeçmeyeceğim biliyorsun değil mi?" dedi. Sustum. Önce cevap vermedim. Birkaç nefeslik sessizliğin ardından

BİR BEBEK BİN MÜSİBETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin