Votelarınız ve yorumlarınız önemli. O kadar kişi okumasına rağmen votelanmaması gerçekten sinir bozucu. Bunu söyleyeceğimi düşünmüyordum ama vote sayısı 10 olmadan gelmez. İyi okumalar öpüldünüz. Multimedya Rüzgar ve Asya :)...
"İyi misin?"
Yüzüme yansıyan şaşkınlığı gizlemeye çalışarak bana elini uzatan kahramanın elini tuttum.
Bu arabaya yaslanıp beni izleyen çocuktu.
Elim avucunda nazikçe yerini bulurken beni yukarı çekti. Kollarının arasında dururken biraz önce yönelttiği sorusunu yineledi.
"İyi misin?"
Hazıra geçmiş bir asker gibi bekleyen göz yaşlarım gözlerime artarak hücum etti. Kendimi ağlamamak için zorlayarak başımı salladım.Elini elimden çekmeden gözlerimin içine baktı. Sanki bana inanmakta güçlük çekiyor gibiydi. Onu inandırmak gibi gereksiz bir çabaya girip tekrar hızlıca başımı salladım.
" İyiyim. Gerçekten. "
Sesimi ne kadar düz tutmaya çalışsam da titremesine engel olamamıştım. Elimi ondan çekmemle kolumda hissettiğim acı yüzümün buluşmasına neden oldu. Daha önce fark etmediğim mavi gözleri endişeyle büyüdü. Elini uzatıp ağrıyan kolumu tuttu. Üzerindeki giysiyi sıyırarak hafiften moraran koluma baktı. Yüz ifadesi gerilmiş gözleri kararmıştı. Başını kaldırıp gözlerini tekrar benimle buluşturduğunda
"Bana iyi olduğunu söylemiştin." dedi.
Sesi küçük bir kız çocuğunu azarlar gibiydi.Bir şey demedim. Kolumu bırakıp yerdeki poşetleri elinde toplayıp arkamızda farları açık bir şekilde duran arabaya ilerledi. Çaresizce onu takip ederken bunu neden yaptığımı bile bilmiyordum. Elindeki poşetleri bagaja yerleştirdikten sonra yanıma geldi.
"Polise gitmeliyiz." Dedim.
"Bence hastaneye gitmeliyiz."
"Hayır polise gitmeliyiz. Çantamı bulmalıyım. İçinde yaklaşık 3000 lira vardı."
"Kulağa çok da önemli bir meblağ gibi gelmiyor"
"Ben de eskiden olsa öyle derdim ama emin ol şu an öyle lüksüm yok."
Kafası karışmış gibi bana baktı. Elini uzattı ve ağrıyan kolumu nazikçe tuttu.
"İyi öyle olsun bakalım"
Ne arabaya kadar ne de yolculuk boyunca ikimizde hiç konuşmamıştık. Kırmızı ışıkta durduğumuz sayılı anlardan birinde dönüp bana baktı. Aslında yolculuk boyunca yaptığı tek şey buydu. Kırmızı ışıklarda duyduğunda dönüp bana bakmak.Nazikçe kucağıma koyduğum elimi fazla oynatmamaya çalışarak huzursuzca kıpırdandım. Hiç tanımadığım bir adamın arabasındaydım. Ve üstelik bu adam geçenlerde beni izliyordu. Bakışları yoğunlaşarak yeşil ışık yanana kadar benden ayrılmadı. Yeşil ışıkla birlikte önümüzdeki araçlar tek tek hareket ederken boştaki elini de direksiyona koydu.
"İyi baş ediyorsun. " dedi sessizce.
Araba tekrar hareket ederken çok fazla yolumuzun kalmadığını fark ettim. Kısa bir süre sonra yolculuk bitmişti. Arabayı emniyetin önünde bir yere park edip aşağı indi. Ben de sağlam kolumu uzatıp kapıyı açtım. Ayaklarımı yere basıp ayağı kalkmamla gözlerim kararmıştı. Telaşla tutunacak yer aradım. Sıcak güçlü kolların beni sarmasıyla telaşım sona ermiş yerini bilincimi açık tutma savaşına dönüşmüştü.
"İyi bile dayandın"
Ses o kadar cılız geliyordu ki. Ya sesin sahibi fısıldıyordu ya da ben giderek kötüleşiyordum. Birkaç saniye sonra hiçbir şey yoktu. Ne bir düşünce ne bir ses ne de bir görüntü. Hepsi gitmişti...