11. Bölüm:

10.3K 222 19
                                    


Sabah sabah biz geldiiikkkk (Ya da öğlen öğlen)

Yaklaşık 2k olmuşuz.. duygusal bir anneyim şu an. Canım hayaletlerim, iyi ki varsınızzz 

Şimdi gülümseyin ve buraya gelin bakayım. Bugün başka bir bölüm daha atarım oylara göre. Evet, biraz çok oy verirseniz diğer bölümü de atarııımmmm

Sizi çok sevdiğimi bilin ve gülümseyin. Arkanıza yaslanınnn

Bu ve diğer bölüm, yani 12. bölüm çok soft oldu. Hele 12... Tamam orası biraz softluktan çıkmış olabilir hsgfdscfvgbhsj

Çok konuştum biliyorum bu yüzden sizi onlarla bırakıyorummm 

Güzel okumalar

OY VERMEYİ VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN CANLARIIMMM lütfennn :')


''Ne içimdeki sokaklara sığabildim, ne de dışarıdaki dünyaya...''

-Sabahattin Ali-


''Duşa mı girsen acaba? Ateşin çok yüksek. Havale geçirirsen... Hastaneye mi gitsek?'' Vera ateş ölçeri kenara koyup ateşimi düşürmenin yollarını ararken endişeli görünüyordu. ''Altı üstü üşüttüm'' dedim kısılmış sesimle. ''Hastaneye gerek yok. Düşer birazdan. Sen git.'' Arkın aklıma gelince kaşlarım çatıldı. ''Arkın'ın yanına ya da evine. Bilmiyorum.'' 

''Arkın'a taktın bugün. Çağırayım da hastaneye götürelim seni. Olmaz böyle.'' Telefonu eline aldığında ''Hayır'' dedim sertçe. ''İstemiyorum. Evimden gider misin? Hem nasıl geldin sen buraya?''

''Ateş kalan son zekâ kırıntılarını da yedi her hâlde. Sabah gedik ya seni almaya?'' Ona ters ters baktığımda güldü. ''Tamam tamam, kızma. Kalk bir duş aldıralım sana.''

''İstemiyorum'' dedim omuz silkerek. 

''Ne demek istemiyorum, kalk!''

''Hayır ya, bırak.''

''Kalk Lâl.''

''Hayııırrr.''

''Çocuklaşma. Kızım kalksana.''

''Kalkmıyorum.'' Beni çekiştiren ellerinden kurtulup kollarımı göğsümde birleştirdim ve somurttum. Yorgundum. Hastaydım. Rahat bırakmıyordu ki dinlenip iyileşebileyim. 

''O zaman'' dedi gülerek. Ona göz devirdim ve ağrıyan başımla yüzümü buruşturdum. Uyumak istiyordum. Bir kolu sırtımdan bir kolu bacaklarımın altından beni kavrayıp havalandırdığında şaşkınlıkla ''Ne yapıyorsun?'' dedim. ''Vera, bırak!'' Alnını hafifçe alnıma vurduğunda hareketlerim dondu. Kucağında banyoya gittiğimde alnını tekrar alnıma yasladı ve nefesini bıraktı yüzüme. ''Minik bir bebek gibisin'' dedikten sonra gülümsedi. Dudaklarının kıvrıldığı, gamzelerinin çıktığı yerde binlerce çiçek açarken kalbimin atışlarını duymamasını umuyordum. 

Beni banyodaki çamaşır makinesinin üstüne oturttuktan sonra küveti ayarlamaya başladı. Aslında duşa kabinde kendim yapabilirdim bu işleri ama itiraz da etmedim. Suyu ayarladı ve küveti doldurdu. Daha sonra bana döndü ve üzerimdeki tişörtü çıkarttı. ''Kendim halledebilirim.'' dedim ama bu yaptıkları fazlasıyla hoşum gidiyordu. ''Şşştt'' diye fısıldadı azarlarcasına. Altımdaki şortu da çıkarttığında donuyordum. Onun karşısında yarı çıplak kalmış olmak utanmama sebebiyet vermişti. Bugün 2. defa kıyafetlerimi çıkartmıştı ama amaç sevişmek değildi. Beni kucağına aldığında da itiraz etmedim. İşime geliyordu.

Dikkatlice küvete oturttuğunda dişlerim soğuktan zangırdıyordu. ''Çok soğuk'' dedim çıkmak isteyerek ama izin vermedi. ''Ateşlisin, bu yüzden. Ilık su.'' Bedenimi düzeltti. Küvetin içinde yatar pozisyona geldiğimde gerçekten donuyordum. ''Soğuk'' dedim gözlerimi kapattığımda. Başımı küvetin arkasına yaslandırdı ve elleriyle masaj yapmaya başladı. Üşümeme rağmen gevşeyen bedenimle kendimi çok fazla kastığımı fark ettim. Eline şampuanımı döktükten sonra özenle saçlarımı yıkadı. ''Kapat gözlerini, yanmasınlar'' dedi saçlarımı durularken. Ateşimi sık sık ölçüyordu.

Bir kaç dakika sonra bornozuma sardı beni özenle ve kucağına aldı. Uykum gelmişti ve gözlerimi açık tutamıyordum. Beni odama çıkarttığında bir kedi gibi sokulmuştum ona. ''Çok hafifsin'' dedi beni yatağıma bıraktığında. Daha önce odaya çıktığında yatağımı açmıştı. Gülümsedim hafifçe. Çekmecelerimi kurcalamaya başladığında utanmıştım. ''İç çamaşırların nerede senin?'' 

''Ben hallederim.'' 

''Soruma cevap vererek halledebilirsin, evet.'' Gözlerimi devirdim. ''Sağdaki son çekmece.'' Çekmeceyi açtı ve beğeniyle süzdü hepsini. ''Hım...'' Utançla bakışlarımı ondan kaçırdığımda bir takım almıştı eline. ''Dantelli seçimimdir ama rahat olmaz hastayken'' dedi gözlerini kırparak. Ona kocaman gözlerle baktığımda ufak çaplı bir kahkaha attı. ''Hastayken utangaç oluyorsun'' dedi gülerek. Dolabımdan mavi tişörtümü ve lacivert şortumu da alıp yanıma geldi. ''Ben-''

''Sen yapamazsın'' dedi azarlayarak. Elleri bornozuma gittiğinde utançtan kıpkırmızı olmuştum. Islanmış sutyenimi  çıkartırken bornozla önümü kapatıyordum. Bu hareketime gülerek sutyenimi çıkarttı ve eliyle bornozu ellerimden kurtardı. O bedenimi kurularken utançtan bakamıyordum bile. ''Bu kadar utangaç olduğunu bilmiyordum Minik'' dedi. Hâlâ gülüyordu ya. 

''Bana bak'' dedi eliyle çenemi tuttuğunda. Utançla ona baktığımda dudaklarını birbirine bastırmış gülmemek için tutuyordu kendini. ''İnsan anneciğinden utanır mı Miniğim'' dedi etkileyici bir sesle. Nefesim kesilirken şaşkınlıkla ona baktığım sırada aldığı koyu kırmızı sutyenimi geçirdi ve arkadan taktı. Bana göz kırptıktan sonra bornozumla bacaklarımı kuruladı ve tek eliyle çıkarttı siyah külotumu. Gözleri gözlerimden başka yerlere inmezken utanmamam için bunu yaptığını biliyordum. Zaten o sırada aklım bambaşka senaryolardaydı. Yavaşça yine sutyenimle aynı renk olan külotumu giydirdi ve havluyla ıslak olan yerlerimi kuruladı. Üstüme mavi tişörtü, altıma da lacivert şortumu giydirdikten sonra banyodan getirdiği saç havlusuyla kuruladı saçlarımı. Bugün 2. kezdi. 

Saçlarımı kuruladıktan sonra cebinden siyah bir lastik toka çıkarttı ve bununla saçlarımı topladı. Daha sonra ise saçlarımın arasına kondurduğu ufak öpücükle beni yatağa yatırdı. Ona şaşkınlıkla ve hızlı atan kalbimle baktığım sırada gülümsedi. Üstüme örtüyü örttü ve son kez kontrol etti ateşimi. ''Ateşin düşmüş ama bürünme sakın. Ben önce gidip sana ilaç alacağım. Daha sonrada sıcak bir çorba yapacağım. O sırada yat dinlen, tamam mı?''

''Gerek yok ama-'' Çatık kaşlarıyla sustum. ''Anahtarlıkta arabamın anahtarı var. Kapının orada. Onunla git.'' 

''Tamam. Kalkma bak sakın, yat ben gelene kadar. Alıyorum ben evin anahtarını da, gelirim hemen. Açma kapıyı kimseye.'' 

''Tamam anne'' dedim bıkkın bir sesle.  O etraftaki eşyaları alıp son kez bana gülümsedikten sonra odadan çıktı. 10-15 dakika sonra ise evi terk etmişti.

Tanrı'm... 

GÜLÜMSE | gxg (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin