GÜLÜMSE | gxg (+18)

21. Bölüm:

Biz geldiiikkkk

Sözde bölüm uzun olacaktı ama gerçekten sınav haftasında yazamıyorum ve kafamda çok dolu bu sıralar

Bölümü salıp gidiyorumm

OY VERMEYİ VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYINIZ

Güzel okumalaarrr

Not: Duyurular için vs... Panomu takip edebilirsinizzzz :')

***

"Hangi ressam o anlamlı gözlerin hakkını verebilir ki?"

- Jane Austen -

Vera'nın evine geldiğimizde ona hâlâ kendimce trip atıyordum. Kendimi yatağına bıraktığımda ise somurtkan bir ifade yerleştirdim yüzüne. Dolabını açıp içinden iki takım çıkarttı o sırada. ''Anladım, çok mutsuzsun'' dedi gülerek. ''Ama böyle sevişemeyiz bak. Somurmaktan zevk alamazsın. Gerçi ben veririm.'' Gözleri beni süzerken yüzümü yatağa gömdüm. Elime geçen yastığı kör bir şekilde ona attığımda kahkaha attı. ''Arsız'' dedim boğuk bir şekilde. ''Sapık.''

''Ama sana sapık miniğim.'' Yatakta yanıma yerleşip bedenimi üzerine yuvarladı. Çığlık attığımda gülerek üstüme çıkmıştı. Yarı çıplaktı. Üzerinde sadece iç çamaşırları vardı ve bulunduğumuz konum işi zorlaştırıyordu. Nefesini yüzüme üflediğinde yutkundum. Kalbim o kadar hızlı atıyordu ki, eğer duyuyorsa bu rezillikti. 

''Gerçekten çocuk gibisin'' dedi kısık bir sesle. ''Sensin o'' dedim gözlerimi devirerek ve elimi saçlarını geçirdim. Yüzünü biraz daha yüzüme yaklaştırdığımda ''Gösterebilirim istersen'' dedim. ''Neyi?'' dedi dudaklarını birbirini bastırarak. ''Minik olmayan yerlerimi.''

Yutkunduğunda gülümsedim. Utanç bedenimdeki arzulardan görünmüyordu bile. ''Öyle mi...'' dedi mırıltıyla. Başımı yavaşça aşağı yukarı salladım. Bacaklarımı iki yana açıp bedenine sardığımda birbirimize sürtmüştük ve bu içimi fazlasıyla tuhaflaştırmıştı. Bununla birlikte dudaklarını dudaklarıma bastırdığında ağırlığını biraz daha üstüme bıraktı. Kısıkça inlemem dudaklarımı emen dudaklarında kaybolduğunda, hırsla üst dudağını dişlerimin arasına aldım.

Bedenlerimiz yer değiştirdiğinde çenesine ve oradan boynuna öpücükler kondurdum. Kokusu sarhoş edebilirdi belki ama bana ilaçmışçasına ardı ardına öpücüklerimi sıraladım. Gerdanına doğru yol aldığımda saçlarımdan tutup beni kendine çekti ve tekrar birleştirdi dudaklarımızı. 

Bir süre sonra alınlarımız birleştiğinde nefes nefeseydik. ''Sen'' dedi kısık nefeslerinin arasından. ''Beni çileden çıkartacaksın.'' Bedenimi yana ittirip yataktan kalktığında yüz üstü yatıp kollarımı çenemin altında birleştirdim. Giyinen Vera'yı izlerken sırıtıyordum. Ufak bir ıslık çaldığımda ban dönmüştü. ''Anneciğim'' dedim arsız bir şekilde onu süzerken. ''Çok seksisin.''

Gözlerini devirip üstüne siyah bol tişörtünü geçirdiğinde çoktan koyu gri bir şort giymişti. Saçlarını açıp tekrar topladığı sırada üstüme kıyafetlerinin benzerinden bir takın attı. Gri bol bir tişört ve siyah bir şort. Homurdanarak kıyafetleri alıp odanın kapısına yöneldiğimde kolumdan çekti ve gülümsedi. ''Sanki görmedim hiç'' dedi. ''Tabii görmediklerimi göstereceksen,'' bedenimi süzdü baştan aşağı. ''Görebilirim. Utanma.''

Gözlerimi devirip banyoya girdim ve hızla üstümü değiştirdim. Odaya döndüğümde Vera yoktu. Kıyafetlerimi çantamın yanına koyup mutfağa ilerlediğimde elindeki kapakla tencereyi kapattı.

''bu ne?'' diye sordum arkadan beline kollarımı dolayıp. Başımı omzuna koyduğumda o da geriye doğru atmıştı başını ve ortaya çıkan boynu çok güzeldi. ''Mısır patlatıyorum'' dedi. Yutkunduğunda adem elması gayr-i ihtiyarî bir şekilde hareket etmişti ve bu görüntüyü hiç bıkmadan izleyebilirdim. Ama belki de, azarak?

Boyun girintisine bir öpücük kondurup onu kendime çevirdiğimde gülümsedi. ''Bir şey soracağım'' dedim. ''Sor Minik.''

''Şimdi belki saçma olacak ama... Tuhaf ve klişe bir soru ama, biz şimdi neyiz?''

Güldüğünde gerginlikle yutkundum. Burnuma ufak bir öpücük kondurup sırıttı. ''istersen iki arkadaş, istersen sevgili. Ama ben oyumu ikincisinden yana kullanıyorum.'' Burukça gülümsediğimde bu sefer de gülümsememden öptü. ''Emin misin?'' 

''Emin olmasam neden söyleyeyim miniğim?''

''Bilmem'' dedim omuzlarımı kaldırıp indirirken. ''O zaman...''

''Ne miyiz? Birbirini arayan iki sevgiliyiz ve şimdi kavuştuk. Anlıyor musun? Sen benim miniğim, sevgilimsin Lâl ve anneciğin, seni seviyor.''