34. Bölüm:

3.4K 87 14
                                    

Kıyamadım, sakin bir bölümle geldim size. Tatlı okumalar ve OY-YORUM YAPMAYI UNUTMAYINIZZ

Bölüm Şarkısı: Can Kazaz \ Sürsün Bahar

***

"İnsanlar hem doğruyu bulmak hem de aldanmak için yaratılmıştır."

-Hüseyin Nihal Atsız-

Bin bir eziyetle çektiğim eyelinerımı kontrol ederken içeri giren Arkın ile gülümsedim. Elindeki kravatı gösterdiğinde gülerek yanına gittim. ''Bir şeyi de becer'' dedim kravatı boynundan geçirdiğimde. ''Keşke birisi de benim şu eyelinerımı çekse'' dedim yakalarını düzeltirken. ''Ben çekemem'' dedi gülerek. ''Ben de çekemiyorum zaten.'' Kravatını bağlamayı bitirdikten sonra üstünü düzeltip geriye adımladım ve onu süzdüm. Siyah düz takımı içerisinde oldukça hoş duruyordu. Saçlarını iki saat fön çekmiş, tıraş olmuş ve bir sürü para yatırdığı takımını giymişti. 

İnsan bir şeyden korkarsa kaçardı. Biz yüzleşmekten korktuğumuz her şeyden kaçıp, köşeye saklamayı tercih ediyorduk. Tüm konuşmaları, o günü, olanları unutup bugüne odaklanmaya çalıştım tekrardan.

Bugün ne mi vardı? Vera ile evleniyorduk. 

Şaka şaka. Hâlâ o aşamaya geçemedik.

Arkın'ların düğününe gidiyorduk. Meltem Abla'nın, yani Arkın'ın üvey ablasının düğününe. Üstümde ki mavi elbiseye göz gezdirdim son kez. Belimden oturmalı, askısız, düz bir elbiseydi. Tül eteği baldırlarımı ancak kapatsa da rahatsız olmuyordum. Çünkü fazlasıyla hoştu. Beyaz zarif topuklularımın üstünde dönerek arkamı döndüm ve içime sindiğine emin olana kadar inceledim. Hatırını yok sayamayacağım kadar olan sırt dekoltesi ile yaşımı oldukça olgun gösteriyordu. Sade makyajım ile ve protez tırnaklarımla fazla kadınsıydı duruşum. Lise öğrencisinden çok...

Üstüme beyaz kısa ceketimi alıp Arkın ile evden çıktığımda Vera ile göz göze geldik. Arabaya yaslanmış telefonuyla oynarken bakışları beni bulmuştu. Üzerindeki yeşil saten elbise fazlasıyla kısaydı. Ben bacaklarını beğeniyle süzerken çatık kaşlarıyla beni izliyordu.

''Aman Allah'ım'' dedi Arkın Vera'yı kucaklarken. ''Neden bu kadar seksisiniz siz?''

Yolculuğumuzda ki tek ses arabada çalan müziklerdi. Arkın bulduğu tüm saçma şarkıları bize dinletmişti. Üzerime çöken uyku hâliyle esneyerek arabadan indiğimde Arkın ile Vera gülüşüyordu. 

''Var ya'' dedi. ''Efsaneyiz oğlum biz!''

''Kim gaza getiriyor bunu ya?'' dedim ona göz devirirken. ''Mükemmel oluşumuz'' dedi yanaklarıma hafif bir öpücük bıraktığında. Ona göz devirip Vera'nın kollarının arasına girdiğimde ikisi de hâlâ gülüyordu. ''Neye gülüyorsunuz?'' dedim Vera ile kol kola içeri girerken. ''Anlatırım birazdan'' dedi göz kırparak. Kalbim bu hareketiyle erirken ellerimi sımsıkı tuttu ve ben kendimi sakin tutmaya çalışırken Arkın'ın peşinden içeri sürükledi. Oldukça erken gelmiştik Arkın yüzünden ama şikayetçi değildim. Vera ile gözlerimi dolduruyordum. Uykumu saymazsak güzeldi. 

Köşedeki orkestradan gelen huzurlu keman sesiyle Vera'nın açıktaki boynuna bir öpücük kondurdum ve neşeyle Meltem Abla'ya sarıldım. ''Çok güzelsin'' dedim gülerek. ''Sen de'' dedi neşeyle. Heyecanla hepimize sarılırken Arkın ile uzun uzun sarıldılar. Bir ara dolan gözleriyle yediği azarla tekrar gülümsedi ve bize birer duvak taktı. Beyaz duvak Vera'ya fazlasıyla yakışırken omuzlarına kalınca dökülüyordu. En azından küçükken bize verilen dandik taçlar gibi değildi. 

Saçları arasına taktığı duvağını düzeltirken göz göze geldik. Ona hafifçe gülümsediğimde kafamda onunla evlenişimizi hayal ediyordum. Bu beni daha da heyecanlandırırken alt dudağımı ısırarak bakışlarımı ondan kaçırdım. 

Tüm koşuşturmacalar oldukça yorucuydu. Ve sanırım ben düğün falan istemiyordum.

''Gelin ile damadı alabilir miyiz?'' Arkın kafasını gelin odasına soktuğunda Meltem Abla ve Ozan Abi el ele tutuşup gülümsediler. Bakışlarındaki duygular, görülmeye değerdi. 

Ben de kıskanarak Vera'nın elini tuttum ve onun kahkahalarıyla peşlerinden sürükledim.

İkisi nikâh masasına oturduklarında ise somurtarak Vera'ya sarıldım. Ben de evlenmek istiyordum. Acaba hazır nikâh memuru varken evlense miydik? 

''Sevgilim'' dedim boynuna dudaklarımı bastırmadan önce. ''Evlenelim mi?''

Kahkaha attığında omzuna vurdum sinirle. ''Ciddi olsana!''

''Sevgilim'' dedi gülerek kollarını boynuma doladığında. Çoktan gelin ile damat ''Sürsün Bahar'' eşliğinde dans etmeye başlamıştı. Bunlar ne ara evlenmişti ya? ''Dans edelim mi?''

Başımı hevesle aşağı yukarı salladığımda ben de kollarımı beline doladım. Alınlarımız buluştuğunda ise huzurla kapattım gözlerimi.

''Sürgün bana,
Pencereler,
Bekler seni gelincikler...
Sürsün bahar,
Sen gelirsin diye.'..'

''Neden bu şarkıyı seçmişler biliyor musun?'' Gözlerimi açmadan dudaklarımı büzdüm. Onun kokusu buram buram ciğerlerime dolarken, bu anın bitmemesini istiyordum.

''Neden?''

''Yok yok, hiç ağlamıyorum.
Her ay sonunda yine İstanbul yolu.
Artık ev istemiyorum,
Ama ağaçlar olsun,
Ormanlık sağım solum.
Şimdi ışıklar içindesin,
Tam da istediğin gibi.
Başucunda bir zeytin ağacı,
Bekliyor istediğin gibi...''

''Bana da bir muhabbet sırasında Arkın anlatmıştı. Lisede tanışmışlar. Çok âşıkmışlar ama ayrı üniversiteler gelip de, ayrı şehirlere gittiklerinde ayrılmışlar. Meltem Abla İstanbul'da kalmış ama Ozan abi İzmit'e gitmiş. Ama her ay sonunda, her fırsatta ve her tatilde İstanbul'a geliyormuş. Bir gün ise kaza yapmış.'' Kaşlarım çatıldığında burnuma bir öpücük kondurdu.

''Arkada bu şarkı çalarken, telefonla konuşuyorlarmış. Kazayı ağır atlatmış. İstanbul'da uzun süre tedavi görmüş. Bir gün, Meltem abla bu şarkıyı açmış zar zor. Yasak hastanede normalde ama gizlice yapmış sanırım. Ve o gün, uyanmış Ozan abi. 2 haftanın ardından, tekrar aynı şarkıda buluşmuşlar. Aylar sonra da evleniyorlar işte.'' 

''Bu şarkıda ayrıldılar ve şimdi, aylar sonra, bu şarkıda birleşiyorlar'' dedim tebessüm ederek. Gözlerimi açtığımda parlayan gözlerini gördüm. Gülümseyerek biten şarkıyı umursamadan devam ettik dans etmeye. Bir köşede, öylece salınıyorduk ama bizim melodimiz herkesten ayrıydı.

Zaman aktı, insanlar etrafımızda yer değiştirdi; müzikler değişti ama biz hiç ayrılmadık. Bir köşede, herkes ayrı bir melodi yakaladık ve öylece dans ettik. 

Gözlerine her baktığımda kalp atışlarım hızlanıyordu. Kendimi ona kaptırmış, öylece sürükleniyordum. Her şey anlamını yitiriyordu o varken. 

Tüm davranışları, tüm olanlar, tüm olacaklar... Vera vardı, miniğim deyişi ve gülümseyişi...

Gerisi nasıl önemli olabilirdi ki, o varken?

GÜLÜMSE | gxg (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin