22. Bölüm:

7K 158 24
                                    

Geç oldu ama biz geldiiikkk

Sınavlardan kaynaklı bölümü yeni düzenleyebildim, kusura bakmayınn

Daha uzun bir bölüm oldu. Size güzel okumalaarrr

OY VERMEYİ VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYINIZZZ

***

''Unutmak olmazsa insanoğlu nasıl yaşardı bunca acı ortasında?''

-Victor Hugo-


Okulda onunla ilk günüm fazlasıyla garipti. Sevgili olarak diyorum. Herkesin içinde beni öpmesi, sarılması, elimi tutması, daha az didişip daha çok öpüşmemiz... Kendimize belli yerler bile belirledik, arada gidip elleşiyoruz. Bildiğiniz kuşlar gibi flörtleşiyoruz ama bu çok garip. 

İçim içime sığmazken bir taraftan huzursuzum da. Sanırım korkmaya başlıyorum. Vera'yı kaybetmekten. 

''Minik'' dedi yanağımı sıktığında. Yüzümü buruşturdum. ''Ne yapıyorsun burada tek?''

Arka bahçedeki ağaçların arasında bulduğum küçük alan rahatlatıcıydı ama tek korkum kafama böcek düşme ihtimaliydi. Ağaçların altında bu yüzden pek fazla oturmayı sevmem. 

''Bilmem'' dedim gülerek. Yanıma oturmuştu bu sırada. ''Oturuyordum öyle.'' Kısılan gözleriyle bir kaç saniye beni süzdüğünde yutkundum. Gözleri, fazla güzeldi. Bir kaç saniye onun güzelliğine daldığım sırada bedenimi çekip sarıldı. Başım göğsüne yaslandığında kolları beni sardı ve saçlarımın arasına ufak bir öpücük kondurdu. ''Bücür, yıkanman lazım.''

Omzuna vurarak ondan ayrıldığımda kahkaha attı. ''Ne yani, terlisin. Doğruları da mı söylemeyelim?''

''Öküz.''

''Sana öküz bebeğim.''

''Of, yürü git ya.''

Kahkaha atarak kolumdan tutup beni kendine çekti ve kucağın doğru yatırdı. ''Vera ya'' diye mızmızlandığım sırada gülerek önce burnuma, sonra da dudaklarıma kısa bir öpücük bıraktı. ''Lâl'im ya...''

''Gerçekten çok dengesizsin'' dedim gülümseyerek. İçim yumuşamıştı öyle deyince. Omuz silkti gülerek ve çalan zille alt dudağını büzdü. ''Lanet zil'' dedi burnunu çekerek. Gülerek yüzüne doğru yaklaştım ve minik öpücükler kondurdum. ''Lâl-''

Dudaklarımı dudaklarına sertçe bastırdığım sırada bedenini geriye doğru ittirdim. Yavaşça toprak zeminle buluşan sırtının ardından alt dudağını esaretim altına almıştım. Uzun soluklu öpüşmemiz ardından gelen öksürük sesiyle ''Yine mi'' diye inledim dişlerimin arasından ve başımı göğsüne gördüm. Gülerek Arkın'a bakan Vera kendini tutamayarak bir kahkaha attı. ''Ayrılın amına koyayım. Yiyişip duruyorsunuz ancak.''

Vera'nın üstünden ayrılıp homurdanarak Arkın'ın ensesinden tutup eğdim. ''Senin ben soyunu sopunu... Dedektör mü taktın amına koyayım!?''

''Lan-''

''Sus, yürü!''

Arkın'ı ensesinden tutarak sınıfa çıkarttığıma Vera hâlâ arkamızdan kahkaha atıyordu.

***

Çıkışta dayımın arabasıyla eve giderken radyoda çalan şarkının kısık sesinden başka pek bir ses yoktu arabada. Dayım sessizliği sevmemiş olacak ki gülümseyerek ''Günün nasıldı?'' diye sordu. ''Güzeldi'' dedim. ''Senin nasıldı?''

''Müdür işlerinin dışında güzeldi.'' Güldüğümüz sırada radyodaki şarkı değişmişti. Mavi Gri'den ''Altüst Olmuşum'' çalıyordu. ''Sınava hazırlanıyor musun?''

Üniversite sınavı aklıma gelince yüzümü buruşturdum. ''En son ne zaman çalıştım hatırlamıyorum'' dedim gülerek. ''Çalışman lazım. Ben de sana istediğin tüm desteği vereceğim güzelliğim ama senin de çabalaman lazım yoksa benim elim kolum ne kadar uzun olursa olsun, içinde olmazsa yapamazsın.'' Şarkı tekrar değiştiği sırada huysuzca koltukta yatar pozisyona geçip kollarımı göğsümde topladım. ''Bunların hepsini ben de biliyorum ve istiyorum ama bir dönem var, hiç bir şey yapasım gelmiyor. ''Vera ile olan şeyler dışındaydı bu tabii.

''Seni de anlıyorum. Öğrencilik zor ama biraz biraz çalış. Özel hoca falan tutalım. İstersen rehberliğe de başla, onlar yönlendirsin bizi.''

''Teşekkür ederim'' dedim yanağına sulu bir öpücük kondurup. ''Dayıların kralı ya. Adamıma bak!''

Kahkaha attığı sırada onunla didişmeye başlamıştık. Bu sırada dayımın evine geldiğimizde kahkaha atarak indim arabadan. ''Gerçekten bir değişiktik. Hiç böyle bir çocuk görmemiştim. Ağaçtan kuşum ben diyerek atlamak nedir kızım?''

Belime bir kolunu doladığında ben de aynısını yaptım ve birlikte eve ilerledik. O kapıyı açarken ben hâlâ gülüyordum. ''Ne bileyim ben ya, Allah Allah. Çocukmuşum işte.'' 

Kapıyı açıp içeri girdiğimizde gülerek salona koşturdum. ''Düşeceksin!'' diye bağırdı arkamdan dayımın büyük salonuna koşarak girdiğimde.

Çantamı koltuğa bıraktığıma camın oradaki bedeni görmemle kaşlarımı çattım. Uzun dalgalı saçları belinden aşağı sarkıyordu. yer yer beyazlamış saçları, uzun boyu ve zayıf bedeniyle üzerindeki siyah elbise zarif duruyordu. Bana doğru döndüğünde kim olduğunu çözmeye çalışıyordum. ''Dayı!'' diye bağırdım. Mutfaktaydı büyük ihtimalle. ''Misafirin var sanırım!''

İçeri geldiğinde önce bana sonra ise kadına baktı. Kaşları çatıldığında ''Ayla?'' dedi. ''Burada ne işin var?''

Kadına döndüğümde bir kaç saniye ellerim titremişti. ''Ayla mı?'' dedim düz bir sesle. ''Lâl sen odana çık.''

''Dayı-''

''Odana.''

Kadını biraz daha incelediğim sırada bana gülümsedi. ''Merhaba küçük hanım. Abimin kusuruna bakma, saygısız biraz. Ben seninle konuşmaya geldim. Gel hadi.''

Kaşlarımı çattığımda bir adım geriledim. ''Lâl, odana güzelim'' dedi dayım kadının kolunu tuttuğu sırada. ''Ağabeyim, bu ne saygısızlık? Kızım ile konuşamayacak mıyım ben?''

''Kızın değil. Lâl odana çık.''

''Dayı-''

''Çık!''

''Kızımdan mı ayıracaksın beni? Lâl'im, bebeğim-''

''Kes Ayla sesini.''

Bir iki adım daha gerileyip her şeyden arınmış bir şekilde yukarıya çıkan merdivenlere ilerledim. Dayım ile Ayla'nın, ya da annemin bağrışmalarını yok sayıp kafamı yastığa gömmeden önce aldığım kulaklıklar seslerini daha az duymama sebep olmuştu.

***

Bölüm hakkındaki düşüncelerinizi buraya alayım...

Bakayım yıldızı parlattınız mı siz?

GÜLÜMSE | gxg (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin