0.1

23.3K 519 2.2K
                                    




HELLO, BEBEKLERİM.

YENİ BİR KURGUYLA SİZİNLEYİM, UMARIM ÇOK BEĞENİRSİNİZ.

Hoş geldiniz.

Başlama tarihleri buraya.

Bölüm şarkısı:  Sor bana pişman mıyım - Duman

Hayatı boyunca kimseden yardım almayan, her düştüğünde daha güçlü bir şekilde kalkan  insanı ne ile sınayabilirdiniz?

Hangi yaşanan olay tek başına kalkıp bütün yaralarını kendi temizleyen insanı derinden etkilerdi?

Sorduğum sorularının hiç birinin cevabını bilmiyordum, bildiğim tek şey ayrılığın can yakmadığıydı. Elimde duran telefonla artık tükenmiş, bizden geriye bir şey kalmamış sırf  ayrılırsam ayıp olur dediğim dört senelik ilişkimi tamamen bitirmiştim.

Evet, kendimi dağıtacak kadar üzülmemiştim ama bu uzaklara daldığım gerçeğini değiştirmiyordu değil mi?

Atalay Dinçer'in senden bu kadar basit vazgeçeceğine inanıyorsan, eyvallah.

İç sesim maalesef haklıydı, dört sene boyunca takıntılı bir ruh hastasıyla birlikteydim ve bu asla kendi isteğimle değildi. Defalarca beni aldattığını yakalamış her defasında ondan ayrılmıştım ama Atalay ayrılığı kabullenemeyip her defasında ağlayarak, yalvararak kapıma gelmişti.

Rahatsız etme boyutları gittikçe yükseldiği için hep affeder gibi yapıp, hayatıma devam etmiştim. Bir nevi onu yok saymıştım ama o devir bitmişti çünkü ben  bu durumdan fazlasıyla sıkılmıştım.

Ayağa kalkıp, mutfağa giderek kendime bir bardak su doldurdum. Sudan bir yudum aldığımda artık toplanma zamanı gelmişti. Şimdi yapmak istediklerini yapma sırası bendeydi.

Hazırlanıp  evden dışarı çıktığımda, hissettiğim hafif rüzgar ile gözlerimi kapatarak derin bir nefesi içime çektim. Gözlerimi açıp, başımı gökyüzüne kaldırdığımda beni milyonlarca küçük ışık karşılamıştı.

Ağustos ayında olduğumuz için cadde fazlasıyla kalabalık ve renkliydi. İnsanların arasından taksiye ulaşmak için yürüdüğümde, çarptığım bedenler sanki onlara hiç dokunmamışım gibi yürümeye devam ediyordu.

Sonunda öldürücü kalabalıktan bedenimi kurtararak taksiye ulaştığımda homurdanarak arka koltuğa kendimi attım.

Taksiciye ''Porto Riko'' dediğimde arabayı çalıştırdı.

Hareket eden araba ile camdan dışarıyı izlemeye başladığımda karşılaştığım manzara huzur vericiydi. Yol kenarında bulunan ağaçların şekilsizliği, gözümden kayıp giden binaların varlığı bana her şeyin geçici olduğunu ve değişebileceğini anımsatıyordu.

Yaptığın şeyin umarım farkındasındır.

İç sesim düşünmeyi ertelediğim davranışı önüme sunmuştu. En fazla ne olabilirdi oraya gidip eğlenecektim ve gecenin sonunda evime dönecektim. Uzun süredir istediğim şeyi yapacaktım.

Atalay'ın  isminin bile geçmesine tahammül edemediği  bir yere gidiyorsun.

Haklıydı  Atalay'dan ayrıldıktan sonra buraya gelmem büyük bir kaosa neden olabilirdi ama bu şu an düşünmek istediğim en son şey bile değildi.

İç sesimle olan karşılıklı muhabbetimizi kesen şey taksinin durması olmuştu.

Arabadan inip, karşımda duran sokağa baktığımda ürpermeden edemedim.

MASKE +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin