Sandrayla Sabina şakalaşmaya devam ederken yanlarına gelen kadınla ikisi de dikleşti. Kadın direk Sandraya ithafen "kralımız akşam sizi odasına bekliyor". Sandra kafasını ağır ağır salladı. Kadın yanlarından uzaklaştığında Sabrina utançla başını yana eğdi. Sandra Sabrinaya dönüp "sakın bir daha başını eğme, unutma bu da planımızın parçası, utanılacak bir şey değil" Sabrina ağlamaklı bir şekilde
"yemin ederim leydim, o odaya sizin yerinize, ben gitmek isterdim. Çünkü sizi bu şekilde kullanması beni çok üzüyor, kendimi çok kötü hissediyorum. Elimden hiçbir şey gelmiyor, bir şey yapamıyorum, sadece sizin oraya zorla gidişinizi izlemekten başka yapacak bir şeyimin olmaması bana çok koyuyor. Bunun için sizden çok ama çok özür dilerim." Aniden ağlamaya başlayan Sabrinayla Sandra öylece kala kalırken, ellerini Sabrinanın yüzüne götürüp en yumuşak tonda ki sesiyle "lütfen bana bak " Sabrina yaşlı gözleriyle utana sıkıla kraliçesine baktığında, Sandra en içten ve buruk gülümsemesiyle "bu senin suçun değil, lütfen benden bir daha bu konu için özür dileme. Olması gerekiyormuş, yaşamam gerekiyormuş olmuş. Hem, aynı durumda sen olsaydın ben daha çok üzülürdüm, bu yüzden başını dik tut ve bir daha da böyle şeyler düşünme." Sabrina kraliçesinin dolu gözleri ve dedikleriyle daha çok ağlamaya başladığında. Sandra, Sabrinayı kendine çekip sarıldı. Sandra kendini oldukça zor tutarak ağlamasını engellemeye çalışıyordu. "Lütfen Sabrina bu kadar ağlamamalısın yoksa beni de ağlatacaksın " Sabrina hıçkırıklarının arasından "özür... diler...im...ley..dim elim..de değil" Sandra, Sabrinaya daha sıkı sarılarak "rahatlayacaksan ağla ama lütfen bir daha bu konu için ağlama. Seni seviyorum bu yüzde seni ağlarken görmek içimi parçalıyor" Sabrina kraliçesine sıkıca sarılmaya devam ederek, belirli bir süre ağlamasını devam ettirdi. Bir zaman sonra sakinleşen Sabrina, kraliçesinden ayrılıp "sizi üzdüğüm için özür dilerim kraliçem." Sandra gülümseyerek "önemli değil, söyle bana rahatladın mı bari?" Sabrina başını usulca sallayıp "evet leydim" Sandra gülümseyerek "tamam o halde özür dilemene gerek yok "
Sandra, Sabrinanın sakinleştiğinden emin olduktan sonra odasına geçip hazırlanmaya başladı. Kıyafetlerini usulca üstünden çıkarıp duşa girdi. Sıcak suyu ayarlayıp yavaşça bedenini suyun altına soktuğunda tüyleri ürpermişti. Düşüncelerinden her ne kadar kaçsa da Sabrina haklıydı, gerçekten Jasperın odasına zorla gidiyordu. Sevmediği hatta nefret ettiği adam onun bedenini hunharca kullanırken nasıl mutlu olabilirdi. İçinde tuttuğu gözyaşları salınmaya başladığında Sandra da ağlamaya başladı. Ağlaması şiddetlenirken kendisine kızıyordu. Bu aptal aşk denilen şeye kendisini kaptırmıştı, şimdide acısını çekiyordu. Sandra sonlara doğru kendini toparlayarak duştan bir hışımla çıktı. Suyun altında kalmaya devam ederse daha çok ağlar ve kendisini suçlardı bunu biliyordu.
Sandra giyinmeden önce daha kuvvetli zehri vücuduna sürdü. Başlarda etkisi az olan zehir şimdi daha kuvvetli olduğundan Sandranın vücudunu da yakıyordu, kısmi bölgeleri kızarıp kaşınmaya başlamıştı bile. Neyse ki panzehri biliyordu bu işler biter bitmez onu kullancaktı zaten. Sandra zehri süründükten sonra zehri Jasperın içeceğine de katmak için yanına aldı. Bugün büyük oynayacaktı.
Jasper odada Sandrayı beklerken şarabından kendisine bir bardak koydu. Bu aralar çok çalıştığından başı ağrıyor ve haslüsinasyonlar görmeye başlamıştı. Ara vermeliydi. Kapı çaldığında Jasper dikleşip yarım ağız gülümsemesiyle "gel" dedi. Sandra içeri tüm ihtişamıyla girdiğinde Jasper ona bir kez daha aşık olduğunu anladı.
Sandra kıyafetlerini hızlıca giyip Jasperın odasının önüne geldiğinde nasıl dikkat dağıtacağını düşünüyordu. Aklına gelen fikirle avcunun içine sıkıştırdığı küçük şişeyi sıkıca tuttu. Belli olmaması gerekiyordu. İçerden gelen gel komutuyla Sandra tüm ihtişamıyla içeri girdi. Tahmin ettiği gibi Jasper kendisine şarap doldurmuş yudumluyordu. Sandra direk olarak Jasperın yanına giderek elindeki şarabı yavaşça alıp ağzına götürdü.
![](https://img.wattpad.com/cover/238910404-288-k291514.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İZLER
Historical FictionGüçlü bir krallığın ilk kızı olup piyon olmak zordu, özellikle sevilmeyen ve genelde yem olarak kullanılıp ilk yenilen piyon olmak. Hayatım bir satranç oyunu gibiydi. Bazen şah mat olurken, bazen şah mat yapıyordum. Ne kadar fazla zafer kazanırsam...