Sabahın erken saatlerinde uyanan Sandra ayağa kalkıp banyoya girdi. Kısa bir duşun ardından içeri girip giyinmeye başladı. Üzerine sarı papatyalı bir elbise giyip saçını yukarıdan topladı. Belindeki kayışı güzelce bağlayıp gülümsedi, bu gün neşeliydi neticede istediği her şey yolundaydı. Kapı çalındığında tüm gülümsemesiyle kapıya döndü. Kız kardeşi içeri girdi. "Günaydın abla hazır mısın?" Sandra gülümseyerek "evet ablacım." İkisi birlikte dışarı çıktılar. Helen çok neşeli gözünküyordu kral ve kraliçe at arabısına binmiş kızlarını bekliyorlardı, Sandra at arabasına binecekken, hizmetli Sandraya hafif sarı renkte olan şal uzattı Sandra tüm içtenliğiyle teşekkür edip, arabaya geçip Helenin yanına oturdu, karşısında kral ve kraliçe oturuyordu.
Araba harekete geçtiğinde annesi Helenle sohbet etmeye başladı. Kraliçe Sandraya bakıp kocasıyla konuştuğu konu aklına gelince sinirle önüne dönüyordu. Sandra babasına bakıp "lordum isyan ne durumda" diye sordu. Kral gözlerini kızına döndürüp "devam ediyor" dedi, sonra Helene bakıp "burada konuşulacak konu değil" dedi. Sandra kardeşini yandan bakıp kafasını salladı. Kardeşi küçüktü ağzından kaçırabilirdi. Dikleşip arkasına yaslandı at arabası durunca başta Helen inmiş sonra Sandra kral ve kraliçe inmişti. Sandra elbisesinin kayışını düzeltip ilerlemeye başladı.
Dük Joseph in malikanesine gelmiştiler. Dükün annesi çay partisi düzenlemişti, Sandra kapıda Josephi görünce gülümsedi. Josephte Sandraya bakıp gülümsediğinde. Annesi gözlerini krala çevirdi, kral ise Josephe sinirle bakıyordu. Kraliçe sessizce "sakin ol " dediğinde. Kral kraliçeye bakıp "sakinim" dedi. Sandra Josephe reverans yapıp, dük Joseph dedi. Joseph de reverans yapıp leydi Sandra dedğinde Sandra dükün yanından yavaşça geçip içeri girdi.
Leydi Rozaline her yere gülümseyerek bakıyor ve sohbet ediyordu. Sandra gülümseyip leydi Rozalinenin yanına gelip. Leydim demiş ve reverans yaptığında leydi Rozaline Sandraya bakıp. "Hoş geldin Sandra , yine çok güzel olmuşsun." Sandra tüm içtenliğiyle gülümseyerek. "Teşekkürler leydi Rozaline, sizde her zamanki gibi çok naif ve şıksınız." Leydi Rozaline içtenlikle gülümseyip teşekkür etti. Sandra arkasından annesinin sesini duyunca leydi Rozaline den uzaklaşıp annesine yer açtı ve yavaşça diğer leydilerin olduğu alana yöneldi. Sandra etrafı incelerken, kontes Jeslini göremiyordu. Bu gün gelmemiş miydi yoksa? Arkasından duyduğu sesle Sandra oraya yöneldi, babası Josephle konuşuyordu. Babası sandraya bakıp onu yanına çağırdığında Sandra bu duruma şaşırsa da bozuntuya vermeden yanlarına gitti.
Babası Josephe bakıp "benden sonraki veliahtım Sandradır", Joseph şaşkınlıkla bakarken, Sandra tüm içtenliğiyle gülümsedi. Babası devam edip "ittifağımız ve dostluğumuzun devam etmesini istiyorum, yakın bir zamanda tekrar anlaşmalıyız. " Joseph hala Sandraya bakarken, "tabi lord Robert ama bu anlaşmayı veliahtınız olan Sandrayla yapmak isterim." Sandra kıvrak bir şekilde gülümseyerek, "buna sevinirim lord Joseph," kral kızına baktı. Aynı annesine benziyordu, annesinin Sandrayı neden bu kadar sevdiğini şimdi daha iyi anlıyordu. ( Annesi kraliçe Ofelia)
Kral gülümsedi en azından gözü arkada kalmayacaktı, kralın gözleri sevgili eşi Kareni bulunca onu inceledi, Sandraya kötü bakıyordu. Kral Sandraya bakışlarını yöneltti, kral aslında kızını seviyordu. Sadece eşine uyduğu için kızına sevgisini pek verememişti ama ona rağmen kızı bu durumu toparlamış gözüküyordu. Kızıyla gurur duydu. O sevimli, tehlikeli ve korkulacak bir kraliçe olacaktı, aynı annesi kraliçe Ofelia gibi...Kral gülümsedi kral Andreas yani 'babasının' neden annesini seçtiğini daha iyi anladı çünkü geleceği ön görmüştü. Kraliçe Ofelia ileriye dönük düşünüp babasına hep akıl vermişti. Kral kızının da böyle olmasını ve büyük bir kralla evlenmesini istiyordu. Bu yüzden hiç evlenmesi için baskı yapmamıştı. Eşine rağmen hem de. Kızıyla Josephin konuşmaları dikkatini çekince dinlemeye başladı.
Sandra Josephe ciddiyetle bakıp "lord Joseph isyan ne durumda acaba." Lord düşünceli bir şekilde "şuan iyi durumda, general güçlü adamlarını halkın arasına salıp onları dindirdi, leydim" Sandra kıvrak bir şekilde tekrar gülümseyerek, "planım işe yaramış demek ki" kral ve lord şaşırırken, lord "ne planı?" Diye sorunca. Leydi hazırladığı planı Josephe ve babasına anlattı. (Biraz eksik anlatsa da) babası tekrar gülümserken, kızıyla tekrar gurur duydu.
Joseph Sandraya bakıp "sizin gibi zeki bir veliaht prensesle anlaşma yapmak büyük bir onur olacak öyleyse dedi." Sandra hafif bir kahkaha atarken, görgü kurallarına dikkat ediyordu. "Teşekkürler lord Joseph bu benim için de büyük bir onur olacak." Kraliçe Karen kızının yanına gelip gülümsedi, "leydi Maria seni soruyordu, istersen yanına uğra." Leydi Sandra annesine baktı. Bu bir istek değildi aslında bir emirdi, annesine gülümseyip "tabi kraliçem hemen gidiyorum" demiş ardından da arkasına dönüp ona bakan leydi Marianın yanına ilerledi.
Leydi Maria Sandraya yapay bir şekilde gülümseyip reverans yaptı, "leydim" dediğinde. Sandra da "Maria" dedi. Maria leydiye Jospehle arasında geçen mükemmel diye adlandırdığı ilişkisini anlatmaya başladığında, Sandra sıkılmış bir şekilde iç çekti. Sadnra dikkatini kardeşine çevirdiğinde onun ortada dans ettiğini gördü. Bir kaç lord kardeşine bakıp gülümsüyordu, güzel bir kardeşi vardı. Bir kaç tane dükü tavladığı kesindi. Leydi Rozaline sandranın yanına gelip "çok güzel bir kardeşiniz var leydi Sandra." dediğinde Sandra gülümseyip "evet leydim, haklısınız bir kaç tane dükü kendisine çektiğini şimdiden görüyorum. " Leydi Rozaline sandraya dönüp, "peki siz kendinize bir kaç dük çektiniz mi ?"
Sandra gülümseyip "hayır leydim, derslerimden pek bir vaktim kalmıyor bunun için."
Rozaline düşünceli bir şekilde Sandraya baktı "o zaman kafanızı biraz olsun dağıtmanız lazım, oğlum Josephle dans edin." Leydi Sandra içtenlikle gülümseyip "bu şerefe beni nail ettiğiniz için çok teşekkürler leydi Rozaline." Arkasında olan Maria sinirle konuşulanları dinliyordu. Nasıl olurda o buradayken Sandrayla Joseph dans ederdi. Leydi Rozaline oğlunu yanına çağırıp oğluna baktı. Josephe bakarak "leydi Sandrayı neden dansa kaldırmıyorsun oğlum? " diye sordu. Joseph gülümsemiş ve Sandraya dönerek, elini uzatıp. "Bu şerefi bana bahşeder misiniz leydim? " Dediğinde. Maria öne çıkıp konuşacakken Sandra "tabi ki lord Joseph" dedi. Sandra hafifçe elini lordun elinin üstüne koydu ve açık alana doğru ilerlediler.Maria ise arkalarından öfke ile bakıyordu. Bu görüntüye dayanamayacağı için orayı terk etti. Klasik Belmont dansını yapmaya başladılar. Bu dans çok eskilere dayanıyordu. Kızları çok narin oynaması gerekirken, erkeklerin ihtişamlarını ortaya koyması gerekiyordu. Çoğu lord ve leydiler bu dansı yapamıyordu. Bu yüzden lord Joseph tüm ihtişamı ile dans ederken, leydi Sandra kuğu gibi dans ediyordu. Etraflarında ki leydiler ve lordlar hayranlıkla onları izliyordu. Bazı leydiler iç çekerken, bazı lordlar burun kıvırıyordu. Kral kızına bakıp gülümsedi çok güzel dans ediyordu, kraliçe ise zorla gülümseyip izlemeye çalışıyordu. Helen annesine dönüp "bende bu dansı öğrenmek istiyorum" dediğinde. Kral kızına bakıp "ablan sana öğretir" kraliçe krala dönüp "ona ben öğretirim" dediğinde. Kral kraliçeye dönüp "bu dansı annem Sandraya öğretti ve bu dansı en iyi oynayan kişi annemdi, bence Sandra öğretmeli" dedi. Kraliçe sinirle önüne döndü, yine ölmüş olan kraliçe den bahsedilmişti. Artık kendisi kraliçeyken hem de. Şimdi ise kızı olacaktı, bunu engellemeliydi, ne olursa olsun.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İZLER
Historical FictionGüçlü bir krallığın ilk kızı olup piyon olmak zordu, özellikle sevilmeyen ve genelde yem olarak kullanılıp ilk yenilen piyon olmak. Hayatım bir satranç oyunu gibiydi. Bazen şah mat olurken, bazen şah mat yapıyordum. Ne kadar fazla zafer kazanırsam...