14.BÖLÜM ( MASKELİ BALO)

82 11 1
                                    

Sabah yine aynı saatte kalkan sandra, hızla üstüne beyaz bir badi giyip üzerine kot askılı diz hizasında elbise giydi. saçlarını güzelce tarayıp ördü, ilk işi dün yorgunluktan öğretmediği dansı kardeşine öğretmekti. odasından çıkıp kardeşinin odasına ilerledi, günün ilk saatleri olduğundan kardeşinin uyuduğundan emindi. kapıyı yavaşça açtı içeri girdiğinde, kardeşinin hala uyuduğunu gördü. tahmini doğru çıkmıştı. sessizce yanına gidip neşeyle kardeşine sarıldı, kardeşi afallayarak uyandı. ablasını görmesiyle gülümseyip ablasına sarıldı, Sandra dikleşip dün sana dans öğretemedim, çarşıdan sonra yorgun düştüm ama şimdi hazır ve nazırım. kardeşi gülümseyip dikleşti ve olsun abla kendini buna mecbur hissetme, başka zamanda öğretebilirsin dediğinde Sandra kaşlarını çattı. öyle bir şey hissetmem ve düşünmemde, hadi hazırlan seni kış bahçesinde bekliyorum diyerek kapıya ilerledi. sonrada kardeşine öpücük atıp odadan çıktı. kış bahçesine hızla girip oradaki banka oturdu,onun oturduğunu gören kedisi hemen sandraya gelip kucağına çıktı ve kendisini sevdirmeye başladı. Sandra kediyi severken, kardeşi giydiği sarı pileli elbisesiyle ona doğru ilerledi. Sandra kediyi yavaşça bırakıp, ayağa kalktı ve kardeşine bakıp çok güzel olmuşsun dedi sonrada ağzından bir ritim tutturup kardeşini ortaya çekip dans etmeye başladı. üç saat sonra Sandra durdu ve kardeşine bakıp çok güzel, anında kaptın bu işi dedi. kardeşi heyecanla el çırpıp çok sevindim abla , sana hayran hayran bakıyorlardı, artık bana da bakacaklar dediğinde. Sandra şen bir kahkaha attı. ve evet tatlı prensesim, artık sana da bakacaklar. Helen neşeyle sandraya sarıldı ve seni çok seviyorum abla dedi. Sandra da gülümseyip bende seni birtanem dedi sonrada kardeşini tutup, kahvaltı için yemek odasına ilerlediler, Sandra bu parti bittikten sonra kardeşinin 16. Yaş günüsü için hediye alacaktı, ona özel bir şey almak istiyordu. kahvaltısını ettikten sonra sandra odasına gitti, neyse ki annesi onu sual etmemişti. bu yüzden mutluydu, odasına girip kıyafetlerini hazırladı. saat daha erken olsada heyecanlıydı hemde çok. heyecanını atmak için babannesinin odasına gidip piyanosunun başına oturdu ve kendi kendine şarkı söyleyip çalmaya başladı. sakinleştiğini hissediyordu, şarkısı bitince ayağa kalkıp kitaplığa yöneldi. kitapların arasından aşk ve gurur kitabını eline aldı, Elizabeth çok ön yargılı yaklaşıp lord darcy küçümsemişti ama aksine lord darcy öyle biri çıkmamış ve ona deli gibi aşık olmuştu. Sandra bu kitabı o kadar beğeniyordu ki üçüncüye başlamıştı. Elizabeth ve lord darcy çok yakıştırıyordu, saate baktığında öğlen olduğunu fark etti. ne ara zaman bu kadar geçmişti. pencereye ilerleyip dışarı baktı, hava çok güzeldi. güneş tepe de parlayarak insanlığı aydınlatıyordu, "güneşin ateşinden çok, suyun özlemi yakar çölü". Sandra aklına gelen bu sözle gülümsedi. bu söz onu çok etkiliyordu, gözlerini güneş ışığının yakıcı ışığı yüzünden kapattı ve derin bir nefes alarak babannesinin çok sevdiği şarkıyı mırıldanmaya başladı. kapısı çalındığında dikleşerek kapıya döndü, içeri mark girip sandraya reverans yapıp söz aldı. efendim istediğiniz her şey hazır saat kaçta burada olmasını isterseniz. Sandra tebessüm edip saat 21.00 de burada olsun beni kapıda beklesinler, mark tabi efendim demiş ve tekrar reverans yapıp dışarı çıktı. Sandra gülümsedi, her şey yolunda gibiydi ama ailesinden hiç ses çıkmıyordu. bu biraz kuşkulu gelsede umursamadı, günün kalanı Sandra için aynı geçmişti. arada sırada annesi sandraya laf atıp kızmış, babası ise işlerini sandraya kitlemişti. Sandra akşam yemeğinden sonra odasına geçti. ailesi ona büyük bir yük oluyordu artık. saate baktığında sekiz buçuğa geldiğini gördü ve hemen hazırlanmaya başladı. elbiseyi üstüne geçirip saçlarını güzelce taradı ve hafif bir topuz yaptı. dağınık topuza benzemiş ve elbisesine tezatlık oluşturup güzel bir hava katıyordu, çantasını eline alıp kapıya ilerledi, maskesini çantasına koyduğu gibi odadan çıktı ve sessizce kestirme yoldan çıkışa ilerledi. saat tam dokuzdu, araba hazır bir şekilde orada duruyordu. Sandra üstüne giydiği siyah uzun pelerinle kendisini saklıyordu, arabacı kapıyı açıp binmesine yardım etti. Sandra arabaya bindiğinde tamda istediği gibi bir adamın karşısında oturduğunu gördü ve gülümsedi. araba harekete geçince Sandra pelerinin şapkasını kafasından indirip adama baktı, adam Sandraya karşı leydim benim görevim tam olarak ne dediğinde, Sandra adama baktı ve gittiğim baloda babam rolünü üstlenecek sin, nereden geldiğimiz sorulursa güneyde ufak olan bir krallıktan söz et, bu gece orada olmayacak bir krallık. Sandra krallığın adını söyledi ve planını eksiksiz bir şekilde adama anlattı. adam kafasıyla onaylayıp emredersiniz leydim dedi, Sandra adama döndü ve adın neydi diye sordu. adam Oscar dediğinde Sandra tamam Oscar her şey anlaşıldı diye düşünüyorum, maskeni takmayı unutma. dedi Oscar tabiki leydim demiş ve dikleşmişti. araba uzun bir yoldan sonra durunca, Sandra arabada maskesini takıp üstündeki pelerini de arabada bırakıp, aşağı indi ve oscarın koluna girip ilerlemeye başladı. saat on olmuştu, geliş yolu uzun sürmüştü. sandra yüzündeki en içten ve heyecanlı gülümsemesiyle herkesi hayran bırakıyordu. saraya girdiğinde Sandra etkilenmişti, saray çok şatafatlı olup içi çok güzel dizayn edilmişti. Sandra gerçekten etkilenmişti, artık kralla daha çok tanışmak istiyordu. sarayda ki insanlar dans edip keyifle sohbet ediyorlardı, Sandra gözleriyle kralı aradığında onu sol arka köşede bir adamla konuşurken gördü. uzun boyu ve kaslı vücuduyla dimdik duruyordu, giydiği takım onu çok karizma göstermişti ve Sandra emindiki bunu bilerek giymişti. kahverengi dalgalı saçları ve yeni çıkan kahverengi sakallarıyla yüzünde ki sert çehre ortaya çıkıyordu, yüzünü tamamen görmek istiyordu. bir kral nasıl olurda bu kadar yakışıklı olurdu. kendi kendine kıkırdadı bu kral sandraya çok benziyordu. Sandra kralın dikkatını çekmek için dans edecekti, Sandra Oscar'a dönüp dansa kalkacağım dikkat çekmemeye çalışarak bilgi edin dedi. Oscar kafasını sallayıp emredersin leydim dedi. sonra Sandra erkeklerin dikkatini çekmek için dans edilen yere çıktı, bir kaç erkek sandrayı fark ettiğinde yanına gelip dansa kaldırmak için ellerini uzattılar. Sandra birisini kabul edip dans etmeye başladı. Dans ederken ki zarifliği herkesi hayrete düşürüyordu, kral sinirlenmişe benziyordu. kral bir kaç dakika sonra sandranın yanına gelip üzgünüm beyfendi ama bu zarif hanım efendiyi heba etmenize izin veremem diyerek sandranın elinden tutup ortaya çekti ve sıkıca sarıldı Sandra bu tutuşla irkildi, ses tonu sandrayı etkilemiş olabilirmiydi? Sandra kafasını hayır anlamında salladı, hızlı etkilenecek bir kız değildi. onun işi etkilemekti, kral sandrayla güzel bir uyumla dans ederken. kral sandraya baktı ve seni burada ilk defa görüyorum. dediğinde Sandra gülümsedi bu soruyu kesinlikle bekliyordu ve sakince belkide kendimi erkenden göstermek istememişimdir, kral gülümsedi peki neden şimdi gösteriyorsun. Sandra keyifle kıkırdadı kralın gözleri ışıl ışıldı Sandra emindi ki onun gözleride ışıldıyordu. Sandra gülümseyerek çünkü bu önemli bir parti değil mi? Kralın insanları değerlendireceği bir parti. belki de kralı etkilemek için görünmek istemişimdir. kral gülümsedi ve eminim şuan kral imrenerek bizi izliyordur, Sandra hafif bir kahkaha attı. bu sohbet çok güzel ilerliyordu, Sandra kendisini susturup, neden kral imrensin ki burada ilgi çekici daha güzel kızlar varken. kral etrafa baktı ama eminim ki senin kadar zarif bir kız yoktur. dedi Sandra gülümsedi ve başını eğerek beni utandırıyorsunuz, kafasını kaldırıp krala baktığında, kral sandraya bakarak, peki kral hakkında ne düşünüyorsun diye sordu. Sandra durdu kralın adını bile bilmiyordu ama zeki biri olduğu kessindi. Sandra kralın gözlerinin içine bakıp, zeki biri olduğunu düşünüyorum. yaptığı stratejik hareketler diğer kralları zora sokuyor, kim bilir daha nice fikirleri vardır. kral sandraya eğilerek anlaşılan o ki stratejik olaylar sizi etkiliyor, Sandra ona eğilen krala bakıp gülümsedi ve zeki lordları severim. babasından kalma ünvanlarıyla kendilerini bir şey sanan lordları hiç sevmem. ama bir kadın olduğum için benim tüm lordları seveceğimi düşünüyorlar. oysaki ben sadık ve zeki bir erkek arıyorum. Unvanı değil kişiliği yüksek olsun istiyorum. kral gülümsedi ve dikleşerek sandrayı etrafta döndürüp kendine çekti, zeki bir leydisiniz, sizle bu şekilde konuşanlara eminim ki cevaplarını veriyorsunuz dur. Sandra krala bakıp yerine göre diyelim dediğinde, kral güldü kendisini bu kıza kaptırmış olamazdı. neticede kızı tanımıyor, hatta ilk defa görüyordu. ama konuşması, hareketleri ve zarifliğiyle etkilenmemek elde değildi. Sandra krala baktı ve peki siz kral hakkında ne düşünüyorsunuz dedi. kral bir müddet düşündü kendisi hakkında ne diyebilirdiki. aklına gelen ilk şeyi söyledi, dediğiniz gibi zeki biri ama yalnız. bu yüzden kendisini bazen zor durumlarda bulduğunu düşünüyorum. özellikle kimseye güvenmediği için, daha çok yalnız kalıyor. Sandra durdu ve hiç bu açıyla bakmamıştım. haklısınız sanırım, dedi şarkı kesildiğinde, Sandra durdu. Sandra durduğu için kralda mecburen durmak zorunda kalmıştı. Oysaki bu kızla daha çok konuşmak istiyor ve fikirlerini merak ediyordu, Sandra krala bakıp reverans yaptı, sizinle dans etmek güzeldi lordum. kralda aynı şekilde reverans yapıp. benim için de bir zevkti leydim. Sandra gülümseyerek Oscar'a döndü, artık gitme zamanı gelmişti.

İZLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin