Sandra taç giyme töreninden sonra büyük salonda misafirlerini ağırlamış ve bazı yeni sözleşmeler imzalamıştı. Her şey oldukça hızlı ilerlemiş görünse de Sandra aylarını vermişti bu plan için. Son görüşmesini de yaptıktan sonra sessizce inzivaya çekildi ve hayatını kafasında tartmaya çalıştı.
Ailesinin ona hiç değer verip sevmemesi onu küçükken çok yaralamıştı. O zamanlar babannesi Ofelia olmasa Sandra ne yapardı bilemiyordu. Babannesi tek güven kaynağıydı. Onu koruyup kollamasının yanında çokta güzel eğitimler vermişti. İlk kral Andreas Ofelianın Sandraya olan düşkünlüğünü bildiğinden karısının hep arkasında duruyordu. Karısı hiç bir zaman bir kararı yanlış vermemişti neticede bu işte de vardır bildiği demişti.
Gelinleri Karen bu işe hiç olumlu bakmıyordu. Oğlan çocuk veremedi diye etraf baskısı çok yiyordu özellikle kraliçeden ama niyeyse kraliçe Sandraya da çok düşkündü. Karen kraliçenin erkek torun istemesine rağmen Sandraya olan düşkünlüğünün saçma olduğunu düşünüyordu. Bu sebeple kızı da babannesine çok düşkün hale geldi. Karen bazen Sandranın babannesine düşüklüğünü kıskanıp azarlıyordu. Bunu kraliçe öğrenince ise Karen köşeye sıkıştırmıştı. Daha o zamanlar Sandranın kraliçe olacağı belliydi çünkü Karen hiç bir zaman kraliçe gözüyle bakılmamıştı.
Karen Helene hamile kaldığında işlerin değişeceğini düşünerek ahmaklık etmişti. Sarayda kraliçe ve kralın tek varisi Sandra gibi görünüyordu. Helen doğduğunda ve yine erkek olmadığında Karenin dünyası tepe taklak oldu. Kraliçe Ofelianın baskıları artmış ve artık ondan ümidi kestiğini söylüyordu. Artık Ofelia için varsa yoksa Sandraydı. Buna eski kral Robertte kıskanmıyor değildi özellikle karısı onu hergün doldururken.
Helen büyümeye başladığında ablasının hep babannesi ile bir yerlere gittiği için üzülüp kıskanıyordu. Babannesi ablasına her şeyi öğretip gösterirken ona göstermemesi Heleni çok üzüyordu. Babannesi hep Sandraya hediyeler verirdi ama bu hediyeleri bulması için Sandraya bulmacalar sorardı bu yüzdendir ki Sandra daha küçükken beyni bulmacalar çözmeye alışmıştı.
Sandra dedesi ile hep satranç oynardı ve hep dedesi onu yenerdi ama büyümeye başladığında işler tersine dönmüş ve her seferinde dedesi yenilmeye başlamıştı. Helen ablasının ilişkilerini kıskanıp hep annesine anlatırdı ve anne kız Sandraya bilenirdi.
Helen babannesi ve dedesinin ölümünden sonra ablasının halini görüce çok üzülmüştü. Ablası paramparça olmuş gibiydi 1 hafta hiç bir şey yememişti. O hafta boyunca da çok kilo kaybetmişti. Annesi ise kilo kaybının sosyete içinde kötü konuşulmasın diye ablasını çok zorbalıyor ve yemek yemesi için baskı yapıyordu. Sonrasında ise ablası bir anda değişmişti. Birden büyümüştü sanki.
Zaman akıp geçerken anne babaları Heleni sevip Sandrayı dışlamayı daha da büyültüp onu evlatları gibi görmemeye başlamışlardı. Helen artık annesini kışkırtmasa da artık annesi, Heleni kışkırtıyordu ablasına karşı ama her seferinde ablasının Helene karşı olan tavrı sayesinde Helen ablasına kin güdemiyordu.
Josephle evleneceğini söylediğinde ablası onun için gerçekten sevinmişti. Ama annesi sevinmediğini ve Josephin Sandrayla olacağını onun kuma olacağını hep söyleyip onu yiyip bitiren düşüncelere boğuyordu. Bu yüzden evliliğinde hep ablasını Josephe karşı kötülemişti.
Oysaki Helen ablasının onu evlatlık gibi göstermesine bile bir şey dememişti. Çünkü ablası onu bile yumuşatmıştı. Ablası onunla yüzleştiğinde tüm suçun annesinde olduğunu anlamıştı. Bu yüzden ablası belki de annesinin idamı için hiç gözünü kırpmamıştı. Helen annesine karşı duyduğu öfke ve ablasına karşı duyduğu üzüntü ile boğuşurken bir de aşkla evlendiği eşi Joseph Helenin bu kötü yüzünün farkına varmış ve artık aşk yerine tiksinerek ona bakmaya başlamıştı. Helen bütün bunların üst üste gelmesini kaldıramıyor gibi hissediyordu. Ne yapacağını kestiremiyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/238910404-288-k291514.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İZLER
Ficción históricaGüçlü bir krallığın ilk kızı olup piyon olmak zordu, özellikle sevilmeyen ve genelde yem olarak kullanılıp ilk yenilen piyon olmak. Hayatım bir satranç oyunu gibiydi. Bazen şah mat olurken, bazen şah mat yapıyordum. Ne kadar fazla zafer kazanırsam...