15.BÖLÜM ( ATEŞ LALESİ)

83 13 1
                                    

Sandra Oscarın yanına gidip gülümsedi ve gidelim dedi. Oscar Sandranın koluna girip "tabi leydim " dedi, Sandra arkasına bakmamak için kendisini zorlayarak yürüdü. Kral ise sadece giden leydinin arkasından baktı, bu güzel leydinin yüzü aklına geldi. Onunla dans ederken yüzünde çilleri olduğunu fark etmişti ve ilgincine gitmişti. Genelde bu bölge de 'güzel bir kız' unvanı almak için pürüzsüz bir cildin olması gerekiyordu. Ama bu kız öyle değildi, her haliyle gurur duyuyor gibiydi ve kral sanırım bu yüzden etkilenmişti. Gerçekten etkilenmiş miydi peki? Kral gülümseyerek önüne döndü ve oralarda duran diğer lordların arasına dalıp. Kendisi hakkında  sorular devam etti, ama aklının bir köşesine de bu gizemli leydiyi araştırmayı not ederek ilerliyordu. Sandra arabaya Oscarın eşliğinde bindi, Sandranın yüzünde sevimli bir gülümseme vardı. Bu akşamın en güzel kanıtıydı. Sandra Oscar'a dönüp ciddiyetle "kral hakkında neler öğrendin?" Diye sordu. Artık kralı daha çok merak ediyordu, Sandra kafasını yana eğip güldü, kral yalnız olduğunu mu vurgulamıştı. Ah kendisini Sandraya ayarlamaya çalışmıştı. Yüzünün kızardığını hissetti, babannesinin aşk hakkında söyledikleri aklına geldi " aşk bir kumardır kızım; ya kaybedersin, yada sonuna kadar kazanırsın ama bilmeni isterim ki, en tehlikeli kumardır. Bu kumarda hayatını da ortaya koyarsın" sandra babannesine aşık nasıl olunabiliyor diye sorunca babannesi kıkırdamış ve "aşk olunabilecek bir şey değildir, planlı bir şey hiç değil. Bazen ilk görüşte aşık olurken, bazen tanıdıkça. Aşk senin kaderindir, umarım senin kaderin çok güzel olur " Sandra duygulandığını hissetti. Babannesini gerçekten çok özlüyordu, Oscarın sesiyle dikleşip. Kendine geldi ve Oscar'a ciddiyetle bakıp "evet" dedi. Oscar leydinin yüzünü incelemiş ve baştan anlatmaya başladı " öğrendiğim bilgilere bakılırsa kral kimseye güvenmiyor, kendi içindeki işleri kendi hallediyor. Annesini ve babasını bir süikastte kaybettiği için bu konuda çok hassas. (Sandra durdu, süikast mi? Bu krallıklar da normal karşılansa da. Yine de içi bir garip olmuştu, derinden yaralayan bir olaydı çünkü bu durum .) Oscar devam etmeye başlayınca, Sandra Oscarın söylediklerini dikkatle dinledi "son zamanlarda kralın hareketlerinin daha bir ciddileştiğini söylediler" Sandra kaşlarını kaldırdı "ne gibi bir ciddiyet?" Diye sorduğunda Oscar durdu ve  "askeri alanda kendini geliştirdiğini ve krallıkları gezdiğini söylediler" Sandra dikleşerek Oscar'a baktı ve ailesinin bunu yapma ihtimalini kafasında tarttı. Bunu neden yapısınlardı ki? Oscar leydiye şaşkınlıkla baktı, yüzündeki ifade tam olarak anlaşılmasa da, ciddi bir şeyler düşündüğü belliydi. Neden askerler ve halk arasında bu kadar ilgi ve saygıyla anıldığını anladı. Çünkü geleceğin kraliçesi babannesinin küllerinden doğan bir Anka kuşuydu ama Oscar yılların verdiği tecrübeyle söyleyebilirdi ki, bu kız anka kuşu olmakla kalmayacaktı. Sandra gülümsedi ve ailesinin bu planı onu mutlu etmişti. En azından hayatına heyecan girecekti,

Kral Parti'nin geri kalanında kendisi hakkında düşünülen şeyleri dinledi. Bir anda fark etti ki burada ki insanlar kralın zeki bir şekilde düşündüğü partiyi fark etmemişlerdi, kızlarla eğlenmek ve dans etmeye gelmişlerdi. Peki bu gizemli kızı hiç görmemesine rağmen bunu nereden bile bilmişti. Sonrada kahkaha attı, ah bu kız kesinlikle araştırılmaya değer biri olmaya başlamıştı. Partiyi yarıda kesip odasına girdi ve hızla çalışma masasına ilerleyip çekmecesini açtı, yüzündeki keyifli gülümsemesiyle çekmecesinin arkasına elini sokup duvar kısmındaki ufak ve zor fark edilen, çıkıntıya bastı. Duvar içeri göçüp açılırken, kral içeri girip kapıyı arkasından kapattı. İşte şimdi keyifli bir şekilde oturup düşüne biliridi, büyük olan odasının içindeki koltuğa kendisini atıp gözlerini kapattı. İçi kıpır kıpırdı. Dans ettiği leydi bir ajan olabilirdi, belkide bir kraliçe... kahkaha atıp gülümsedi, ses geçirmez olan odası güzel bir yankı yaparken, kral dikleşti. Bu heyecanı hiç bitsin istemiyordu. Bu leydiyi kesinlikle bulmalıydı, aklına leydiye benzeştirdiği bir çiçek gelirken, gülümsedi annesi çiçek yetiştirmeyi çok severdi. Bu yüzden kral tüm çiçekleri küçüklüğünden bu yana ezbere biliyordu, aklına gelen çiçek kesinlikle bu leydiye ait olmalıydı. Ateş lalesi; bu lale çok nadir olmakla kalmayıp, kırmızı bir renkteydi. Bazı cinsleri zehirli olabiliyordu, leydinin zarifliği gibi bu çiçekte zarif bir şekilde açıyordu. Kral dikleşti bu kız gerçekten bu çiçeğe çok benziyordu. Leydinin o güzel parlak kırmızı saçları ve yayılan o güzel kokusu, kral emin oldu bu kız gerçekten çok güzel olmalıydı.

Sandra duran arabayla dikleşip üstüne pelerinini geçirdi, ardından arabadan çıkıp kestirme yoldan odasına girdi. Üstündeki elbiseleri çıkartıp, dolabına yerleştirdi ve kendisini banyoya attı. Kısa bir duşun ardından yatağa geçti ve gülümsedi, bu gün unutulmaz bir gündü.

Sabahın ilk ışıklarıyla Sandra uyanıp hazırlanmaya başladı ve hızla çıkıp kahvaltı için ailesinin bahçeye çıktığı haberiyle bahçeye indi. Herkese selam verip gülen yüzüyle kahvaltısını etmeye başladı. Annesiyle babası çok sakin ve düşünceliydiler, Sandra neden bu kadar sakin olduklarını bildiği için kahvaltısını keyifle yaptı. Ardından tenha bir zamanda mahzene inip çalışma odasına geçti, güney kralı hakkında her şeyi defterine geçirdi. Son dakika durum güncellemelerini de not alıp, defterini bıraktı. Ardından gizli deliğine gidip babasının odasına baktı. Ama babası olmadığından mahzenden çıkıp. Sarayı gezmeğe başladı, her sarayda olduğu gibi bu sarayda da olan zindana inmeye başladı. Uzun zamandır aşağı inmiyordu, zindana indiğinde çok karanlık olduğu için ışıkları yaktı. Yanında ki gardiyanı yanından kovallayıp ilerlemeye devam etti. 

Zindandaki insanları tanıyordu, belirli kişiler vardı. Süikaste teşebbüs, hırsızlık, tecavüz, ihanet... gibi iğrenç şeyler yapan kişilerdi. Sandra hepsini incelerken, zayıfladıklarını ve halsiz olduklarını fark etti. Daha çok çekeceklerdi. Zindandan çıkacakken küçük bir çocuk dikkatini çekti, aniden durup çocuğa baktı. Kenara sinmiş uyuyordu, Sandra gardiyana seslenip yanına çağırdı. Gardiyan hemen gelirken, Sandra çocuğun suçunu sordu. Gardiyan hırsızlık dediğinde Sandra kapısını açtırdı, gardiyan kapıyı açıp Sandraya bekledi. Sandra çocuğun yanına gidip ona seslendi, çocuk irkilerek uyanırken. Sandra vücudunun nasıl çelimsiz olduğunu gördü , çocuğa bakıp ne çaldığını sordu. Çocuk Sandranın kim olduğunu anında anlamıştı. Çocuk utana sıkıla yemek dediğinde, Sandra yere çömeldi ve çocuğu inceledi 9, 10 yaşlarında olmalıydı, kemikleri oldukça belirgindi anlaşılan ortalama kilosunun altındaydı, saçları dağınık ve kirliydi. Sandra çocuğa elini uzattı, çocuk tereddütle Sandraya bakarken. Sandra gel dedi, çocuk sakince Sandranın elini tuttuğunda. Sandra onu zindandan çıkarttı. Gardiyan bir şey demeye kalkacakken, Sandra susturup "bu çocuk artık benim himayemde, babamın kulağına gitmeyecek anladın mı beni Andreas?" Adam kafasını hızla salladı.

 Sandra zindanın boğuk havasından kurtulup çocuğu yukarı çıkarttı ve onu odasına götürdü. Çocuk odaya girdiğinde oldukça şaşırdı, Sandra ise çocuğa bakıp gülümsedi ve "artık benim yanımda güvendesin ama bende güvende olmak isterim, hırsızlık yapmayacaksın." Çocuk hızla kafasını sallayıp, "tabii ki leydim, asla yapmam söz veriyorum." Dediğinde Sandra gülümsedi ve "şimdi banyoya gir" demiş ve sıcak suyu ayarlayıp onu banyoya soktu, çocuk Sandrayı can kulağıyla dinliyordu. Sandra Saraha çağırtıp beklemeye başladı. Kısa sürede Sarah gelip Sandraya baktı. Sandra Saraha bakıp, çocuğu anlattı sonrada, "bu çocuk artık senin himaye altında, masraflarını ben karşılayacağım. Seninle kalacak. Kıyafet sipariş et, bu gün gelsinler." Sarah şaşkınlıkla Sandraya baktı ama hemen kabul edip dışarı çıktı. Çocuk bir saat sonra duştan çıkınca, Sandra havluya sarılmış ve utanan gözlere baktı.

 Çocuk küçük olmasına rağmen çok yakışıklıydı, mavi gözleri iri ve parlıyordu. Sarı saçları duştan sonra parlıyor ve dalgalı yapısıyla çok dikkat çekiyordu. Sandra bu yaşa rağmen uzun olan vücuduna baktı ve yatağa oturmasını işaret etti. "Kıyafetlerin yıkanıyor yeni kıyafetlerin az sonra gelir, biraz beklemen gerekecek." Çocuk çok şaşkındı ve tedirginlikle Sandraya bakıp. "leydim neden beni kurtardınız" Sandra çocuğun yanına oturdu ve ona bakıp gülümsedi . "Çünkü sana güveneceğimi hissettim ve çok güçlü bir adam olacağını düşünüyorum." Çocuk Sandraya kendinden emin bir şekilde "evet leydim öyle olacağım ve sizi hep koruyacağım" Sandra kahkaha attı, bu çocuğu şimdiden sevmişti.

İZLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin