8.BÖLÜM (ŞOK HABER)

87 14 0
                                    

Sandra mutfaktan çıktıktan sonra gülümseyerek nota baktı, sırada ki işi kardeşi helenle vakit geçirmekti. Sandra bu işleri kimin hazırladığını merak etti sonrada umursamayıp kardeşinin genellikle takıldığı düz ama kenarlarında çardakların olduğu ve meyve ağaçlarıyla çevrili olan yere geldi. etrafa bakınırken kardeşi bir çardakta oturup bir şeyle uğraşıyordu. Sandra sakince oraya ilerledi, kardeşi ahşap sandıktan çıkardığı kasnağın üstüne, oturttuğu kumaşa belirlediği motifleri işliyordu. Sandra gülümsedi . kardeşi onun gibi sabırsız değildi, Sandra kardeşinin yanına oturup vay canına helen ne güzel işlemişsin dedi. Helen ablasına dönüp sağol abla vakit buldukça işlemeye çalışıyorum. Sandra eline kasnağı alıp elini üzerinde gezdirdi hissettiği o doku o kadar güzeldi ki, gerçekten bu konuda ustalaşmış sın Helen, bunlar çok güzel olmuş. Helen gülümseyerek ablasına baktı beğenmene sevindim abla, sana da bir tane yapmak istiyordum. bu motiften, Sandra helene dönüp beğenmek ne kelime bayıldım, bana yapmak istiyorsan asla karşı çıkmam dedi. Helen ablasına bakıp gülümsedi, ablasıyla çok samimi değildi ama ablası her zaman onun arkasındaydı, Helen bunu hissediyordu. ablasına biraz düşkündü bu yüzden. ablasıyla biraz daha havadan sudan konuştuktan sonra helen ablasına dönüp abla sen babamdan sonra kraliçe mi olucaksın dedi. Sandra gururla gülümseyip evet ablacım neden sordun? Helen kafasını işlemesine tekrar çevirip, hiç sadece o zaman seninle daha az vakit geçirecekmişim gibi geldi. Sandra burukça gülümseyip olur mu öyle şey annem de bir kraliçe ama bak bizimle nasıl ilgileniyor, ben nasıl seninle vakit geçirmem. bir daha öyle düşünme, hem ben kraliçe olursam sende resmi olarak bir leydi olacaksın. yaşın geldi de geçiyor bunun için. Helen bir anda ablasına dönüp, artık leydi olabilirmiyim diye sordu Sandra tabiki olabilirsin dedi. Helen ablasına o zaman bana dün yaptığın dansı öğretebilirmisin. Sandra tabiki dedi ama ondan önce kontes Betty sana nasıl davranacağını öğretmeli, Helen ayağa kalkıp hemen annemin yanına gidip beni kontes bettynin dersine sokmasını isteyeceğim dedi Sandra pekâlâ o zaman demiş ve ayağa kalktı. kontes bettyle eğitimin bitince yanıma uğrarsın, Helen tabi abla demiş ve hızla ilerlemeye başladı. Sandra sakince etrafa baktı, kendisini mutlu hissedeceği bir yeri yoktu veya biri.. sakince kış bahçesine ilerledi, bahçeye girip çiçeklerin içinde gezip o güzel kokularını içine çekti, yarın leydi Rozalinele beraber yüzmeye gidecekti. en azından kafasını dağıtabilirdi, aklına bu akşam burada buluşacağı lordlar gelince irkildi. ne kadar hızlı geçmişti zaman. ayağına sürtünüp mırlayan kediyi görünce eğilip kediyi sevmeye başladı, ne kadar güzel varlıktı kediler. annesinin koridorda sesini duyunca Sandra dikleşip annesini dinlemeye başladı. annesi birisiyle konuşuyor olmalıydı, çünkü belirli bir süre susup sonra tekrar konuşuyordu. Sandra dinlemeye çalıştı..

"Evet yarın saat 08.00 gibi çıkacaklar ....
Hayır yolda olsun ...
Kaza süsü istiyorum....... Tamam."

Sandra durdu yarın sabah sekiz, yolda, kaza buda ne demek oluyordu. annesini ilerlediğini duyduğunda dikleşip ayağa kalktı. bunu araştırmalıydı, anlaşılan o ki annesi birisine infaz emri vermişti ama kim..

Sandra günün geri kalanını babasının istekleri ve annesinin zorlamalarıyla bitirdi. hava iyice karardığında odasına geçip hızla giyinip üstüne Pelerin takıp gece yarısını bekledi. sonrada kış bahçesine geçti. kış bahçesi o kadar karanlıktı ki önünü zor görüyordu, biraz ilerde buğulu bir ışık gördüğünde, oraya ilerledi. ışığın altında iki adam duruyordu. Sandra pelerinine iyice sarıldı, gece soğuk oluyordu. adamlar sandrayı görünce dikleştiler. Sandra otoriter sesle evet sizi dinliyorum dedi. bir adam öne çıkıp reverans yapmış ve leydim güneyden haber getirdim. Sandra gülümsedi. Gülümsemesi o kadar tehlikeli ve keskindi ki karşılarında ki adamlar bir biriyle bakıştı. Sandra zevkle sizi dinliyorum dedi. Adam devam edip Güneyin kralı yeni yaşına gireceği için büyük bir şölen düzenliyor, içerde ki istihbaratımıza göre bu şölen basit bir şölen olmayacak, Sandra kaşını kaldırdı. nasıl bir şölen, kral maskeli balo düzenliyor ve insanları sadece hareketleri ve konuşmalarıyla yakından tanımayı planlıyor, kimse kralın nasıl giyineceğini bilmiyor. Sandra gülümsedi ne zaman şölen diye sorunca adam bir hafta sonra Çarşamba günü. Sandra üsteleyip saat kaçta diye sorunca, lord leydim gitmeyi düşünmüyorsunuz değil mi ? bu çok tehlikeli olurdu. Leydi Sandra sorusunu tekrarladı. saat kaçta... lord derin bir nefes alıp saat 21.00 başlayacakmış. Sandra gülümsedi, başka bir şey var mı dedi. arkasında ki lord öne çıkıp leydim yarın at arabasıyla gitmeminizi öeneriyorum. Sandra neden diye sorunca lord anneniz bir infaz emri vermiş, Sandra evet biliyorum kime dedi. lord size efendim..
Sandra biranda ruhunun çekildiğini hissetti. annesinin onu sevmediğini biliyordu ama bu çok farklı bir durumdu. gözleri kızarmaya başladı, bu çok ağır gelmişti ona. lord yarın size ayrı bir araba yollayacağız, binmeniz gereken arabayı binmiş gibi gösterip suç üstü yakalayacağız. Sandra ağlamamak için kendisini tutsa bile derin bir nefes alıp sert bir sesle ne gerekiyorsa yapın ve kraliçeye de bir armağan yollayın. adam leydinin ne demek istediğini tabiki anlamıştı ve emredersiniz demiş ve gitmişti. Leydi arkasına dönüp gözü yaşlı bir şekilde odasına doğru ilerledi. bunu babası da biliyor muydu acaba . Sandra odasına girip kapıya dayandı ve yere çöküp bacaklarını kendisine çekip sarıldı. annesinden bu kadarını beklemiyordu. neden , neden annesi sandrayı sevmiyordu. anlam veremiyordu.. Sandra ayağa kalktı, hayır! annesi yüzünden ağlamayacaktı. o güçlü bir kızdı ve kraliçe olacaktı. Annesi gibi olmayacaktı. Bunun sözünü kendisine verdi . Gardrobuna gidip yarın giyeceği kıyafetleri ayarlayıp yatağa uzandı. yarın büyük bir gündü.

Sabahın ışıklarıyla Sandra uyandı, hızla giyinip mutlulukla odasından çıktı. at arabasına ilerlerken, annesinin arabanın kenarında beklediğini gördü. Sandra zorla gülümseyip annesine selam verdi, annesi bugün çok neşeli gözünküyordu. Sandra arabaya bindi, arkasından annesi kapısını kapatmıştı. annesi arbacıya özellikle dikkatli sür dediğinde. Sandra'nın yüzü düştü, bu kadar mı annesi ondan nefret ediyordu. arabacı sürmeye başladığında, Sandra derin bir nefes aldı.

Araba farklı bir yola saptı, onun yerine başka bir araba belirlenen güzergahta ilerlemeye devam etti. karşısına bir araba çıkınca arabacı aşağı inmesi ve kılıçlanması bir oldu. arabanın kapısı açıldığında içerde leydi yoktu. katil şok olurken, arkasındaki lord kılıcı boynundan geçirdi. sonrada kafasını bir kutuya koyup kendi arabasına ilerledi.

Leydi karen keyifle ikindi çayını içerken, kızının işinin halledildiğinden emindi. artık başına dert olmayacaktı, bu gün o kadar neşeliydi ki çalışanlara çok iyi davranıyordu. kapıcı gelip leydi karene gelen özel kutuyu verip, önüne koydu. leydi karen kızının kafasının geldiğinden çok emindi, bu yüzden gözlerini zorla kızartıp, ağlamak için hazırlanıyordu. ama kutuyu açıtığında asıl göz yaşları döküldü ve çığlığı bastı. bu tuttuğu katilin kafasıydı, kızı ölmemişti ve bu ona nispet yapılsın diye yollanmıştı. karenin elleri titriyordu, etrafı hizmetliler sarıp leydi kareni sakinleştirmeye çalışıyordu. güvenlikler gelip kutuyu hemen kaldırdılar ama karen işini eline yüzünü bulaştığırdığını biliyordu. bu hiç iyi olmamıştı. Hemde hiç...

İZLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin