32. BÖLÜM (HAYAL KIRIKLIĞI)

52 10 1
                                    

medya sandranın elbisesi

haziran gelmişti bile , sandra helenle tüm eksikleri tamamlamış ve düğüne hazır bir şekilde yarını bekliyorlardı. sayılı gün hızlı geçerdi ve öyle de olmuştu, sandra koskoca şatoda yalnız kalacağı düşüncesiyle kalbi sıkıştı. neyse ki ailesini büyültmüştü lucas gibi delikanlı bir oğlu olmuştu ve bir aylık kızı aidayı da unutmamak lazımdı yeni edindiği arkadaşı sabrinada sandranın yanındaydı. lucas artık orta okulu bitirmiş ve delikanlı bir adam olma yolundaydı ,yine sarayda eğitim görüyordu ve geleceği çok açıktı yine de sandraya tapıyordu. aida ise sandrayı kendi annesi gibi hissettiği için kokusunu  arar olmuştu. sandra bakamadığı zaman sabrina bakıyordu, şimdi ise yarın kardeşinin düğünü vardı. helen gibi josephte çok heyecanlıydı, her gün sarayda helenle görüşüyordu ve mutluluğunu her seferinde dile getiriyordu. helende joseph gibi havalarda uçuyordu, helen  her gün ablasına bakıp teşekkür ediyordu. sandra da tebessüm ederek tüm olanları izliyordu. akşam herkes odalarına çekildiğinde sandra tebessüm etti.  her şey istediği gibi oluyordu, kardeşi de artık bir kraliçe olacaktı ve mutluydu. sıra kendisindeydi o da mutlu olacaktı sadece doğru anı bekliyordu .

sabah sandra erken saatlerde kalkmış ve hazırlanmaya başlamıştı. içeri sabrina izin isteyerek girmiş sandranın kıyafetini giyerken yardım etmişti. ardından odaya bir adam girip sandranın saçlarını yapmaya başlamıştı. sandranın saçlarını hafif bir topuzla aşağıda bukle bukle yapmış ardından da hafif makyaj yaparak sadece dudaklarını vurgulamak adına kırmızı bir ruj sürmüştü. sandra kendisine aynadan bakarken adam müdahale edip sandranın kıyafetini düzeltmeye başlamıştı, adam geri çekilerek aksanıyla "çok güzel oldunuz kraliçem , bu kıyafet tasarımı eşsiz.. hiç görülmemiş bir tasarım!" sandra tebessüm ederek teşekkürler diyerek hafif bir reverans yapmıştı. ardından adam izin isteyerek odadan çıkmak üzereyken, sandra adamı yarıda durdurup sabrinanında saçını ve makyajını yapmasını söylemişti. adam kafasını sallayarak sabrinanın kolundan tutup sürüklemeye başladığında sabrina " gerek yoktu kraliçem çok teşekkürler" diyerek adamın sürüklemesiyle ilerlemeye çalışıyordu. sandra gülümseyerek aynaya döndü "bu gün çok  güzel olacaktı " son bir kez kendisine daha bakıp odasından çıktı. kardeşinin odasına ilerleyip kapıyı açtığında gördüğü kardeşiyle burukça gülümsedi, kardeşi çok güzel olmuştu olgunlaştığı belli oluyordu. düğünleri tam düğün olmayacağı için  abartısız bir şey giymişti. bunu josephle helen kararlaştırmışlardı oysa ki sandrayla rozaline büyük bir düğün istemişti ama ikisi de kararlarına  karşı çıkmamış ve sadece mutlu olsunlar diye kabul etmişlerdi. bu yüzden kardeşi abartılı kıyafetlerden kaçınmış ve sadelikten yana hazırlanmıştı. sandra kardeşine sarılıp "hazır mısın?" helen heyecanla ve de burukça "hazırım abla" sandra tebessüm edip kardeşinin koluna girerek onu dışarı çıkardı.  arada kardeşine bakıp gülümseyerek onu kapıda bekleyen josephe teslim etti. joseph duygulu bir şekilde helene bakıp ona sıkıca sarıldığında, helende göz yaşlarını tutamayıp serbest bıraktı. sandra ise onları arkalarında gözleri dolu izliyordu. kız kardeşi evi böyle terk ediyordu. joseph sandraya dönüp başıyla selam verdiğinde sandrada karşılık verip arabasına ilerledi. düğün burada olmayacaktı, josephlerin krallığına yakın bir yerde yapılacaktı. sandra önceden açılmış olan kapısından içeri girip kapısının kapanmasını bekledi, yan koltuğunda özellikle sabrinanın oturmasını istemişti. sabrina yan koltukta sandranın oturduğunu gördüğünde tebessüm ederek selam verdi, sandrada tebessüm ederek karşılık verdiğinde sabrina utangaç bir şekilde başını önüne eğdi. sandra sabrinayı süzmeye başladı, giydiği turuncu elbise sarı saçıyla zıtlık oluşturup çok güzel gözünkmesini sağlamıştı. artık bir leydiydi bu çok belli oluyordu. araba harekete geçtiğinde sandra başını cama çevirip yolu seyretti. yolculuğunu sessiz geçirmişti. vardığında arabadan yavaşça ve ağır adımlarla indi, yanına gelen sabrinayla gülümseyip ilerlemeye başladı. sandra ilerlerken fısıltıları duymadan edemiyordu, giydiği elbise alışmışın dışında olduğundan kadınlar eleştiriken erkekler ise hayranlıklarını dile getiriyordu. sandra başı dik bir şekilde salona girdiğinde herkes sandraya dönmüştü. sandra başıyla selam verip merdivenlerden ağır adımlarla aşağı indi. ilerde ki masada ona hayran gözlerle bakan jasperın yanına ilerlemeye başladı. sandra jasperın yanına geldiğinde, jasper önünde eğilerek centilmenlik yaparken sandra tebessüm edip reverans yaptı. jasper sandranın beline elini koyup kendisine yakınlaştırarak, kulağına sessizce "bu yeni tasarım elbiselerinizle kadınları kıskandırmanız yetmiyormuş gibi erkekleride kendinize hayran bırakıyorsunuz, kadınları siz halledersiniz erkekleri de ben" dediğinde. sandra hafif kıkırdamayla krala döndü. kral hala geri çekilmediğinden yüzleri çok yakın duruyordu, sandra kralın o koyu kahve gözlerine baktığında içindeki tutkuyu görmesiyle daha çok gülümseyip "ona gerek kalacağını sanmıyorum, çünkü şuan hepsi bizi izliyor ve  bir krala meydan okuyacak birisini de tanımıyorum" jasper gülümseyerek dikleşmiş ve etrafı süzerek "evet hepsi bizi izliyor" dediğinde  sandra kahkaha atarak arkasına dönmüş ve aniden takındığı ciddi yüzüyle etrafına bakmıştı. hadi ama hiç mahremiyet kalmamış diye içinden söylenirken. kraliçe olduğu aklına gelmişti kraliçeyi her kes merak ederdi sonuçta . sandra düşüncesiyle gülümsemiş ve dikleşerek kardeşini beklemeye başladı. jasper elini hala sandranın belinde tutarak  etrafa *özellikle erkeklere* öldürücü bakışlar atıyordu. bugün planladığı şeyden sonra kimse bir daha bakamayacaktı nede olsa. merdivenlerden helenle joseph el ele indiklerinde, sandra kardeşine mutlulukla bakıp alkışlamaya başladı, ardından kardeşi sandraya gözleri dolu dolu bakıp hafifçe el salladığında, sandra tebessüm etti. helenle joseph papanın önüne geldiğinde yeminlerini edip birbirine sarılmışlardı. tabii joseph helenin dudağına minik bir öpücük kondurmayı ihmal etmemişti. ardından da helen ablasından öğrendiği o meşhur dansı, müstakbel eşiyle etmeye başladığında, sandra burukça gülümseyerek kardeşini izliyordu. jasper sandraya dönüp onu döndürerek dans pistine sokmuş ve birlikte dans etmeye başlamışlardı. sandra ne kadar şaşkın olsa da kendisini hızlıca toparlayıp, jaspera ayak uydurmaya başlamıştı. herkes bu iki kardeşi konuşuyordu, ikisi de çok güzeldi ve şimdide krallarla birlikte dans ediyorlardı. hem de tüm yaşadıkları hüzün ve zorluklara rağmen. sandra verdiği kararlarla onları bu yola getirmişti, bu yüzden bu yere gelmeleri herekese bir dersti aslında . 

İZLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin