merhaba arkadaşlar bu bölümden sonrası hep yazarın ağzından olacaktır beğenmeyi unutmayın. Teşekkürler...
Lord Darren karşısında gördüğü leydiyle gülümsedi geçen hafta onu görmesine rağmen daha bir olgunlaşmış, daha bir sevimli hale gelmiş gibiydi. Darren yığılı olan kağıtlardan zor kurtulup oturması için işaret etti. Sandra masasına oturup lorda bakıyordu, lord kağıtların arasından leydiye yazması için boş bir kağıt arıyordu ama bulamıyordu. Burasını biran önce toplaması gerektiğini aklına not etti. Bulduğu boş kağıtla gülümseyip leydiye dönüp uzattı. Leydi tüm gülümsemesini lorda sunup teşekkür etti. Leydi eline aldığı kalemle lorda baktı ve lorda; geçen hafta sorduğu sorusunu yineledi, "Lordum bana belmond krallığı ile jacartus krallığının, kralları arasında oluşan uyuşmazlığı anlatacaktınız ?" Lord tedirgin olurken, yine unutmamış diye geçirdi içinden, sakince leydiye döndü. "Evet ama uzun bir hikaye dersimizi bölmeyelim, ben size sonra anlatayım." Leydi kıvrak bir gülümsemeyle lorda baktı. "Ah o zaman bu sorumu babama sormam gerekecek ve babamda sana tarih dersinde hiç bir şey anlatmıyorlar mı diye soracak, o zaman ne cevap versem acaba..." Lord gözlerini yumdu leydi onu güzel sıkıştırmıştı. Hafif bir tebessüm edip. "O zaman ben size başından anlatmaya başlayım leydim."
Sandra gülümseyip "evet lordum sizi dinliyorum" dedi. Lord arkasında bulunan devasa kağıt yığınlarının altında kalan masasına dikkatlice yaslandı. Belmond krallığı (yani bizim krallığımız) kendi hakimiyetini, özgürlüğünü ilan ettiğinde Jacartus kralı tebrik etmek için krallığa geldi. Baban o zamanlar prensti. Veliaht prens. Kral I. Andreas yani dediniz babanızı toplantılara sokar ve deneyimlemesi için fırsatlar tanırdı. Jacartus kralı yanında oğlu kral Thomas ile birlikte tebrik ve ittifak için geldiğini belli ederek bir iç pazarlamadan bahsetti.. " Leydi lorda "ittifakta ne istenildi" diye sorunca , lord gülümsedi leydinin bu kadar dikkatli olması onu gelecekte zeki bir kraliçe olacağının kanıtı olarak düşünüyordu. Bizdeki hayvan derilirine karşılık Jacartus krallığında az bulunan sebzeleri teklif etti." Leydi başını yavaşça salladı ve sesli bir şekilde "O zamanlar nüfusumuz çoğalmaktaydı. Sebzelere ihtiyacımız vardı ve bizde kabul ettik." Lord "evet" dedi "Ama bir aksilik çıktı. Kral Thomas aile yadigarı olan bir şeyi aşağılayıp alay etti. Babası af dilemek için hiç bir şey yapmadı ve ülkeden kovuldular. O günden beri babanız kral Thomasın ölmesi konusunda ısrarcıydı. O ülkeyi bu yüzden çok istiyor." Leydi düşüncelere daldı. Savaş için her şey bahane olabiliyordu. Buda onun bir kanıtıydı. Lord leydinin düşüncelere daldığını görünce. "Şimdi asıl konumuza dönelim" demiş ve tarih kitabını leydiye verip yüzüncü sayfayı açıp sesli okumasını söyledi....
Lord "Evet Sandra dersimiz bitmiştir. Konuları tekrar etmeyi unutma." Leydi ayağa kalkıp kendisine çeki düzen verip ağır bir şekilde lorda döndü. "Tabii ki lordum. Sorularıma cevap verdiğiniz için teşekkürler. Hoşçakalın Lord Darren." demiş ve hafif bir selam verip kapıya ilerledi. Lord ise bu zarif leydinin bu tarz konulara ilgili olup, zeki olmasını hayret verici buluyordu ve de çok hoşuna gidiyordu. Arkasından gülümsedi, leydi kapıdan çıktığında derin bir nefes aldı. Cevaplarını almıştı. Bu yüzden mutluydu. Gülümsemesini yüzüne yerleştirip ilerlemeye başladı. Leydi, kralın çalışma odasının önünden geçerken içerdeki sesler çok dikkatini çekti.
Kral kraliçeye kızıp "O bunun hakkı, bunu sende biliyorsun. Bu krallıkta ki en iyi hocalardan eğitim aldı, kararımı verdim."
Kraliçe ise sinirli bir şekilde "Hayır o Helenin hakkı Sandranın değil" diye çıkışınca, kral "Onun yaşı daha çok küçük ve bu konuları bilmiyor bile." kraliçe tekrar itiraz edecekken kral "Son sözümü söyledim" demiş ve konuyu kapatmıştı.Sandra konuşmaları anlayamıyordu. Kapı kapalıydı ve bu onun için hiç iyi olmuyordu. Hiç bir şeyi net anlamamıştı. Tek anladığı babasının ve annesinin tartıştığıydı. İçeride sessizlik olurken leydi hemen kendisine çeki düzen verip ilerlemeye başladı. Hızla ilerlerken arkasından kapı açıldı, umursamamaya gayret ederek ilerlemeye devam ediyordu ki, arkasından ona seslenilmesiyle durup arkasına döndü.
Annesi öfkeli gözlerle Sandraya bakıyordu. İçerde ne konuşulduysa bu Sandrayla ilgili olmalıydı, çünkü annesi Sandraya öfke saçarak ilerliyordu. Sandra konuşmaları duyamadığı için kendisine kızıyordu. Acaba babası kraliçe olma mevzusunu mu açmıştı. Annesi Sandranın tam karşısında durduğunda Sandra annesinin gözlerine baktı. Sevgiden eser yoktu. Aksine alev alev gözüküyordu. Kraliçe ise kızından neden nefret ettiğini hatırlamış gibiydi. Onu ne kadar ortadan kaldırmaya çalışsa da bir şekilde kurutup durmuştu. Şimdide kraliçe olacağını duymuştu. Kocasının savaştan sapa sağlam gelmesi için elinden geleni yapacaktı. Kraliçe sinirle Sandrayı eleştirip onu kötülemeye başladı. Yanından hizmetliler geçse de kraliçe umursamıyor gibiydi.
Sandra, yanından geçen hizmetlerle başını eğdi. Annesi yüzünden küçük düşürülüyordu. Hizmetlilerin şimdiden fısıldaştığını duyuyordu. Kraliçe sinirinin bir kısmını attıktan sonra sakinleşip "Şimdi çekil karşımdan" demiş ve eliyle kızını ittirip yanından geçti. Sandra gözlerini yumdu ve gülümsedi. Bu onun imtihanıydı bunu atlatabilirdi. Dikleşip ilerlemeye başladı. Annesi Sandrayı azarlarken, yanından geçen hizmetliler bir şeyle uğraşıyordu. Sandra durdu ve hizmetlilere bakıp "kolay gelsin hanımlar" dedi. Hizmetliler leydiye dönüp gülümseyerek teşekkür ettiler. Leydi de gülümsemiş ve ilerlemeye devam etti.
Hizmetliler ise leydi Sandranın arkasından kraliçenin bu kadar gaddar olmasını eleştiriyordu. Oysaki leydi Sandra çok iyi niyetli ve iyi kalpli bir insandı. Kraliçe ise onu hep azarlayıp duruyordu. Sandra odasına girip kapıyı kapattı ve derin bir nefes alıp gülümsedi. Ne olursa olsun o güçlü bir kızdı. Ailesi ona karşı olsa bile yine de güçlü olacaktı. Kapı tıklatıldığında leydi dikleşip kapıya baktı. Gir komutuyla içeri Mark girdi. Leydiye çay uzatıp almasını bekledi. Leydi kaşlarını çattı. "Ben çay istemedim." Mark dikleşip leydinin gözlerine baktı "Ama bu sizin için güneyden özel olarak getirtilen çay efendim." leydi Markı inceledikten sonra çayı alıp "teşekkür etti." Mark çıktığında çayı alıp inceledi. Çayın içinde ufak bir poşet vardı, leydi bardağı masaya koyup içinden poşeti çıkarttı. Poşeti açtığında ufak bir kağıtta "her şey tamam leydim" yazıyordu. Sandra gülümsedi her şey tıkırındaydı. Tamda istediği gibi. Bu keyfini yerine getirmişti. Sandra elindeki kağıdı banyoya götürüp tuvalete atıp üstüne su döktü gittiğinden emin olunca daha da keyiflendi. Her şey yolundaydı. Bu yüzden arkasında iz bırakmamalıydı hem de hiç..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İZLER
Historical FictionGüçlü bir krallığın ilk kızı olup piyon olmak zordu, özellikle sevilmeyen ve genelde yem olarak kullanılıp ilk yenilen piyon olmak. Hayatım bir satranç oyunu gibiydi. Bazen şah mat olurken, bazen şah mat yapıyordum. Ne kadar fazla zafer kazanırsam...